Karamazov Kardeşler’i çocukken ezberlemiş, felsefe tutkunu... Yeri geliyor Schopenhauer’dan yeri geliyor Nietzsche’den dem vuruyor.. Sahada ise sağ kanatta oynasa da küçük kasaba takımı Hoffenheim’ın Bundesliga’daki çıkışının önemli aktörlerinden biriydi..

Lev Davidoviç Bronştein.. 1900’lü yılların başında Çar’ın polisleri tarafından gözaltına alınır, tutuklanır ve Sibirya Cezaevi’ne gönderilir.. Bronştein, siyasi görüşleriyle Çar’ın otoritesini tehdit eden bir aktivist.. 2 yıl kaldığı cezaevinden sahte bir pasaportla kaçar.. Gardiyanın pasaportuyla Viyana oradan da Londra’ya geçen Bronştein bundan sonraki hayatını çeşitli ülkelerde geçirir.. Pasaportaki isim Troçki’dir.. Ünlü siyasetçi Troçki’nin adı işte o gardiyandan geliyor.. O Troçki’nin yolu çok sonra Türkiye’ye düşer.. Stalin’le siyasi mücadeleyi kaybedince Türkiye ile yapılan anlaşma gereği İstanbul’a sürgün edilir.. Ünlü siyasetçi Büyükada’da 3 yıl yaşar.. O dönemde 5 yaşında bir çocuk olan ve daha sonra büyük bir yıldıza dönüşen Fenerbahçeli Lefter’in (Küçükandonyadis) dizinde çok sevdiği belgesellere bile konu olur..

SİBİRYA’DAN KARAVANLA ALMANYA’YA GÖÇ

Farklı sebeplerle de olsa yolu Sibirya’ya, Avrupa ve sonra da İstanbul’a düşmüş bir başka isim daha var.. Andreas Beck..

Beşiktaşımızın yeni transferi de Sibirya’ya yabancı değil.. O’nun da oradaki ömrü Troçki gibi 2 yıl.. Orada doğmuş.. Ardından ailesi ekonomik nedenlerle Almanya’ya göç etmiş.. Schwarzwald (Kara Orman) bölgesine yerleşen aile ilk zamanlar karavanda hayat sürmüş.. Anlayacağınız Almanya sadece bizim Türk işçilerine acı vatan olmamış. Karavanda başlayan ilk çocukluk yılları Beck’i Almanya Milli Takımı’na kadar çıkardı.. 2009’da U21’de şampiyon olan ve 2014 Dünya Şampiyonluğu’nu getiren Mesut’lu, Neuer’li, Khedira’lı, Hummels’li, Boateng’li, Schmelzer’li kadronun içinde o da vardı.. Sadece klasik ve felsefe kitaplarını okumakla kalmayan Beck, biyografi ve teknoloji kitaplarına da merak sarmış.. En son ABD’li dolar milyarderi, işine dans ederek gittiğini söyleyen Warren Buffet’in biyografisini okumuş. İlginç bir kimlik.

Hayatı önce felsefe ve edebiyat sonra futbol

Futboldaki istikrarı bir yana Beck’i öne çıkaran bambaşka özellikleri var.. O bir felsefe tutkunu.. O bir Dostoyevski okuru.. Karamazov Kardeşler’i 15 yaşında okumuş.. Yeri geliyor Schopenhauer’dan yeri geliyor Nietzsche’den dem vuruyor.. Hatta felsefe kitaplarıyla ilgili verdiği okuma taktikleri bile.. “Bu kitaplar yavaş yavaş, sindire sindire okunmalı” diyor.

MEDYANIN KAHRAMANI

Paulo Coelho da okuyor Berthold Brecht de.. Ayda en az 2-3 kitap bitiriyor. Hem kampta hem de takım otobüsünde elinden kitabı düşürmüyor.. Hoffenheim’dayken takımın psikoloğu Hans-Dieter Herrmann ile uzun uzun edebiyat, felsefe sohbetleriyle dikkat çekmiş..

Alman medyasının futbol dışı sohbetlerde en çok başvurduğu isim.. Süddeutsche Zeitung’un Beck’le yaptığı birçok felsefe ve edebiyat röportajı var.. Bir zamanlar kendi özel web sayfasından ünlü düşünürlerden, felsefecilerden okurları için özlü sözler paylaşır, okuduğu kitapları önerirmiş..

Franck Ribery’yi etkisiz hâle getiren adam

Küçük bir kasaba olan Hoffenheim’ın Bundesliga’daki çıkışının önemli aktörlerinden biri.. Sağ kanatta oynuyor.. Zaten Beşiktaş da son yıllarda ne çektiyse sağından çekmedi mi? Beck aynı zamanda hücuma da iyi çıkışlarıyla önemli katkıları olan birisi.. Defansif anlamda akıllarda kalan en önemli anı, Bayern Münih maçlarında Frank Ribery’yi etkisiz hale getirişi..

Google’a karşı

Beck.. Google’a karşı.. Ünlü arama motorunun bireyi gerçek kaynaklardan uzaklaştırdığını yanlış bilgilere sürüklediğini savunuyor. Futbolcuların vazgeçilmezi Play Station’a hiç sıcak bakmıyor.. Gereksiz zaman kaybı olarak görüyor.. Apple’ın içeriğine dair enteresan bilgilere sahip..

Kültürlü disiplinli

Performansı nasıl olur bilinmez ama Beck, Beşiktaş’ın ateşli taraftar grubu Çarşı’ya müthiş göz kırpıyor. Çarşı şimdiden bu filozofu bağrına basmaya hazır olsun.. Derin Rus kültürü ve Alman disipliniyle yoğrulmuş Beck’in sağ kanattaki oyunu kadar söyleyeceklerini de merak uyandıracak gibi..

Beşiktaş efsanesi Walsh’a çok benziyor

“Süleyman Seba’nın asker arkadaşı” derlerdi İngiliz Walsh’a ama çok yararlı ortalar keser, dururdu... Beck, fiziki anlamda ve yüz şekli olarak onun kopyası.

Aşırı sarışınlığıyla onu Alman milli oyuncu Andre Schürrle’ye benzetenler de var ama ben onu başka bir isme çok benzetiyorum.. Anımsayanlar bilir.. Bir zamanlar Beşiktaş’a Gordon Milne döneminde bir İngiliz gelmişti..

Sol kanattan uzak noktalardan arka direğe bulutların arasından çok yararlı ortalar keser dururdu.. Metin, Ali, Feyyaz’a..

Yaşı da 35’in üzerindeydi. Cahit Sıtkı’ya göre yolu yarılamıştı.. Hatta ona “Süleyman Seba’nın asker arkadaşı” derlerdi. Alan Walsh.. Kimse beğenmez ama bence çok yararlı olmuştur Beşiktaş’a.. Fiziki anlamda ve yüz şekli olarak Walsh ve Beck arasında çok benzerlik var..