Sürprizlerle dolu bir takımız. Her hareketimiz sürpriz. Oyunumuz, transferimiz, sistemimiz, tercihlerimiz her biri ayrı birer sürpriz.
6 ay boyunca Ronaldinho'yu transfer ederiz, sonra sponsorumuz olmadığını farkeder, vazgeçeriz. Sürpriz.
Yerine Lodeiro diye bir arkadaş buluruz. Aldık, tamam deriz. KAP'a, GAP'a, POP'a dört bir yana bildiririz. Sonra kulübü çıkar, yok kardeşim öyle bişey der. Ele güne rezil oluruz. Sürpriz.
Dünyanın öbür ucundan şaheser scout hareketleriyle stoper buluruz. Bin türlü eziyetle getiririz. Sonra 2 as stoper sakatken bile ilk onbire koyamaz, yerine ön libero Necip'i stoper oynatırız. Sürpriz.
Orta sahanın göbeğine adam alırız. Adam takımın en iyisi olur çıkar. Sonra ceza verir gibi alır, sağbeke çekeriz. Bir ön libero olarak defansta kademeye girmeyi bilen tek adam olduğu ortaya çıkar. Defansımızın komple tırt olduğunu anlarız. Sürpriz.
İkinci yarının ilk maçına mutlak üç puan, Kasımpaşa maçı da mutlaka kazanılacak, liderle aradaki fark kapanacak hedehödö sloganlarıyla tamgaz çıkarız. Koca maç rakip kalede tek gol pozisyonu bile yaratamayız. Sürpriz.
Tırt defansımızın yüzünden habire gol pozisyonu doğan maçtan, gerçekten kahraman kalecimizin nefis kurtarışları sayesinde sadece bir gol yiyerek ayrılırız. Sürpriz.
O kadar pozisyonda gol yemezken, maçın en iyi iki adamı olan Atiba ve Tolga'nın ortak şanssızlık/hatasıyla gol yeriz. Sürpriz.
Tek gol pozisyonuna giremediğimiz maçta, bir kornerle beraberliği sağlarız. Sürpriz.
Aynı maçtan ikinci kornerle galip ayrılmamıza ramak kalır. Top kendi stoperimize çarparak kaleye girmez, saçlarımızın yarısını yolarız. Sürpriz.
Eve gelir, ne yazacağımızı bilemeyiz. Otururuz klavyenin başına, sürpriz bir yazı çıkar. Oldu mu sana sürpriz?
Beşiktaş'ın sürprizsiz, istikrarlı günlere bir an önce kavuşması dileğiyle…
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın