Karakartal.com yazarlarından Özgün Başpınar, Spor Toto Süper Lig'de 3-0 mağlup olduğumuz Sivasspor mücadelesini kaleme aldı.

Haftalardır burada yazıyoruz, önüne gelen eleştiriyor. Yok aslında takım çok iyi mücadele ediyormuş da, yok Biliç oyunu iyi okuyormuş da, yok destek olmalıymışız da, yok tabela yazısı yazıyormuşuz da… Tamamı hikaye!

Takımın iyi oynadığı falan yok! İyi mücadele ettiği, koştuğu, çabaladığı doğru ama bunlar başka spor dallarında sonuç getiriyor, futbolda değil. Haftalardır doğru düzgün pozisyona girmeden maç tamamlıyoruz. Kazara girdiklerimizi de bol keseden harcıyoruz. Sonuçta ne oluyor? Kucağımıza düşen ikinciliği ellerimizle geri veriyoruz.

Destek olmanın eksikleri görmek, göstermek olduğunu ne zaman anlayacağız acaba? Hatalar tam da takım galip gelirken, puan kazanırken söylenecek ki, puan kaybetmeden bir şeyler değiştirilebilsin, önlem alınsın. Ama nerde?

Dokuz hafta gol atamayan santrfor mu olur, önce biri bana bunu söylesin! Al işte bugün de üç metreden topu kaleciye nişanladı. Üstelik acele etmeyip topu tutsa, rakip gelmeden kaleciye fıkra anlatacak kadar zamanı vardı! On numaramız Oğuzhan da ondan geri kalmadı, bomboş pozisyonda ceza alanında hülyalara daldı, topu öldürdü. Gitti mi iki net pozisyon? İşte bunları gole çevirsek maçı da çoktan çevirmiştik.

Bir kere senin sistemin pres yapan, rakibi kontrol eden, fırsat buldu mu da golü atan bir formüle dayalıysa bu kadar çok gol kaçıran tek forvetle bir yere varamazsın! Ya da eğer forvetin böyle kısıtlı yeteneğe sahipse takır takır gol atan kanat adamların olmalı. E, o da yok! On numaran bir var, bir yok! Ee kim gol atacak?

Ondan sonra elin Sivaslısı gelir, Portekiz'in santrforuna gol vuruşu nedir, öğretir. Sen de bir seneyi daha çöpe atar, ağzını ertesi yıla açmaya başlarsın.

Bu arada Utaka'nın attığı goldeki vuruş tam bir usta işi ama vuruştan önce attığı çalımı da ancak Dany gibi bir stoper yiyebilir. Dany acaip süratli ve güçlü ama gerçekten zeka eksiği var. İhtimal diye bir şey düşünemiyor. Bütün hamleleri tek adımlık. Dalıyor, topu kaçırma ihtimalini düşünemiyor, penaltı yaptırıyor. Topun yüksek geleceğini kestiremiyor, öne çıkıp ıskalıyor, gol yediriyor. Hızla öne gidiyor, topun çekilmesi ihtimalini düşünemiyor, gol yediriyor. Adam istikrarla gol yediriyor.

Sahada bunlar olurken Biliç ne yapıyor? Her maç standart olarak 70'ten sonra Kerim Frei'ı oyuna sokuyor. Kerim ne zaman bir maç aldı? Hiçbir zaman! Ama yanında maç alan Ömer var. Adamın dakika/gol ortalaması takımda herkesin fersah fersah üstünde. Gol koklama yeteneği herkesin üstünde. Gole bu kadar ihtiyacın varken niye onu oyuna sokmuyorsun?

Bakın çok net söylüyorum. Bu takım ikinci olamayıp, Şampiyonlar Ligi için eleme oynamaya kalırsa; imkanı yok, o eleme turunu geçemez. Maalesef gerçek bu! Tecrübe yok çünkü, soğukkanlılık yok, öyle kritik anlarda sahneye çıkıp maç alacak bir tane oyuncu yok. Bu yüzden ligi ikinci bitirmemiz çok önemli… Kendi göbeğimizi keser haldeydik, çok büyük avantajımız vardı. Şimdi bu avantajı kaybettik, yine Galatasaray'ın rakiplerine dua edeceğiz.

Artık saçmasapan şeylerle uğraşmayı bırakıp bu hedefe takım halinde konsantre olmalıyız. Futbolcular gece alemlere akmayı, teknik direktör uykuyu kulübede almayı, yöneticiler bayram seyran değilken centilmenlik patlamaları yapmayı bırakmalı! Herkes bu hedefe odaklanmalı. Belki yine Allah yardım eder bir fırsat yakalarız. Bu kez affetmemeli, söke söke o ikinciliği kapmalıyız!

twitter.com/OzgunKartal