İşte Sarıca'nın röportajının tamamı;
Öncelikle hayırlı olsun. Nasıl gelişti bu süreç?
Gerçekten hayırlı bir görev. Gurur verici. Her
Türk basketbol adamının böyle bir hayali vardır. Benim de vardı. Zaten 3 yıldır da milli takımda yardımcı antrenör olarak görev yapıyordum.
Federasyonun yeni yönetimi ile görüştük. Çok değerli farklı antrenörlerle de görüştüklerini biliyorum. Sonunda bana bir teklifle geldiler. Böyle bir
görevden kaçamazsınız, bir de kariyer planlarım içinde hedeflediğim bir görev sunulunca, gururla kabul ettim.
Milli takım oyunculuğu
ile antrenörlüğü arasında bir duygu farkı olur mu?
Yardımcı antrenör olarak bir iki hazırlık maçında takımı yönettim ama henüz
kendi seçtiğim takımın başında sahaya çıkmadım. Dolayısıyla henüz o şekilde bir deneyim yaşamadım ama 15 sene önce bıraktığım oyunculukla antrenörlük
arasında bile büyük farklılıklar var. Mutlaka milli takım oyuncusu ile antrenörü olmak arasında da zorluk derecesi olarak farklılıklar olacaktır.
Ergin Ataman ile bir konuşmanız oldu mu, federasyona bir sitemde bulundu?
Olmadı. Ben açıkçası bu dönemde milli takım
ile ilgili bir söylemde de bulunmadım. Ben hep, "Bir gün bu görevi yapacağım, ama bunun yeri zamanı şartları oluşmasını bekleyeceğim" dedim. Kısa
sürede gelişti her şey, 3-4 gün içinde anlaştık.
Milli takım antrenörü kulüp çalıştırmasın diye bir gündem oluşmuştu. Siz iki görevi
birden yapacaksınız. Bu baskı yaratır mı üzerinizde?
Ben bugünün şartlarıyla ilgili konuşabilirim. Bu benim kararım değil. Bana
bir görev teklif edildi ve kulübümü bırakmış değilim, onların da onayıyla bunu kabul ettim. Milli maçlar sezon içinde oynanacak mı, oynanmayacak mı
h,l, netleşen bir şey yok. Sezon içinde bir sürü Avrupa kupası var. Hangi ara milli maç oynanabilir göreceğiz. Tabii ki ikisi birden olursa benim
üzerimdeki yük biraz fazla olacak ama enerjimiz, istek ve arzumuz, bunu kaldırabileceğimi düşündürtüyor, bekleyelim görelim.
Geçiş
jenerasyonu, Türklerin süre almadığı bir ortam, Avrupa Şampiyonası'nın ülkemizde olması... Hepsini yan yana koyunca, bu görev aslında bir risk değil
mi?
Açıkçası bir risk. Ama ben oyunculuğum döneminde de genç yaşta A Takımı oyuncusu oldum. Hep kendimden yaşça büyük isimlerle
oynamıştım. Antrenörlük hayatım ve ondan sonra süre gelen süreç de hep bu şekilde gerçekleşti. Yani zorluklara alışkınım. Şu anki oyuncu havuzumuzda
daralmalar var. Bir jenerasyon değişikliği olacak. Ama kısa vadede de Avrupa Şampiyonası var. Bu nedenle kadroyla oynamak mümkün olmayabilir. Risk
hayatın bir parçası. Ben her oyuncudan verim alabileceğine inanan bir antrenörüm. Hep bunun üzerine inşa ettim takımlarımı. Milli takımda elimizdeki
isimlerden en iyi verimi almaya çalışacağız.
Hiçbir zaman hedefsiz yola çıkmadım'
Tanjevic 10 sene sonrasını
hedeflerdi, Ergin Ataman her şampiyonada, belki de sıradışı gözükse de madalya derdi. Sizin tarzınız nasıl olacak?
Hedefsiz hiç
yola çıkmadım. Elbette hedeflerimiz olacak. Kısa, orta ve uzun vadede. Ben yolda büyümeye inanıyorum. Oyuncuları yolda büyüyen, hedefleri büyüten ve
sonuç alan bir takım yaratmak en büyük hayalim. Zaten her maçı oynamaya, kazanmaya aday bir takım ortaya koyduğunuz zaman gerisi geliyor.
'Ekol sorunumuz var'
Kulüp takımlarında fazla pres yapan, agresif, tempolu ve oturtulması zor bir sistemi
benimsiyorsunuz. Ama milli takımda bu sistemi oturtmak için fazla çalışma vaktiniz olmayacak...
Bizim bir ekol sorunumuz var. Biz
neyi net olarak iyi yaparız, kimse bunu söyleyemiyor. Şu an elimizdeki kadroya baktığımızda biraz daha çabuk oynayan, topa baskıda agresif olan, daha
çok top atabilme üzerine bir takım kurmalıyız. Bizim yarı sahada oyunu bir anda değiştirebilecek 6-7 oyuncumuz yok, bu sayı sınırlı. Dolayısıyla açık
alanda hareket etmemiz, savunma tarafını ön plana çıkarmamız lazım. Söylediğin gibi kulüp takımı hazırlığı sürecindeki vaktimiz yok. Ama oyuncuların
iyi niyetiyle, şampiyonanın ülkemizde olması nedeniyle motivasyonu artırarak, bazı oyuncuların milli takım kariyerleri ile karar alacakları zamana
geldiğini de bilerek, kısa süreyi verimli geçirebileceğimizi düşünüyorum.
'Rakipler daha çok motive olabilir'
Milli takımda havuzundaki birçok oyuncuyla rakip de oluyorsunuz, sizi formuyla heyecanlandıran isimler var mı?
Bu görev
galiba beni ve takımımı etkileyecek. Çünkü bize rakip olan tüm Türk oyuncular kendilerini göstermek isteyecek. Şaka bir yana geçen hafta oynadığımız
maçta Cedi'nin performansı, Maxim'in çıkışı beni mutlu ediyor. Son dönemde Sinan'ın formu da beni sevindiriyor. Sonuçta ben konsantrasyon olarak şu an
Beşiktaş'tayım. Ama sezon içinde Türk oyuncuların vereceği her katkı beni mutlu edecektir.
'Maske takıp yönetemem'
Artık milli takım antrenörüyüm, daha dikkatli olmalıyım, belki itirazı azaltmalıyım tarzında düşünceleriniz oldu mu?
Milli takım apoletini takınca hareketlerinize daha dikkat edilebilir ama ben antrenörlükte de oyunculukta da gayet medeni hareket eden bir isim
olduğumu düşünüyorum. Burada kendimi değiştirecek halim yok. Zaten bir maske takıp maçı yönetemem, neysem o olmam lazım. Ben o kadar maçın içindeyim
ki tribünde olan olayları kaçırabiliyorum. Ama alt yapıdan aldığımız terbiyenin etkisini kaybettiğimi düşünmüyorum.
'Saygı çok önemli'
Antrenörlükte kısa sürede önemli işler yaptınız ama yaşınız genç olduğunuz için soruyorum, hedef aldığınız, keşke onun
gibi olsam dediğiniz bir antrenör var mı?
Benim avantajım değerli coachlarla çalıştım. Coachluk yaparken de bu işe genç takım
antrenörlüğü ile başladım. Sonuçta ben yetenekleri sonsuz olan bir oyuncu değildim. Belli yeteneklerin üzerine çalışarak, düşünerek, kafa yorarak
oyunumu geliştirdim. Antrenörlük hayatımda da böyle devam ediyorum. İnsanın kafasında yaşadıklarına dair film sahneleri vardır, o kareleri şimdi
coachluk anlamında da kullanıyorum. İşin en önemli kısımlarından biri ikna etmek. Oyuncuların da size duyacağı saygı önemli.
'Yeni yönetim işimi kolaylaştıracak'
Basketbolda müthiş bir ekip oluştu. Hidayet Türkoğlu, Ömer Onan, Hüseyin Beşok, Haluk Yıldırım,
Kerem Tunçeri... Böyle bir ekip işinizi kolaylaştırır mı, bir de zorda kalırsanız, 5'e 5'lere dahil edebileceğiniz isim olur mu aralarından?
Vallaha olabilir. İmza töreninde 6 kişi vardı. Bir iki ay çalışıp, yanımıza 2-3 isim koysak, ligde zirveyi zorlarız diye tahmin
ediyorum. Bu işin şakası tabii. Basın toplantısının yapılacağı gün kararlaştırılırken, Hidayet Başkandan böyle bir fikir geldi. İmza törenine 6 kişi
çıktık. Sonuçta biz son 20 yıla damgasını vuran jenerasyonların parçasıyız. Bunu hep beraber oraya koymak, insanların önüne çıkmak güzel geldi bana.
Oradaki isimler de sporcu olarak en üste çıkmış insanlar. Bunlar önemli çünkü, oyuncuya yaklaşımda önemli basketbol konuşabilme anlamında önemli.
Tabii ki benim işimi de kolaylaştıracak bir ortam bu.