En son 100. yılımızda böyle bir coşkuyu İnönü Stadı'nın etrafında görmüştüm...
Bir Galatasaray maçıydı Sergen'in şampiyonluğu getirdiği...
Bakınıyorum etrafa stadın çevresinde, hatıralar alemindeyim
Yok yok ufak bir çocuğum ben...
7 yaşında evden kaçıp maça gelen..
Çınlıyor kulağımda... '1,2,3 gol yetmez 4,5,6 olsun'. Ardından 'Saldır Beşiktaş'ım' sesleri
Yaka kartımı taktım tekrar 30 yaşında bir adam oldum.
Giriyorum tribüne yavaş yavaş, yılların Beşiktaşlı gazetecisi Orhan Can orada...
İki hoş beş konu gidiyor Hatay'a, dertleniyoruz hüzünleniyoruz.
Sonra berbat bir koku geliyor rüzgarla.
Biber gazı denilen meret...
Hani şu sağlığa zararlı olmayanlardan...
Gözlerimiz doluyor, yutkunamıyoruz
E ama biz zaten hüzünlenmeye gelmiştik stada..
Ne gerek vardı kimyasala!!!
Tepki ve gürültü ardından
Maç başlıyor.
İlk başta geçmişi yadediyor taraftar
Ardından da 'başın öne eğilmesin, aldırma kartal aldırma sesleri'
Sahada koşan futbolcular var ama ben kapalıyı seyrediyorum.
Sanki o 7 yaşındaki küçük çocuk, 100. yıldaki üniversite öğrencisi ve şimdi basın tribününde oturan adamın içindeki Beşiktaşlı orada!
Bir maç oynanıyor ama kimsenin aslında maçı seyrettiği yok.
Biber gazı yemiş gözlerimiz ve boğazımızla geçmişi anıyoruz.
Herkesin bir anısı var orada...
Bambaşka bir maç bambaşka bir gün.
Çok öksüz kaldık.
Not: Hayatımda yazdığım en zor yazıydı. Biraz duygusala bağladık kusura bakmayın.
'Başın öne eğilmesin aldırma kartal aldırma
başın
öne eğilmesin aldırma kartal aldırma
en büyük sen değil misin
aldırma kartal aldırma
aldırma kartal aldırma
kartal aldırma
dışarda yüz bin taraftar
bir gün ağlar bir gün coşar
seni bu sesler oyalar
aldırma kartal aldırma
aldırma kartal aldırma
kartal aldırma'
ERAY EMİN AYDEMİR
Twitter: https://twitter.com/ErayEAydemir
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın