Vefakar, cefakar diye geçinen Beşiktaş taraftarına selam olsun, geçen sene bu günlerde Fernandes kadro dışı iken onu nasıl koruduysak ve onu korurken nasıl tepki aldıysak, bugüne kadar olan süreçte de aynı şeyi Quaresma için yapmaya çalıştık ama gücümüz yetmedi. Basının gazını arkasına alanların rüzgarı bizim Beşiktaş’ı ısıtmak için her yaktığımız ateşi saniyesinde söndürdü.
Şimdi kına yakma zamanıdır dostlar, Quaresma’yı yediniz tıpkı zamanında Pascal’ı veya Guti’yi yediğiniz gibi. Bugün Fernandes diye inleyen tribünler bilsin ki, Quaresma’yı savunan bizler gibi sayesinde Fernandes hala bu takımda. Yoksa size kalsa Fernandes de kopup gitmişti uzaklarda bir yerlere...
Biz derdimizi anlatamadık, sizin canınız sağ olsun. Tek derdimiz ortak paydamız Beşiktaş iken, sizler bizi Beşiktaş düşmanı ilan ettiniz. Varsın öyle de bilinsin.
Geçen sene söylemiştik, bugün Fernandes’e yapılanlar yarın Quaresma’ya yapılacak diye, aynen de öyle oldu. Şimdi yarın sıra yine Fernandes’e gelecek. Bakalım onu gönderirken sözleşmesine nasıl şartlar koyacaklar rakiplere gitmesinler diye...
Vefa bir semt adı derlerdi sadece, doğruymuş be Quaresma. Kusurumuza bakma be oğlum, senin de kıymetini bilemedik...
Bugün daha fazla yazmak gelmiyor içimden, kısa bir hikaye buldum internetin derinliklerinden...
'Ömrünü sahibine hizmete adayan katır yılların eskitmesiyle,yaşlı,işe yaramaz bir hal almaya başlayınca sahibinin hürmetinden nasiplenemez hale gelmişti.
Oysa ki,yıllar önce aynı eller aynı kaşağıyla onun saçını taramaktaydı...Şimdi ise başına geleceklerden habersiz olan genç katıra aynı hürmet ve iltifatlar sunulmakta,en güzel yemekler yaşlı katırın önünden alınıp onun önüne konulmaktaydı....
Olayları sadece seyretmekle kalmıyordu yaşlı katır....Verdiği bunca emek karşısında kendisine reva görülen zulümün muhasebesini yaparken aynı zamanda kaderine teslim oluşunu kabul etmekteydi.
Bunca zaman sahibinin yükünü dere tepe demeden taşımış ve birkere olsun yorulduğunu yediği
yemeğe nankörlük olur diye belli etmemişti....Gözlerini,geçmişte yaşadığı güzel günleri görmek için kapattığında,güçlü zamanlarında sahibinin
kendisine''sen benim ölene dek yol arkadaşım olacaksın,hele seninle şu dağları aşıp tepesinde bir ev yapalım sanada yanımda bir oda yapacağım''
deyişini tekrar duyar gibi oluyor ve gözlerini açtığında gördüğü ahde vefasızlık karşısında biraz daha eriyordu....
Fazla insancıl oluşu,onu,insan gibi düşünmeye yönlendiriyordu..Belkide bu özelliğiyle kendi cinslerinin yerinede sitemini ilk kez sesli dile getiriyordu..........Hayatı boyunca başkasının önünden kendisine ait olmayan bir yemeği kendi önüne çekmemişti...ONUN SİYASETİNDE,başkalarının sırtına basarak,başkalarını aşağa iterek yükselmek yoktu....Onun elindeki silgi bunca iyiliği biranda silecek kadar büyük değildi.....Onun kitabında yeni yüzlere talip olunurken eski yüzleri eskitmek yoktu...
Bütün serzenişi,aslında,hayatını başkalarını alkışlamakla geçiren katırların kendilerini alkışlatacak yanlarını görmelerini sağlamak içindi.....''VEFA''YI kaybeden kişi geri kalan yaşamını ''AH''alarak geçirebilirdi ancak....Nitekim katırın sahibi onun ah'ını alarak genç katırın çiftesinden nasibini almıştı.Kalan ömrünü kör olan gözleriyle hayata kapalı geçirdi.'
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın