Köyün birinde susuz sıcak bir yaz geçiyormuş,
Köylü artık yağmurdan ve bereketten umudunu kesmiş
Yavaş yavaş köyü terk ediyormuş.
O
sırada köyün hocası çıkmış karşılarına
“Durun!
Beraberce yağmur duasına çıkacağız
Her şeyi ben yapacağım
Sizden tek istediğim
Yağmurun yağacağına inanmanız” demiş.
Köylüler önce şaşırmışlar
Ama son çareleri hoca imiş.
Yarın aynı saatte meydanda buluşmak için
dağılmışlar.
Buluşma saati geldiğinde hoca şöyle demiş
“Bugün yeteri kadar inanmadınız, yarın yine gelin”
Bu olay bir kaç sefer
tekrarlanmış!
En sonunda köylüler isyan etmiş,
Biz gerçekten inanıyoruz ama
Sen bize niye inanmıyorsun diye çıkışmışlar!
Hoca da
köylülere dönüp,
Yağmurun yağacağına inanan
Elinde şemsiyesi ile gelirdi ...
Beşiktaş’ın hikayesinde de biraz bu var aslında,
Geçen yazımda değinmiştim,
Bir şeyler oluyor, iyi bir şeyler diye...
Beşiktaş zirveye ulaşamasa da
Bu takım inanmış,
Hem de
yıllardır olanın tersi bir şekilde,
Camia ve taraftar onlardan umudu kesmiş iken,
Onlar kendi kendilerine ayağa kalktılar
Ve Beşiktaş’ı
şimdi buraya kadar getirdiler!
Taraftarımız da köylüler gibi,
İnandığını söylüyor
Ama duaya giderken
Yanında şemsiye
götürmüyor!
Evet, biliyorum hem de çok iyi biliyorum,
O stada gitmek çok zor,
Hele bu havalarda gitmek daha da zor!
Biliyorum
çünkü en son gittiğim maçtan sonra
İki gün hastanede yatmış birisi olarak konuşuyorum!
Ama eğer bu çocuklar inanıyorsa
Gidilen yer
neresi olursa olsun,
Biz bu çocukların yanında olmalıyız!
Hem de öyle 10-15 bin değil,
O stat kaç kişi alıyorsa
Ağzına kadar
doldurmalıyız!
Maçın skoru önemli değil,
Son dakika gelen gol de öyle,
Dedim ya, belki sonuç can sıkıcı olacak
Ama o gol sevinci
hangi Beşiktaşlıyı
Bir anda eski günlere alıp götürmedi?
Yaşı yeten kaç kişinin aklına,
Feyyaz’ın karlı bir havada
Son dakika golü
atıp
Korner direğini söküp yere attığı maç gelmedi?
Dedik ya, bir şeyler oluyor!
Ama bu oluşumun başını
Teknik heyet ve
futbolcular çekiyor!
Yönetim ve taraftardan daha tam destek gelmiş değil!
Eğer onlarda bir sonraki maça
Şemsiyelerini de alıp gelirler
ise,
Siz o zaman seyredin Beşiktaş’ımı...
Yazımı kapatmadan önce
Bilic Reis’e bir selam olsun,
Rakiplere yapılan en ufak
hatada
Ülkeyi yerinde oynatan rakip yöneticiler bir yana
Bizimkiler hala boş laf peşinde,
Yok Fernandes’i göndereceklermiş
Yok
Motta ile uzatmaya sıcak bakmıyorlarmış
Yok Gökhan Töre olayında bonservis fazla imiş!
Beyler, boş lafları bırakın
Ligin bitmesine
sayılı haftalar kaldı,
Bırakın sözleşmeli topçuları
Takıma servis yapan garson bile değerli şuan!
Sezon sonu ne yapacaksınız
yaparsınız
Ama bugün lütfen şu takımı
Bir şekilde birlikte tutmaya çalışın!
Ayrıca, 90 dakika saha kenarında
Futbolcuları kadar
ter döken Bilic’in görevi
Saha dışındaki Beşiktaş düşmanlarına
Gereken cevabı vermek değildir!
Saha dışında bu takımı ve camiayı
korumak ve kollamak
Sizin asli görevinizdir!
Neyse;
Bu yazı bir şekilde devam edebilir ama
Artık gerçekten inanmak
Sırası bizde be dostlar...
C’OME ON ; GIVE ME A BREAK...
Diyelim ve alayına isyan edelim...
Siyah
Beyaz Aydınlık Günlerde Görüşmek Üzere
Twitter : Sen de şemsiyeni al gel kardeşim, ben burdayım;
erayerdal veya ery02
https://twitter.com/ery02