İnönü Stadı’nda Beşiktaş taraftarının karşısına ilk kez çıktığında henüz 16 yaşındaydı. Sonraki üç yılda yaşadığı iniş çıkışların ardından, özellikle Çanakkale Dardanelspor’daki kiralık döneminde gelişim kaydederek Beşiktaş takımının bir parçası oldu. Siyah beyazlı forma altında yakaladığı az sayıda oynama şansı bile ona Avrupa kapılarının açılmasını sağladı. Genç yaşında uzun boyu ve fiziği fark edilmiş, yetenekleri onu Beşiktaş’ın altyapısından yetişip yurtdışına giden en pahalı transfer yapmıştı. Türkiye’nin konuştuğu sürpriz transfer Atınç Nukan’ın, Beşiktaş’tan Red Bull Leipzig’e uzanan öyküsünü kendisinden dinledik.
İlk kez Mustafa Denizli zamanında A takıma antrenmanlara çıkmıştın ve 16 yaşında Manisaspor karşısında forma giydin. O yaşta İnönü Stadı’na ilk çıktığında neler hissettin?
O anki heyecanımı ve mutluluğumu anlatmaya kelimeler yetmez. Yıllar boyunca hayalini kurduğum bir şeyin gerçekleşmesiydi. İlk maçta heyecandan hocamın dediklerini bile duyamamıştım. Belki de hayatımın en mutlu günüydü o gün.
Denizli döneminde senin jenerasyonundan başka oyuncular da örneğin Muhammed ve Erkut, A takıma çıkıp burada tutunamadılar. Sen az forma şansı bulsan da tutundun ve şimdi önemli bir transfer gerçekleştiriyorsun. Bu başarının sırrı ne?
Altyapıdan çıkıp A takıma yükselmek ve orada tutunmak çok zor. Türkiye’de herkes günlük başarılara odaklanıyor. Kimse beklemek veya sabretmek istemiyor. Bu yüzden hep iyi olmak zorundasınız. Tabii bu herkes için geçerli değil, gençlere önem veren hocalar da var. Örneğin Mustafa Denizli. Benim şansım onun tarafından seçilmek oldu. O bana inandı, güvendi ve o kadar genç yaşta formayı verdi. Ben de onun güvenini boşa çıkarmamak için çok çalıştım. Altyapıda sadece Beşiktaş’ta değil pek çok takımda çok yetenekli oyuncular var. İnşallah çok daha fazla oyuncu altyapıdan yetişerek Süper Lig’de A takımlarda forma şansı bulur.
Türkiye’deki yetenekli oyunculardan bahsettin. Senden sonra, pek yakında Avrupa’ya transfer olmasını beklediğin Türk oyuncular kimler?
Avrupa’ya gidebilecek de bir sürü oyuncu var. Salih genç oyuncular arasında Roma’ya giderek bir başarı gösterdi. En yakın görünen ihtimal de Enes Ünal, onun da Manchester City yolunda olduğu konuşuluyor. Çok geniş bir nüfusa sahibiz, her çocuk spor hayatına sokakta futbol oynayarak başlıyor. Çok daha fazla oyuncu çıkabilir, mevcutlar arasından da birçok oyuncu Avrupa’ya gidebilecek güçte.
Son dönemde fizik olarak müthiş bir gelişim kaydettin. Bu, önceki dönemlerde bir eksiğindi. Bugünlerde kendini geliştirme adına üzerine koymayı düşündüğün, odaklandığın bir özellik var mı?
Hem fizik olarak hem de psikolojik olarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. A takıma çıktım veya oynamaya başladım diye oldum dememek gerekiyor. Sadece A takımda değil, Avrupa’nın en iyi takımında oynasan bile sürekli çalışmak zorundasın. Çalışmadığın zaman daha fazla çalışan birileri gelip seni geçebilir. Eksiklerinin farkında olup onları gidermeye yönelik çalışmak başarının en önemli anahtarı. Sadece antrenman düzenime değil, özel hayatıma beslenmeme de dikkat etmek zorunda olduğumu biliyorum. Mental gücümü artırmaya çalışıyorum. Bu bir taraftan tabii yaşla ve olgunlukla artırabileceğim bir özellik. Gücümü ve fiziğimi korumak için de yoğun kondisyon antrenmanları yapıyorum. Saha içinde taktik ve teknik yönünden de kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Daha önce de Çanakkale Dardanelspor formasıyla Türkiye’de ikinci lig deneyimin olmuştu. O günler senin için nasıl bir tecrübe oldu?
Daha yukarıya sıçrayabilmek için birkaç adım geriye gitmeniz gerekir. Benim için de o deneyimin anlamı buydu. O deneyimin bana psikolojik olarak çok katkısı oldu. Maç oynama rutinimi artırdım. Maç için değişikliklere adapte olmayı ve dayanıklı olmayı öğrendim. Orada yaşadığım zorluklar Beşiktaş’ın değerini de daha iyi anlamama neden oldu.
Giderken Bilic’in sana A takımda daha çok süre vermesi gerektiğini söylemiştin ama bir taraftan Bilic ile iyi bir ilişkin vardı. Bilic’in senin kariyerine nasıl bir etkisi oldu?
Aslında orada kastettiğim şey, daha fazla oynayabileceğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Onun da bu süreleri belirlerken kendine göre haklı gerekçeleri var. Sonuçta takımda kalmamı sağlayan isim Bilic’tir. Kiralık gittikten sonra dönmek ve takımda tutunmak kolay değil, o beni takımda tuttu. Ben de sonraki dönemde oynadığım maçlarda onu yanıltmadığımı düşünüyorum. Kendisi ile çok iyi bir sohbetimiz vardı. O ve ekibi bana çok yardımcı olmaya çalıştı. Tüm hocalarım gibi benim de gelişimimde onların da çok büyük katkısı vardır. Onlara teşekkür ediyorum.
Pek çok oyuncu yedek kalsalar da Türkiye’nin büyük kulüplerinde kalmak veya Avrupa’nın büyük takımlarına gitmek isterler. Sen ise biraz zorlansan da cesur bir kararla kendine farklı bir yol çizdin. Transfer olmaya nasıl karar verdin?
Beşiktaş’tan kopma fikri benim için ilk başlarda çok zordu. Altyapısından gelip yıllarca o kulüpte oynadım. Kendimi tam da kabul ettirmeye başladığım bir sırada ayrılmak da hiç kolay olmadı. Ama futbolda duygusallığa çok yer yok, bu nedenle karar verirken duyguları bir kenara bırakmak gerekiyor. Kariyerim açısından en iyisinin bu olacağını düşündüğüm için ailem ve menajerimle birlikte bu kararı verdik. Rangnick’in İstanbul’a gelmesi benimle ve takımla ilgili planlarını anlatması benim bu kararı vermemdeki en önemli etken oldu. Bu takımın başında onun olması transferin gerçekleşmesini sağladı. Onun futbolda başardıklarını şimdi konuşmaya başlasak bu röportajın süresi yetmez. Dünya futboluna çok önemli isimler kazandırdı. Bunlardan bir tanesi de benim eski takım arkadaşım Demba Ba. O da transferimle ilgili haberler çıkmaya başladığı günden itibaren sürekli beni aradı. Rangnick ile çalışmak senin için çok iyi olacak, oraya mutlaka git diye tavsiyelerde bulundu.
Red Bull Leipzig genç oyuncularla başarıyı yakalamaya çalışan çok sistemli bir takım. Bu sene de Bundesliga’ya çıkma hedefleri var. Bu yeni kariyer sana neler vaat ediyor?
Bu takımın çok büyük ve planlı bir proje olduğunu biliyorum. Arkasında da Red Bull’un büyük desteği var. Bu destekle beraber büyük işler yapacaklarına inanıyorum. Hocanın da anlattığı planlar ve projelerin hepsi bana çok mantıklı geldi. Ben de bu sistemin içinde başarılı olacağımı düşünüyorum.
Beşiktaş tarihinde altyapıdan yetişip, kulübüne en fazla parayı kazandıran isim oldun. Nihat Kahveci gibi bir
isim dahi arkanda kaldı. Bu nasıl bir duygu?
Tabii ki hem mutluluk hem de gurur verici bir olay. Giderken, büyüdüğüm kulübe maddi
bir katkı sağlayarak gitmenin ayrı bir gururu var.
Türkiye’de stoper yetiştirmek pek kolay olmuyor, bu durum milli takımlara da sıkça yansıyor. O yüzden genç bir Türk stopere böylesi bir bonservis ödenmesi çok değerli. Sence, senin bir istisna olmandaki farkın ne olabilir?
Oyun tarzım olduğunu düşünüyorum. Boyum uzun olduğu için göze batıyorum ama teknik yönden de kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum.
Geçmişte ya da bugünün futbolunda özellikle izlediğin, kendine örnek aldığın bir idolün var mı?
Bir idolüm yok ama Avrupa’da oynayan oyunculardan sevdiğim ve takip ettiğim isimler var. Bir oyuncu olarak maç izlemek de bana çok şey kattığı için Avrupa Ligleri’nden önemli maçları takip etmeye çalışıyorum. Vidic’i Manchester United’da oynarken, Pique’yi de birkaç sene önce formunun zirvesindeyken çok takip ediyordum. Bir de Company’i söyleyebilirim.
Yeni takımın hakkında görüşlerin ve yeni sezondan beklentilerin, hedeflerin ne?
Buraya şampiyon olmak ve Bundesliga’ya çıkmak için geldim. Bunun için de çok çalışacağız. Burada ortam çok güzel herkes beni çok
sıcak karşıladı. Geleli bir gün oldu, henüz bir antrenmana çıktım. Ama antrenmanlardaki tempo inanılmaz. Daha önce alışık olduğum gibi değil. Çok
hızlı ve tempolu bir oyun düzeni var. Birkaç hafta içinde bu tempoya uyum sağlayacağımı düşünüyorum. Sonrası için ise önce Bundesliga’da sonra da
Avrupa Kupalarında ve Şampiyonlar Ligi’nde oynamak istiyorum.
Kaynak: Redbull.com