Sivas’ta sahadaki oyun, havadaki soğuğa uyum sağlamaya çalışıyor sanki. Buz gibi, heyecansız, insanın kanını donduruyor. O kadar ağır, hareketsiz, pozisyonsuz bir ilk yarı izliyoruz ki, Geography Channel’da belgesel izlemekten hiçbir farkı yok.
Samet Aybaba, yeni bir oyun tertibi geliştirmiş. Bu tertipte Mc Gregor, ofansif planlarımızın kilit ismi! Cezalanı çizgimizin üstünden topu havaya dikiyor ve Sivok’la Ersan dışındaki tüm oyuncularımız bu yükselen topun peşinden koşarak gol pozisyonu yaratmaya çalışıyor. Bu dahiyane oyun sistemi muhtemelen uzun süreli, sistemli bir çalışmanın sonunda ortaya çıkarılmış. Dünyada eşi benzeri görülmedik yaratıcı fikrimizin tek kusuru, başarıya ulaştıramaması! Ama onu da hoşgöreceksiniz artık. Çünkü eee, neydi: Bu sene kadromuz kısıtlı!
Birisinin Samet Aybaba’ya Almeida’nın oyunda olmadığını aktarması lazım. Bu rakip yarı alana top şişirme sistemi Almeida oynarken zaman zaman sonuç verebiliyordu ama şu an hava topu alacak uzunumuz olmadığı için toplar bumerang gibi geri dönüyor.
Muhteşem sistemimizin meyvesi olarak, Beşiktaş ilk organize atağını, - o da toplamda dört pasın sonunda cezaalanına yapılan bir ortadan ibaret – 40. dakikada yapıyor. Hilbert’in kesmesinde Olcay’ın kafası Borjan’da kalıyor. Tribünlerdeki sevinç görülmeye değer!
İlk yarının dikkate değer diğer enstantaneleri;
Ersan’ın, Eneramo’yu durdurabilmek için emniyet kemeri gibi sarılması… Eneramo’nun Sivas cezaalanı içinde topu karpuz gibi koltuğunun altına sıkıştırıp götürmesi… Hakem Çağatay Şahan’ın, pozisyona pazar esnafı gibi adapte olup oyunu devam ettirmesi… Kabak gibi penaltının karpuz gibi çatır çatır yenmesi…
Eneramo’nun, ceza alanı içinde Ersan’la omuz omuza çarpışması... Sonra da eski Türk filmlerinde Cüneyt Arkın’ın el bombasının üstüne atlamasına benzer bir performansla kendini yere atması... Bu sahneyle Oscar’ların habercisi sayılan Altın Küre’de yardımcı erkek oyuncu ödülü alması ama penaltıyı alamaması…
… Oluyor. Ve nihayet devre arası geliyor.
İkinci devrede belgesel, aksiyon filmine dönüyor. Sanki iki takıma da devre arasında taze kan veriliyor.
Veli, ceza alanı içinde Grosicki’nin sağ kramponunu, ezme tekniğiyle bir iki numara küçültüyor. Neyse ki hakem devam diyor.
Fizik gücü yerlerde sürünen Niang’dan iki usta işi vuruş geliyor. Önce sağdan gelen ortaya gelişine sağ plasesi üstten auta gidiyor. Sonra sürdüğü topa nefis bir sol çakıyor, tavana giden topu Borjan son anda tokatlıyor.
Kısa süre sonra aynı sol çakmayı Eneramo, aynı tokadı atmayı da Mc Gregor başarıyor. Ardından kornerden gelen topa Rajinoch’un nefis röveşatasını da çevik bir refleksle yine eleştirilen kalecimiz çıkartıyor. Havaya giren Mc Gregor, birkaç dakika sonra Aatıf Şeşu’nun ancak bir atın ayağından çıkabilecek güçteki şutunu da kornere gönderiyor.
Samet Aybaba’nın haftalık olağan bombasını patlatmak için dördüncü hakemin yanına Mehmet Akgün’ü yolladığı saniyelerde bir mucize gerçekleşiyor. Maçın seyrini değiştiren adli bir vaka izliyoruz. Uğur, yirmibin kişinin önünde narkoz bile kullanmadan Veli’nin böbreğini almaya kalkıyor. Çağatay Şahan kırmızı kartı çıkarıyor ama savcı kamu davasını sürdürmeyi düşünmek zorunda kalıyor.
Sivas on kişi kalınca ve Mehmet Akgün’ün de oyuna girmesiyle tüm Beşiktaşlılar puan kaybedeceğimizden artık tamamen emin oluyoruz. Fakat gün mucizelerle dolu! Her zaman yaptığımızın tersine eksik kalan rakibe karşı üstünlük kuruyoruz. Hilbert nefis çalımlarla getirdiği topu, Olcay’ın akıllı asistinde ağlara da aynı güzellikte bir vuruşla yolluyor.
Sonrası ise standart prosedür… Bomboş pozisyonda önce Holosko, sonra Niang’la kaçırdığımız beleş goller ve ‘Lan yine mi?’ paranoyası ve panik ataklarla geçen, daha doğrusu bir türlü geçemeyen son on dakika…
Son mucize, Piech’in soldan getirdiği topun, kale ağzında bomboş bekleyen iki Sivaslı oyuncunun önüne düşmeden önce son anda Gökhan’ın topuğuna değerek kornere gitmesi oluyor ve milyonların cinneti bu muhteşem dokunuşla engelleniyor.
Hakem bitiş düdüğünü çaldığında yedek kulübesinde anormal bir sevinç yaşanıyor! Nihayet on kişi kalan bir rakibi yenmenin haklı gururuyla teknik ekibimiz yerinde duramıyor! Benim aklımdaysa, Veli sakatlanıp çıkmasaydı Mehmet Akgün’ün kimin yerine, hangi mevkiye gireceği sorusu kalıyor.
Belgesel, aksiyon derken gece komediyle bitiyor.
https://twitter.com/#!/OzgunKartal
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın