Selamlar Beşiktaş Dostları,
Ne oldu canınız sıkkın değil mi?
Oysa ne rüyalara dalacaktık bu hafta hep birlikte, ne hayaller kuracaktık, ne hesap kitaplara girecektik..!
Şşşt, dün sabah gazetede ilk 11 e bakarken, çay koyan yengemize çaktırmadan iç geçirip,; “iki ay biraz dişimi sıksam, artık heryere 59 liraya uçak var canım, hem oğlanı da alırım, ne yapalım orda da yarım ekmek pastırma bi gün idare ederiz artık” diye Kayseri’de şampiyonluk maçı hayalleri kurarken, çaydanlıktan dizine damlayan sıcak suyla birlikte “Aahhgg Mamadu Niang” diye haykırarak hayallerinden uyanan kardeşim, üzüldün değil mi?
Sen, Asi Kartalizma, hey Çılgın Kartaliçe, geçen Pazar babanenin yatağın altında duran kavanozundaki parayı gece gizlice sayıp, “amaaan nolcak ya bi ikiyüz lira alsam, hem yaza Gelshenkirschen’den eniştem gelecek, atar bi yüz yuro hemen yerine koyuveririm, hem daha önce de yapmıştım babanoş bişi demediydi ki” diye internetten İstanbul Kayseri otobüs bilet fiyatına baktığını bilmiyoruz sanıyorsun değil mi?
Eee işte hayatın gerçekleri, hayat hiç bir zaman toz pembe değil. İnsanın hevesi kursağında kalıyor resmen..
Özellikle genç kardeşlerime buradan bir tüyo vereyim, hani evlilik hayalleri kuruyorsunuz ya, karar vermeden önce mutlaka bir iki kez dünkü maçı seyredin, Evlilik aynı öyle birşey işte, sevdiceğine bakıp noldu bize böyle ya amma sıkıcı olduk ha dersin işte, evlenmeden önce iyi düşünün, kimse bu kıyağı da yapmaz ha size, hadi yine iyisiniz.. Hani bitse de gitseke bağlar valla, insanın sevdiğine tahammülü kalmıyor öyle diyeyim..
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, Sivas, fener, Trabzon.. İkisi deplasman.. 7 puana anlaşsak hiç çıkıp oynayalım der miydin?
Hem de galatasaray bu süreçte 5 puan kaybedecek fark dört puana düşecek deseler çıkıp oynar mıydın?
Hadi oynardım diyorsun anladık cengaversin gençsin, iki üç pozisyonda ekran dondursalar, misal İnönü’de Sow’un iptal edilen golünde karardan önce ekran dondursalar, Cuma akşam top soldan galtasaraylı Burak’a gelirken bacağının altından kaçırmadan ve Drogba penaltı atarken görsen ve pozisyon sonuçlarını bilmeden ekran donsa idi, bu akşam fark 4 e düşer mi sorusuna evet cevabı verebilir miydin? Hiç oynanmasın da düşsün deseler hayır der miydin?
Haydi biraz maça geçelim.. Bir kere fener maçına bakınca, ordan kalanlarla seçimler doğru, diziliş zaten artık oturdu o değişmiyor.. Ancak bu sezon başımıza gelenin haddi hesabı yok, maça çıkarken Mc Gregor kayıp.. Cenk iyileşmiş çok şükür, Mustafa’nın paraşütle helikopterden atlarken vurduğu kafa hariç pozisyon hatası da yapmadı. Bu kısmetsizlik döndü Ersan sakatlanınca Escude’yi oyuna sokmaya vesile oldu. Yüce rabbim bi yerden alırken bi yerden veriyor..
Gökhan’la Emre çok güzel oturdular takıma, değişe değişe ne güzel oynuyorlar.. FIFA’nın koyduğu; “Solbekte aynı anda bir Gökhan bir Emre bulundurmama” kuralı seneye kalkacak diyorlar bu da bizim solbek sorununun çözüleceğine işaret ediyor çok şükür..
Takımda tolerasyon problemi var, başarı için herkesin vermesi gereken minimum bir performans var, bir iki kişi bunun altında kaldı mı takımın görüntüsü tamamen değişiyor. Oyuncu değiştirerek de bunu halledemiyorsun..
Dün bakıyorsun böyle Trabzon mu olur dediğin takım maçı çevirmek için hamle yapıyor, Sapara, Volkan, Alanzinho’yu sokuyor, sen de kulübede bu üçünden bir tanesi var mı??? Yok…
Misal Veli ya da Necip yerine Oğuzhan’ı kullanıyorsun, bu sefer biraz sallanırsa Fernandes tolare edilemiyor, orta alan çöküyor..
Bu vesile ile değinmeden geçemeyeceğim, Fernandes’in topun sibobuyla yaşadığı aşka hayranım, bir an olsun birbirlerinden ayrılmıyorlar, Allah mutlu mesut etsin inşallah evlat sahibi de olurlar bu gidişle, eminim çok tatlı olur kerata..
Takım bu arkadaşlar, her takımda olduğu gibi iniş çıkışlar olacak, kayıplar olacak, önemli olan bizim doğruların üstüste konduğuna olan inancımız..
Dört solbek barındırdığın sezonda her maç 35. Dakika bek değiştiriyorsun, iki kalecinin hangisinin daha az güven verdiği günlerce tartışılır, Stoperin biri var öbürü devamlı soru işareti.. Orta sahada iki kesiciyle oynasan bi türlü iki hücumcuyla oynasan bi türlü..
Ve Holosko..
Dünün şifresi gene belli aslında.. Holosko hastaymış… Dünkü görüntünün izahı için bu bilgi yeterli.. Çünkü Holosko takımın hücuma taşıyıcı en büyük gücü olduğu gibi ileri hatta savunmanın da her zaman ilk neferlerinden..
Yalnız bu Trabzon’u küçümseme meselesini bize hiç yakıştıramıyorum..
Büyük camialar vardır, iyi takım olmaktan başka bir şeydir bu..
18 yıldır Beşiktaş kaç kez şampiyon oldu? Sadece üç kez..
Ama bunun hiç bir önemi yok.. iyi takım kurarsın kötü takım kurarsın şans yanında olur olmaz, sen özünden ne olduğuna bakacaksın..
Trabzon da elindeki avucundakini galatasaraya kaptırdı, iki sezon fenere son maçta şampiyonluk kaptırdı, ama Trabzon Trabzon’dur hele ki yaralı Trabzon her zaman çok tehlikelidir. Ve Trabzon her zaman büyüktür..
Dünkü can sıkıcı oyunun en büyük nedenlerinden biri takımımızın altına girdiği bu baskı belkide.. Biz dün Trabzon’dan korkmuştuk. Ve çok belli ki yaralı rakibi uyandırmamak ve kaybetmemek istedik o kadar..
Bundan sonra fazla hesap kitap yapmanın anlamı yok. Dokuz tane final maçı var. İmkanı olan dört maç için çıkmış kombinelerden lütfen alsın, alabilecek dostlarında da aldırsın.. İnönü yıkılacak, bunun takımla da çok ilgisi yok, 60 yıllık efsane yerini yepyeni bir stada bırakacak, sonra pişman olmayın, hele ki bu ne yapacağı belli olmayan takım üç maç kazanırsa ilkbaharda ölenler olur benden söylemesi..
Bu güneşli Pazar gününde İstanbul’dan herkese kanat dolusu sevgilerimi göderirken, küçüklerin güzlerinden, büyüklerin ellerinden gagalarım…
Bunu yazarken güneş de gitti iyi mi?
Toldo
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın