Maça Milli Piyango Yılbaşı Çekilişi'ni kazanarak başladık. Fedakarımız, tekmeye kafa uzatanımız ama aynı zamanda da kapasitesi bellimiz, Velimiz, ikinci dakikada, senede bir attığı gollerden birini attı. Vuruşu net, düşüncesi şahaneydi ama gol gerçekten sürprizdi.

Daha bu golün teri soğumadan Motta sol kanattan Pektemek'e nefis bir orta kesti. Pektemek'in timingi, topla en yüksek noktada buluşması ve boyundan çıkardığı kafa vuruşu, tüm santrfor adaylarına ders olarak gösterilecek nitelikteydi. Ama bu golün öncesinde Franco'nun Motta'ya yaptığı pas break'de alkışa değerdi.

Ligin en şanssız futbolcularından olan Pektemek'in golün hemen ardından çıktığı hava topunda kafasının yarılması ise tipik bir Beşiktaş uğursuzluğuydu. Pektemek dayanabildiği kadar dayanıp sonunda mecburen yerini Almeida'ya bıraktı. Almeida demişken… Biliyorsunuz, kendisi kariyer rekorunu kırdı. Bir sezonda attığı en fazla golü attı diye de, sanırım kontağı kapattı. Gol atmıyor. Girdiği gol pozisyonunda, penaltı noktasından topa öyle bir vurdu ki, rakibine çarpmasa taca gidiyordu. 'Bu ayağı ancak biz düzeltiriz' diye sanayiden onlarca teklif almıştır! Neyse ki, pozisyonun devamındaki kornerde Atiba, gol vuruşunun nasıl olacağını Almedia'ya gösterdi. Dönerek vuruşu enfesti. Sahanın her yerinde derken, en sonunda golü de attı.

Üçüncü golden sonra maç tamamen koptu. Altı yedi golü rahatça bulabileceğimiz maçta pozisyonları birer birer afiyetle yedik ve şov yapmak yerine üç puanla yetindik.

Maçta dikkat çeken diğer şeyler şunlardı…

Veli, golün dışında da müthiş bir maç çıkardı. Onlarca top kaptı. Defalarca kez atak kesti. Takımı geriden atağa hazırladı. Vallahi helal olsun!

Necip takımın askeri. Nerede görev verilirse orada oynuyor. Aynı zamanda da nerede görev verilirse orada oynayamıyor! Orta sahada, sağ bekte, stoperde… Nerede oynarsa oynasın hep vasat! Oyuna defansif, ofansif katkısı o kadar az ki, ne zaman kendini geliştireceğini gerçekten çok merak ediyorum. Öve öve bitiremediğimiz Oğuzhan, on numarada bir türlü 'on' olamıyor. Konsantrasyonu sıfır ve berbat oynuyor. Bütün son pas tercihlerini yanlış yapıyor, tek pasla cezaalanına gireceği yerde taa Tolga'ya kadar geri dönüyor, takımı cezaalanına taşıyamıyor. Geceleri Fernandes'le mi takılıyor, ne yapıyor bilemiyorum ama kendini toplayıp yeniden katkı vermek zorunda. Bu performansla Beşiktaş'ın on numarası falan olamaz.

Ersan sakatlandıktan sonra oyuna Jones girdi. Spikerin Jones'un CV'sini okuması bile beş dakika sürüyor ama Jones'un henüz oyuna beş dakikalık katkısı olmuyor. Umarız alışma dönemidir ve isminden sonra kendisini de tanırız. Akhisar'ın maç boyunca yaptığı sporun adına ise futbol denemez. Başka bir şey oynuyorlar. Bildiğimiz hiçbir futbol unsuruna rastlayamıyoruz. Gol atmaya falan çalışmıyorlar, pas yapmıyorlar, defans hiç yapamıyorlar. Başka bir dalda yarışsalar, kendileri için daha iyi olur. Beşiktaş ise kazanması gereken bir maçı kazandı ve ikincilik koltuğuna yerleşti. Geride sekiz kritik maç kaldı. Bu maçların hepsini alırsak hala şampiyon olma şansımız var.

Dikkatli ve her zaman olduğu gibi hırslı olmalıyız. Ve bugün olduğu gibi fırsatları kaçırmamalıyız.

Siyah beyazın olduğu yerde, umut her zaman var.

ozgunreal@gmail.com