Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, BJK TV'de ekrana gelen 'Gündem Özel' programında açıklamalarda bulundu. Orman, kaleci ve stoper transferi yapacaklarını ve belki bir 3. transfer de gerçekleştireceklerini kaydetti. Beşiktaş başkanı ayrıca, ayrılıkların olacağını da vurguladı.
Başkan Fikret Orman'ın sözleri...
"TERÖR OLAYLARININ OLMADIĞI BİR 2016 NASİP OLSUN""
"Öncelikle televizyonu başında bizleri izleyen bütün Beşiktaşlılara iyi seneler olsun. Her şeyin başı sağlık. Sağlıklı, terör olaylarının
olmadığı bir 2016 geçirelim"
"MUHTEŞEM BİR PAS TRAFİĞİ"
"Şenol Güneş ve talebeleri, muhteşem bir pas trafiği,
inanılmaz bir hücum bloğu kurdular. İnsanlara inanılmaz keyif veren bir futbol, taraflı tarafsız herkesin maçını izlediği bir Beşiktaş var. Stadı
olmadığı halde herkesi kendine aşık eden bir Beşiktaş var bu sezon"
"BU SEZON BEŞİKTAŞ VODAFONE ARENA’YA ÇIKACAK MI?"
"Stadın nerden nereye geldiğini konuşmuştuk. Bu stat artık bitti. Bir hayal gözümüzün önünde yükseldi. Çatısı gerildi. Bizler bu süreçte Beşiktaşlı
olarak inşaatı da öğrendik. Terimlerini de öğrendik. İleriki günlerde bu konuyla alakalı bir tanıtım yapacaksınız ama Beşiktaş, bu sezonun bir
bölümünü Vodafone Arena’da oynayacak mı?"
"Oynayacak, niyetimiz o... 2-3 tane önemi var...Camianın bütünleşmesi ve bir futbol takımının
arkasında oluşan sinerjiyi eviniz olmadan sağlaması çok zor. Geçen sene ve ondan önceki sene onu hissettik. Samet hocayla oynadığımız o seneyi
stadımızda oynamakla bence çok doğru bir strateji yaptık. Dar kadromuzla da önemli bir başarı elde ettik. Çok zor bir seneydi çünkü o. Sonra Slaven
hocayla birlikte, şu anda Şenol Güneş hocayla bu süreçte evsiz mücadele vermek çok zor... Bizim bütün gelirlerimiz stadyum başladıktan sonra başlıyor.
Şu anda yaptığımız bütün masraflar borç hanemize yazılıyor. Bir futbol takımı var ve bunların giderleri var. Transfer beklentileri var. Nereden
geliyor bu kaynaklar? Zaten yayın gelirlerimiz temlik altında, kira gelirimiz temlik edilmişti. Stadyum geliri “yıkdık” yok. Ortada stadyum geliri
yok. Satmış olduğumuz locaların ve VIP koltukların bedellerini stadyuma harcadık. O zaten borç hanesinde yazıyordu. Bir tek elde edebildiğimiz gelir
sponsorluk gelirleri. Orada da elde ettiğimiz başarılar ortada zaten. Bunları aşıp normal bir seviye çıkabilmemiz için stadyumun bitmesi gerekiyor"
"VODAFONE ARENA’DA NELER OLACAK?"
"Artık zemin çalışmalarına başladık. Orada 3 tane vinç var. 2 tanesinin sökülmesi 1
hafta gibi bir süre alacak. O vinçlerin sökümüne başlandı. Artık zemine başladık. Koltuk montajına üst tribünlerden başladık. İnce işler devam ediyor.
Elektro manyetik olarak epey yol katettik. Artık finale gelmeye başlıyoruz. Dünya sıralamasında da inanılmaz derecede lüks bir stad. Biz burayı mesela
Granit Mermer falan da yapabilirdik yerleri, seramikten 6-8-10 euro metre kare fiyatı yapabilirdik, biz terazo yaptık. AVM'lerde kullanılan ve metre
karesi 65 euro olan. Her şeyi çok özenle yaptık. Burası bir stad gibi değil saray gibi olacak. Bunun yaşayan bir stad olması önemli olan. Burada
düğünler olacak. Beşiktaşlılar burada evlenecek. Kulübümüz buraya geliyor. Kulüp başkanı, BJK TV, BJK divanı ve kurulları... Müze de buraya gelecek.
İnanılmaz bir müze yapıyoruz. 7 /24 çalışacak restaurantlar buraya gelecek. Arkamızda Beşiktaşlıların övüneceği bir eser bırakmaya çalışıyoruz. Tahmin
ediyorum sonlarına geldik. Bundan sonrası branda ile çatıyı kapatmak. Bir hafta 10 güne çatıya elektrik lambalarını takmayı hedefliyoruz. Akıllı bir
stad olcak 43.000 kişi aynı anda WI-FI(4,5G)'ye bağlanabilecek"
"TESİSLEŞME VE İCRAATLAR"
"Kendimle ve
arkadaşlarımla alakalı gurur duyuyorum bu konuyla ilgili olarak. Stadımız olsun, bir lokalimiz olsun diyorduk. Akatlar’da inanılmaz bir lokal tesisi
başlattık. İhalesi bitti. Sözleşmeler imzalanıyor. Yeni yılla beraber o da başlayacak. Pendik bir izbe halindeydi. Çöktü, çökecekti denen binanın
bütün modernizasyonunu ve güçlendirmesini yeniden yapılandırıyoruz. Şan Ökten epeydir öyle duruyor. Onu yıkıp, yenisini yapıyoruz. Beşiktaş’ın
tesisleşme, yapılanma projelerinin hepsini bu önümüzdeki 3 senede bitirmek istiyorum"
"BEŞİKTAŞ - KABATAŞ ÜNİVERSİTESİ"
"O kadar yoğun, hareketli geçiyor ki. Biliyorsun esas ofisim şantiyede ve orada çok vaktim geçiyor. Merkez ofisime haftada 1, belki 15 günde 1
defa gelebiliyorum. Fakat bu stadyum ile, takım ile, finansman ile, sponsorluk ile bütün bunlarla uğraşırken, bazı şeyleri ihmal ediyoruz. Artık yeni
dönemde, bu Beşiktaş Üniversitesİ’nin yeri aklımda. Bu işi bitireceğiz. İnşallah orası olur. Sayın Cumhurbaşkanımız’dan yardım rica edeceğiz, eğitime
büyük destek vereceğini tahmin ettiğimiz için. Kabataşlılar camiası ile Beşiktaşlılar camiasının bir araya getirdiği bu sinerjiyle üniversite işini
önümüzdeki dönemde çözmek istiyorum. Üniversite eğitimi çok önem verdiğim bir şey. Beşiktaş, eğitim kurumlarının toplamına çok önem veriyor"
"ŞENOL HOCAYLA İLK GELDİĞİMDE DE ÇALIŞMAK İSTEDİM"
"Çok muhteşem bir oyuncu kadromuz var. Hepsinden daha önemlisi pırlanta
gibi çocuklar bunlar. İnşanlara çok pozitif enerji veren, iyi bir şeyler yapmaya gayret eden, oyunu güzelleştiren çocuklar. Güzel bir oyun ve bunu
insanlara güzel olarak aktarmaya çalışan bir oyuncu kadrosu var sahanın içerisinde. Ve bu oyunu oynatmaya çalışan inanılmaz bir tecrübe abidesi,
dürüstlük abidesi bir hocamız var. Onun için de keyif veriyor insanlara. Normalde oyunu çirkinleştirmeden, bir sakatlığa, çirkefliğe, oyun içerisinde
bir terbiyesizliğe dokunmadan, sadece futbol oynamaya, pas yapmaya çalışan bir takım var... Beşiktaş futbol takımını seyrettiğimiz zaman büyük keyif
alıyoruz. Beşiktaşlı olan, olmayan. Bursaspor’a atmış olduğumuz gol bir ders niteliğindedir. Kerim’in Konyaspor’a attığı golün çıkış noktasından
geldiği noktaya kadar 12 – 13 pas var örneğin. Ders niteliğindedir"
"Şenol Güneş, Beşiktaş’a tam uyan bir organ nakli gibi bir söz
söyledi. Kargalar sürüyle Kartallar yalnız uçar. Milyonlarca kişi tarafından paylaşıldı, herkesin bir anda mottosu oldu. Siz o sözü söylediğinde ne
hissettiniz?"
"Beni en çok geçtiğimiz hafta duygulandırdı. Hocamıza taraftarımızın tezahürat etmesi, hocamızın da eliyle sağolun
demesi. Çok mütevazı şekilde. Gerçek bir Beşiktaşlı gibi. Açıkçası beni çok duygulandırdı. Çok titiz bir adam. Zor tarafları da var Şenol hocamızın
ama işine aşık, çok titiz, çok namuslu, iyi niyetli ve adil... Çok önemli hocalık ve insani vasıfları olan bir kişi. İyi bir yönetici. Ben Şenol
hocayla ilk geldiğimde de çalışmak istemiştim. Sonra o sırada olmadı. Slaven hocayla başlamadan evvel de aklımda vardı, olmadı. Kısmet bu zamanaymış.
Biz hoca diye çağırıyoruz ama aynı zamanda bir öğretmen, felsefi yanı çok güçlü, kendini iyi yetiştirmiş bu konuda. Beşiktaş’ı tarif etti. Kartallar
yalnız uçar. O da bizden birisi. Bize çok iyi uyum sağladı. Ben hep şunu söylerim. Bazı insanların bedeni bizle beraber iyi bir elbise oluşturuyor.
Veya Beşiktaş bedenine onun elbisesi yakışıyor. Bence Slaven Bilic’e de Beşiktaş elbisesi veya bedeni iyi oturmuştu. Slaven hocayla iyi ilişkilerimiz
hala devam ediyor. Allah nasip etsin Şenol hocayla daha uzun yıllar çalışacağız"
"HEPSİ BENİM İÇİN PIRLANTA GİBİLER"
"Takımda performans olarak en çok kimi veya kimleri beğendiniz? Özel bir kahramanınız var mı?"
"Beşiktaş taraftarı
gözümle bir şey söyleyemem. Hepsinin bir yerde en büyüğüyüm ve babalar evlatlarını ayırmaz. Hepsi benim için pırlanta gibiler. Oynayanı, oynamayanı.
Beşiktaş’ta herkes aynı zamanda para alır. 'Sakat olan, oynamayan almaz, oynayan alır, yabancı alır, yerli almaz...' gibi bir düzen yoktur. Eskiden
vardı. Bizim zamanımızda her şey aynı zamandadır. Ve bu oyuncu kadrosunun hepsi bizim evladımızdır. Evladımızı yaş manasında söylemiyorum. Kollama,
kollarımızın içerisinde onları himaye altına alma açısından söylüyorum. Ben tek tek söyleyemem ama hepsi çok önemli işer yaptılar. Oynayan da
oynamayan da. Oynamayanlardan da çok memnunum. Arkadaşlarını motive ettiler. Problem çıkartmadılar, terbiyesizlik yapmadılar, karıştırmadılar, gol
sevinçlerinde beraber oldular, beraber kalpleri attı. Onların da inanılmaz derecede pozitif etkisinin olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş kadrosu öyle bir
kadro . Pedro mesela bu sene fazla oynamadı. Pedro’nun suratına bakın. Pırlanta gibi bir çocuktur. Alexander mesela, Serdar inanılmaz bir karakter.
Mustafa’yı söylememe gerek yok. Hepsi öyledir"
"Unutamadığınız maç hangisi?"
"Liverpool maçı acayip bir maçtı.
Tolgay’ın attığı gol olacak iş değildi. İnanılmaz bir maçtı. Bu seneki derbileri de sayabiliriz. Galatasaray maçında da Günay’ın elinden topu
kaçırması, 1 dakika sonra Mario’nun atması. Gökhan Töre’nin fenomen hareketleri... Bu sene çok güzel goller attık hakikatten"
"En
çok kızdığınız maç hangisi?
"Sporting maçına çok üzüldüm. Geçen sene Akhisar, Antep, Brugge maçları çok üzüldüğüm maçlar
olmuştu"
"Totemleriniz var mı?"
"Bazen hissediyorum. Stadın içerisinde veya başka bir yerde durduğum zaman gol
gelecek diye hissediyorum. Çıkıyorum. Herkes gittiğimi zannediyor. Başka bir yere gidip oradan seyrediyorum, tek izliyorum bazı zamanlarda. Ama şunu
söyleyebilirim, hissediyorum bazen. Ben futboldan iyi anlarım. Golün geldiğini, gelmediğini, ne zaman geleceğini, nerede sıkıştığını hissediyorum"
"KALECİYİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ, BELKİ 3. TRANSFERİ DE..."
"Devre arası, tatil süreci bitecek. Ama sizin için tempo
hep devam ediyor. Transfer konusunda bir müjde verebilir misiniz bize?"
"Herkes daldaki kuşa, yani transfere bakacağına biz bir
defa ceptekine bakalım. Bizim birinci önceliğimiz mevcut oyuncu kadromuzun paralarını ödeyebilmek. Beşiktaş’ın 1. önceliği kendi oyuncularının
parasını ödemektir. Biz o açıdan çok gayret içerisindeyiz. Transfer yapmak istiyoruz. Ama –mış gibi transfer yapmak istemiyoruz. Şu anda 2 tane
muhteşem transfer geliyor. Veli ile Tolgay... Futbola 1., 2. ve 3. bölge diye bakacak olursanız, 2. ve 3. bölgede Beşiktaş’ın kadrosu
inanılmaz. 1. bölgede de çok iyi bir kadromuz var. Sporting maçı ve arkasından olan Galatasaray maçı kaleyle alakalı bir güvensizlik yarattı.
Oyuncu güvensizliği değil. Tolga’da sakatlık durumu olduktan sonra Günay’daki tecrübe sıkıntısı ile beraber, şampiyonluk sürecinde ne yaparız endişesi
yarattı. Onun için de kaleciyi çok önemsiyoruz. Stoper ile ilgili de çalışmalarımız var. Hayırlısıysa, bizim bütçemize uyacaksa yapacağız.
Hangisi uyarsa onu yapacağız. Uyarsa ikisini de yapacağız. Belki bir üçüncüsünü de yapabiliriz ama bizim için önemli olan mali
kriterlerimiz. Bu mali kriterler bütün rakiplarimiz için var. Biz o kriterleri kırmanın stadyumla beraber son noktasına geldik. O
kriterlerden sonra da yolumuza bakacağız"
"Takasta kullanmayı düşündüğünüz ya da göndermeyi düşündüğünüz oyuncular var
mı?"
"Sezon sonu ile ilgili bir şey söyleyemem şu anda. Devre arasıyla alakalı olarak takımımızda forma şansı bulamayan, bazı
oyuncularımızı kiralık olarak, belki satış olarak gönderebiliriz. Çünkü oyuncuların da oynamayıp, körelmesi bizi rahatsız eden bir şey. Böyle
niyetlerimiz olabilir"
"Beşiktaş’taki divanları sert buluyor musunuz? Muhalefet yapıldığını düşünüyor musunuz? Beşiktaş’taki genel
muhalefet yapısıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?"
"Bizden evvel Divan Kurulu toplantıları bu kadar şeffaf yayınlanmıyordu. Bizim
gizli kapaklı bir gündemimimiz olmadığı için yayınlansın kararını biz verdik. Ben bir Divan Kurulu üyesiyim. 31 yıllık Beşiktaş kongre üyesiyim. 32.
yılıma giriyorum. Daha evvel de Divan Kurulu'na gelir konuşmalar yapardım, yönetimlerle alakalı. Hemen hemen her ivan topantısına da katılırdım. Divan
bir istişare yeri. Akil olan uzun süre kongre üyeliği yapmış kişiler oraya gelecekler, fikirlerini, doğru gördüklerini tavsiye niteliğinde yönetim
kuruluna iletecekler. Şunu görüyorum, bunlar yayınlandığı için bir şov haline geldi. Önümüzdeki dönemden itibaren, seçimden önceki divan toplantısında
yine aynı şekilde devam edeceğiz. Eğer biz seçilirsek, bizim irademiz ile bundan sonraki divan toplantıları böyle yayınlanmayacak. Çünkü orasını artık
bir şov haline getirmeye başladık. BJK divan toplantsı şov yapılacak bir yer değildir. Konuşan kişiler de hep aynı kişiler. Konuştukları konular da
çok tekdüze. Son divan toplantısında da söyledim. İnsanların anlaması lazım. Biz ne yapıyoruz da, yapmamamız lazım. Ne yapmıyoruz da, yapmamız lazım.
Veya nasıl yapmamız lazım. Açık konuşalım. Beşiktaş stadını yapıyor. Yapmaması mı lazım? Yapıyorken lüks yapıyor, daha mı az lüksünü yapması lazım?
Çatısını açık mı oynaması lazım? Ara transferde, transfer yapmaması mı lazım? Futbolcu satması mı lazım? Herkes Beşiktaş’ın borcuyla alakalı
konuşuyor. Bunu konuşmak kadar kolay bir şey yok. Fakat anlattığınızı, insanların algılaması lazım. Biz geldiğimiz zaman, alınan avanslar borç olarak
gösterilmiyordu. Siz bir sponsorluk anlaşması yaptınız. Oradan 10 senelik parayı aldınız, harcadınız. Onu borç olarak göstermiyorsunuz. Bu avans
diyorsunuz, nasıl olsa bunu geri ödemeyeceğiz. Mesela loca sattınız. Aldınız parasını. Bu nasıl olsa geri ödenmeyecek, bu da borç değildir. Kombine
sattınız, borç değildir. İstikbal ile alakalı ne sattıysanız borç olarak gösterilmiyordu. Biz bunu değiştirdik. Aldığınız avans bir borçtur. Siz bir
işyerinde çalışıyorsunuz. 5 lira maaşınız var. Birisine de 50 lira borcunuz var. Patronunuza gittiniz. 10 aylık maaşımı bana ver diyorsunuz. Borcunuz
kapandı. 1 ay geçti evin kirası geldi. Maaş yok. Nereden ödeyeceksin bunu? Yani şirketten aldığın avansta bir borçtur diyoruz biz. Stat açılmadan
locaları sattık, bunu borca yazdık. Kombine sattık, borca yazdık. Sponsorluk anlaşmasından bir para aldıysak borca yazdık. O bir artı olarak
gözüküyor. Beşiktaş’ta oynayan yerli-yabancı tüm sporcular Avrupa paralarıyla oynuyorlar. Kur artınca, artıyor. Kullanılmış olan krediler, dolar
bazında alınmış. Şu anda bir seçim sürecine gidiyoruz. Peki sen ne yapacaksın? Ben zaten diyorum ki aday olanlar devre arasında adaylıklarını
açıklasınlar. Beşiktaş takımı şampiyonluğa giderken, son dakikalarda, oldu mu, olmadı mı diye aday olmayacaklar. Stat bitti mi, bitmedi mi diye aday
olmayacaklar. Şimdi diyecekler ki, ben adayım. Bu arkadaşlarımız, konuşanlar, her kimse borcu bu şekilde arttırdılarsa, onlar da nasıl
indireceklerini, neyi nasıl yapacaklarını anlatsınlar. Proje olarak anlatsınlar, fikir olarak anlatsınlar. Desinler ki, 'ben Beşiktaş’ın borcunu
kapatacağım. Fulya’yı satacağım' Bir fikir bu. Doğru fikir, yanlış fikir. Nasıl yapacaksan çık anlat. Neyi nasıl yapacağını anlat millet bilsin.
Çıkacaksın kendi resmini göstermeye, demogoji yapmaya. Hayır. Her zaman söylüyorum tenkit edilen işler yapıyoruz. İnsanlar bizi tenkit edebilirler,
etmeliler. Oturduğumuz makamlar, rakibi olacak makamlar. Artık Beşiktaş 2012 senesinde değil. 2012 senesinde aday olmaktan çekinenler şu anda niçin
çekinsinler ki? Stadın izni yoktu. Aldık, yaptık. Beşiktaş’ın geliri 130 milyon TL’ydi. 500 milyon TL’ye çıkarttık. Ümraniye’yi, Fulya’yı yaptık.
Akatlar’ı yapıyoruz. Pendik’i yaptık, bitiriyoruz. Daha önemli projelerimizi anlatacağız. Ancak bize karşı aday olmak isteyen arkadaşlar varsa,
olmalıdırlar. Ben adayım diyorlarsa bugün diyecekler. Geçen sene Beşiktaş şampiyonluğu son 3 maçta kaybedince herkes bir anda aday reaksiyonuna çıktı.
Ben diyorum ki hiç çekinmeyin arkadaşlar. Beşiktaş divanında konuşmalar olmalıdır. Orası çay, kahve içme yeri değildir. Ama divanda aynı 10 kişi
konuşmasın. Duyuyorum Divan Başkanımız aday olmak istiyormuş. Olmalıdır. Neden olmasın? Beşiktaş başkan adaylığı kimsenin tekelinde değildir. Kendinde
Beşiktaş Başkanlığı potansiyeli gören herkes olsun. Zaman içerisinde tabi ki söyleyeceklerim var. Konuşacaklarım var. Günü geldiğinde konuşurum. Ben
bu mahallenin çocuğuyum, bu mahallenin içinde doğdum. Bu görevi bitirdikten sonra da bu mahallenin içinde gezeceğim. Gidecek bir yerim yok. Ben o maça
gideceğim. O genel kurula geleceğim. Bir başkası gibi değilim. Süleyman ağabey gibi aynı mahallenin çocuğuyum. Bu insanların içerisinden geldim, başka
insanları da tanımıyorum, başka dostluklarım da yok"
"RADYO KURMAK DA İSTİYORUZ"
"Sosyal medyayı yakınen
takip ettiğinizi biliyorum. Beşiktaş sosyal medyasını, gelişimini, içeriğini nasıl buluyorsunuz? Neler bekliyorsunuz?"
"Çok iyi
buluyorum. Biz sıkıntılar içerisinden geliyoruz, hala da sıkıntılarımız var. Ne mücadeleler veriyoruz. Allah nasip ederse hep birlikte stadımıza
taşınacağız. Televizyonumuzun yayın kalitesini düzelteceğiz. Metin Albayrak, Rıdvan Akar ve Bülent Ülgen ile başlayan süreçle beraber iletişim
departmanımız çok başarılı. Televizyonumuz çok izleniyor, ben de izliyorum. Sosyal medyada iyi gidiyoruz. Sahte hesaplarımız yok, doldurma hesaplara
hiç başvurmadık. Beğenme sayılarına bakıyoruz, oldukça başarılı görüyorum. Anında geliyor haberler, inanılmaz bir iletişim ağı olarak görüyorum.
İnstagram hesabımız son üç ayda 300 bin arttı. Bunu müthiş bir başarı olarak görüyorum. Umarım sezon sonu Vodafone Arena ile birlikte 1, 1.5 milyonu
buluruz. Yakalanabilecek hedeflerimiz olsun, Beşiktaş’ın da bunu yapabileceğini düşünüyorum. Uygulamalar da yapacağız. Daha işimiz çok, Beşiktaşlılara
her zaman yenilikler ve iyi işler sunmamız lazım. Radyo kurmak da istiyoruz, onu da yapacağız inşallah. Beşiktaş medya grubunu baştan aşağıya çok
başarılı buluyorum açıkçası"
"Uyuyor musunuz?"
"Gece saat 01.00 gibi yatıyorum. Sabah genelde 06.00 gibi
kalkıyorum, kafam dolu olunca uyurken de düşünüyorum. Mesela tatile gidiyorum, o da tatil gibi olmuyor. Kafam çok dolu, telefonlar çalıyor, o ne oldu,
bu ne oldu derken geçiyor. Çok seyahat ettiğim için uçakta uyuyabiliyorum. Arada arabada uyuyorum. On dakika bana ilaç gibi geliyor"
"EN ÖNEMLİSİ SAĞLIKLI OLMAK"
"En büyük hayaliniz ne?"
"Her şeyden evvel ailem ve çocuklarımla
alakalı sağlık ve mutluluk bekliyorum. Hepimizin beklentileri vardır ama hiçbir şey onlardan kıymetli değildir. Beşiktaş ailesi de bunun bir parçası.
Huzurlu ve mutlu şeyler olsun. Futbol, basketbol, voleybol bunlar güzel şeyler ama öyle bir şey yaşarsınız ki büyük üzüntüler duyulur. Geçenlerde
Instagram’da Süleyman Seba’nın bir sözünü okudum. Beşiktaşlılığın kazanmak üzerine kurulu bir şey olmadığı üzerine bir sözdü. Onun için en önemlisi
sağlıklı olmak"
"Beşiktaş başkanlığını bıraktığınız zaman bütün bu başkanlık sürecini bir kitap haline getirmek ister misiniz?
Yazarsanız kitabın adı ne olur?"
"Öyle bir niyetim var. Pek çok anım var, paylaştıklarım ve paylaşmadıklarım var. Allah rahmet
eylesin Süleyman ağabeye söylüyordum. Süleyman Seba’da pek çok gizli bilgi de vardı. Süleyman Seba’ya derdim hep yaz diye. Bir gün geldiğinde Beşiktaş
hakkında bir kitap yazmak istiyorum. Adı ne olur diye düşünmedim. “Bilinmeyen Gerçekler” olabilir. Ben Beşiktaş’ı çok seviyorum. Beşiktaşlı olmaktan
acayip derecede keyifliyim. Doğduğum günden beri böyleyim. Beşiktaşlılığın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Siyah ile beyazın insanda bırakmış
olduğu farklılık Beşiktaş’ta vardır. Biz herkesten farklıyız, farklı olduğumuz için de çok mutlu olduğumuzu söyleyebilirim. Bir Beşiktaş taraftarı
olarak çok mutluyum. Allaha hamdolsun bu camiaya hizmet etme fırsatı buldum. Hayatımda elde ettiğim en önemli görevdir"