Elazığ maça önde pres yaparak başladı. Bülent Uygun’un oyun planı Fernandes’i de Bülent Ertuğrul’la kilitleyerek, Beşiktaş’ın geriden ve göbekten oyun kurmasını engellemekti. Bu plan ilk yarının büyük bölümünde tuttu.
Fakat Uygun’un Beşiktaş’ın bozamadığı oyun planını neredeyse Bilica bozuyordu. Saçma hatalarla kaptırdığı toplarla ardarda 3 kez pozisyon yarattı. Ama Beşiktaş’ın bitirici forveti olmadığı için bu pozisyonlar golle sonuçlanamadı.
Geriden oyun kuramayan Beşiktaş, orta sahada kaptığı topları ara paslara çevirerek gole gitmeyi denedi. Fakat bu kez de teknik kapasite sorunu ortaya çıktı. Ara pasları odunla attığımız için doğru noktalarda topla buluşamadık.
Orta sahada alan kapatmayı ve top kapmayı müthiş bir beceriyle yapan ve bu yönüyle Ernst’in yerini doldurmaya oynayan Veli, maalesef hücumda aynı başarıyı gösteremiyor. Ne zaman cezaalanına yaklaşsa martı avlamaya başlıyor. Elazığ kalesinin üstünde yaptığı katliam da hayvanseverleri ayaklandıracak nitelikteydi.
Maçın kırılma anı, Sivok’un cezalanında Elazığsporlu rakibini arkadan çekerek yere indirmesiydi. Pozisyon net penaltıydı ve son adam kuralından dolayı da direkt kırmızı kartla cezalandırılmalıydı. Fakat Müftüoğlu ve yardımcısı, hareketi görmezden gelerek Federasyon’un GS’li Burak’ın pozisyonundan kalan diyetini ödedi.
İlk yarının diğer dikkat çeken anları Hilbert’in verkaç yapmak için sürekli Mc Gregor’u tercih etmesi ve Fernandes’in sert şutuyla yan direği anasından doğduğuna pişman etmesiydi.
İkinci yarı Beşiktaş’ın yandan çarklı kazanma formülü devreye girdi. Maçın 49. dakikasında Fernandes’in başyapıtı şandel yan toplardan birini izledik. Topu öyle bir düşürdü ki, en son Cilalı Taş Devri’nde gol atmış Necip kafayla topu ağlara yollamakta zorlanmadı. Beşiktaş’taki en iyi maçlarından birini çıkaran, hem rakibin ataklarını kesmeyi, hem de hücumda aktif olmayı nihayet başarabilen Necip, umarım senelik kontenjanı doldurdum diyerek gol kovalamaktan vazgeçmez.
Üç dört dakika sonra Olcay derin bir pasla Holosko’ya al da at dedi. Ama Holosko üç maçta bir gol attığı ve istatistikleri bozmaktan şiddetle kaçındığı için topa vurmaya tenezzül etmedi.
Holosko’nun bu terbiyesizliğine çok içerleyen Olcay, Bilica’dan topu kaparak girdiği diğer pozisyonda, bu kez bomboş durumdaki arkadaşına topu vermedi. Sırtındaki10 numaralı formayı bunalıma sokan bir bencillikle topla kaleye girmeyi denedi, fakat topsuz olarak yerin dibine girdi.
Forvetlerin beceriksizliğinden bıkan Beşiktaş defans elemanları yine iş başa düştü diyerek golcülüğe soyundular. Senede 5 golü rahat bulan Sivok, yine Fernandes’in yan topunu tamamlayarak takımı rahatlattı. Ardından Hilbert akıllı çıkışını şansıyla tamamlayarak vurduğu topla 3. golümüzün sahibi oldu.
Kalan dakikalarda Almeida, Fernandes’in yüksek pasına yaptığı berbat vuruşla transfer döneminde neden bir yere gidemediğini net olarak
açıkladı. Sonrasında
Uğur Boral’ın ‘cezaalanı içinden vurulan top nasıl taca gönderilir’ isimli deneysel çalışmasını da izleyerek maçı
tamamladık.
Beşiktaşlı futbolcular her maçta bireysel olarak epey futbol katliamı yapmalarına rağmen, takım olma yolunda eksiksiz ilerliyorlar. Takımın her ferdi forması sırılsıklam olana kadar koşuyor. Böyle olunca tribün de coşuyor, top bir şekilde kaleye giriyor. Ama böyle farklı bir galibiyetin tüm gollerinin defans adamlarından ve orta sahanın en gerisindeki Necip’ten gelmesi de bize bir şeyler anlatıyor.
Yandan çarklar her zaman dönmez. Umarım ara transferde ‘girişim’ değil de transfer yaparız.
https://twitter.com/#!/OzgunKartal
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın