Bu terimi iki hafta önce Mete Kalkavan'ın Mersin maçında yarattığı harikaların(!) ardından futbol dünyamıza kazandırmak istediğimi belirtmiştim.
Sağolsun, her yönettiği maçımızda, mutlaka yazacağım yazının kahramanı olmayı başarabilen Mustafa Kamil Abitoğlu'nun bu akşamki maçta açtığı yeni çığırlarla önerimde ısrarcı olmaya karar verdim.
Diyorum ki, Merkez Hakem Kurulu içerisinde görev yapan ve berbat yönettikleri maçlara rağmen ısrarla hakem olarak görevlendirilmelerinden vazgeçilmeyen bazı futbol emekçilerine bu sıfatı verelim. Bu adamlar maçlarda görevlendirildikleri zaman biz kamuoyu olarak onlardan fazla bişey beklemeyelim. Beklentiyi yüksek tutup kendimizi ve futbol camiasını germeyelim. Doğru düzgün, kurallara uygun olarak maç yönetmelerini falan umut etmeyelim.
Bilelim ki; bu adamlar futbol oynanması için değil, karşılaşan takımların uygun jestlerle idare edilip memnun edilmesi için çalışacaklar, biz de performanslarını buna göre değerlendirelim, Boş yere gaza gelip onların kulaklarını dakika başı çınlatmayalım, kendi sinir devrelerimizi de yakmayalım.
Mustafa Kamil bu oluşumun kilit adamı, genel koordinatörü, süpervizörü, hatta anchorman'i bile olabilir. Projenin ilk adımını bu şekilde atıp gelişmelere göre kendisini İdareci Kuvvetler Amiri, Genel İdare Bölüm Başkanı, falan gibi unvanlarla terfi bile ettirebiliriz. Bakarız artık, olaylar nasıl gelişirse...
Off, yine üç paragrafı senin yüzünden harcadım Kamil. Resmen köşe işgalcisisin! İyi de birader, ben ne yapayım? Fernandao'nun topuğuyla Franco'nun akciğerini sökmeye çalışmasını 6-7 metreden ve tam karşıdan görüyorsun. Adamın tabanı resmen birinci katın balkonuna kadar kalkıp sonra hızar testeresi gibi Franco'nun göğsüne iniyor. Futbol oyunu içinde açıklanabilecek bir hareket değil! ''Bu kadarı da fazla, sanırım bişeyler yapmam lazım'' diyerek düdüğünü çalabilmeyi başarıyorsun. Peki bu harekete kırmızı değil de sarı kartı nasıl çıkarıyorsun? Bunun senin idareci olman dışında bi açıklaması olabilir mi? Bu kararın idare etmekle değil de maç yönetmekle bir ilgisi olabilir mi?
Ondan sonra o göstermediğin kırmızı kart beyninin orta noktasına fil gibi çöküyor. Biliyorsun ki, Fernandao'yu 63. dakikada atabilsen Bursa maçın kalan kısmında 10 kişi oynayacak ve maç Beşiktaş için çok rahatlayacak. Bu vicdan yüküyle dakika 90+3'e geliyor ve Kerim'in cezaalanında kendisini balıklama yere atmasına hemen penaltıyı çalıveriyorsun.
Penaltıyla alakası yok ki birader o pozisyonun! Ne oldu? Önce Beşiktaş'ı, sonra Bursa'yı doğradın işte.
Maç hakkımızdı, sonuçta üç puanı aldık. Ama bu iş hakem hatasına kalmamalıydı. Çünkü son iki maçın aksine bu akşam gerçekten çok güzel oynadık.
İlk yarı Bursa kalesini abluka altına aldık, kaleci Harun'un müthiş oyunuyla Bursa ayakta kalabildi.
Defansta ise güvendiğimiz dağlara kar yağdı. Büyük umutlar beslediğimiz Atınç çok kötü bir performans ortaya koydu. Tolga'da da anormal form düşüklüğü görülmeye başlandı.
Bursa'nın neredeyse ilk ciddi atağında Atınç ve Tolga'nın ortak hatalarından ilk golü yedik. Atınç çok ağır kaldı, Tolga da çıkmaması gerekirken çıktı. İkinci golde yine Atınç 50 metreden şişirilen topa kendisinden 10 cm kısa Bursalı futbolcudan önce kafa vurup uzaklaştıramadı, Bursalı futbolcunun indirdiği top dönüp gol oldu. Atınç'ın bir de ıskaladığı top var ki, Cenk hızlı davranıp rakip futbolcunun ayağından topu almasa bütün hafta Atınç konuşulurdu, yatsın kalksın Cenk'e dua etsin.
Attığımız goller ise şahaneydi. İlk golde Sosa'nın top kontrolü, dönüşü, Töre'yi görmesi, Töre'nin nefis asisti ve Demba'nın gol vuruşu mükemmeldi. İkinci golde o saate kadar kaçırdıklarıyla büyük tepki alan Töre'nin yine de cesaretle kaleyi düşünüp topu doksana asması muhteşemdi. Penaltı ise klasik Ba penaltısıydı. Duran adam ve ne yapacağını şaşıran kaleci!
Biliç'i doğru hamlesi için tebrik etmek lazım. Olcay - Kerim değişikliğiyle maçı aldık.
Neticede çok önemli Liverpool maçı öncesinde çok önemli bir moral maçını kazandık. Abitoğlu'na rağmen üç puanı alıp liderliği devam ettirdik. İngiltere'ye moralli gitmeyi garantiledik.
Umarım Tolga'nın sakatlığı da ciddi değildir, Anfield Road'da ona çok iş düşecek.
Sevgililer Günü'nde hayvanca katledilen Özgecan'ı unutmayıp bir dakikalık sessizlik eylemi yapan Çarşı'ya saygı duruşunu da unutmayalım. Beşiktaşlı'nın adamoğluadamlığını yine tüm dünyaya gösterdiler, helal olsun!
Özgecan Aslan'a da Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Allah yakınlarına sabır versin, katiline lanet olsun.
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın