Hürriyet gazetesinin deneyimli kalemi Orhan Can, Bursaspor maçı ile ilgili kaleme aldığı yazısında futbolun sadece ayakla değil aynı zamanda aklla
oynanan bir oyun olduğunun altını çizerken aynı zamanda siyah beyazlı ekibe övgüler yağdırdı.
İşte Orhan Can'ın yazısı:
Siz, son
yıllarda böyle bir Beşiktaş seyrettiniz mi!?
“Yok” diyeceksiniz..
Sanki, Spartaküs’ün bütün savaşçıları geri gelmişti..
Bursaspor’a
adeta top yaptırmayan bir Beşiktaş vardı sahada.
Ancak, felsefede ve gerçek hayatta savaşmak önemli değildir.
Önemli olan “Akıllı”
savaşmaktır..
Rüzgarın esişi geçtiğimiz haftalardan belliydi..
“1 adama 3 kişi basıyorlar” diyordum..
İnsanın Tank türü dediğim Gökhan’ın defans arkasına attığı inanılmaz paslar vardı geçen haftalar..
İleride topu kaybeden
defansa yardıma koşuyordu.
Ve sahada koşan ama geri plandaki defans emniyetini elden bırakmayan bir Beşiktaş vardı..
Taraftarların yalvar
yakar oldukları sol bek konusu halledilince kendinden emin bir Beşiktaş çıktı ortaya..
Aslında “Çanlar, çoktan çalıyordu” rakipler için..
Dolayısıyla Bursa maçı benim için sürpriz olmadı.
“Bakalım ne olacak?” diyorlardı bana maç öncesi kinayeli bakış atanlar..
Gördük işte ne
olacakları..
Şimdi diyecekler ki, “E, geçen sene de savaşıyordu Beşiktaş”
Bu sorunun yanıtı yazının girişinde vardır..
Futbol
sadece “Ayak işi” değildir..
Futbol “Akıl” ile “Ayağın” bileşkesinden çıkan bir oyundur.
Akıl ile Ayak
birleşir kalp ise ona kelepçe vurur..
Bu yüzden milyonlar hop oturur hop kalkar..
Kuralları gayet basittir ama felsefesi ve
varyasyonları bakımından beyinsel ve kalpsel bir oyundur..
Kim bilir, edebiyatın futbola bulaşmasının nedeni, belki de budur!
Beşiktaşlıların ele geçirdikleri fırsatlar golle dönseydi tarihi bir fark olurdu zaten..
Bu farkı engelleyenlerden biri de hakemdi.
Bülent Yıldırım avantaja bırakacağı pozisyonları kesmese artı 2 gol vardı.
Bir de buz gibi penaltıyı
vermedi…
Onu da verse, kaçırılanlar hariç artı 3 idi..
Neyse “Ninemin bıyıkları olsaydı dedem olurdu” misali 3-0 ile mutlu olmak
lazım.
Peki Fernandes denilen adama ne demeli..
Hem yıldız olacaksın hem de 90 dakika koşacaksın!
Hele hele, kaç
kişi tekmeledi de 'banamısın demediği' an vardı ya..
Yıkılmadı tekmelerden, yine "sağ" çıktı da hakem pozisyonu kesti..
"Akan" pozisyon kesilir mi Hakem Bey..!!
Buradan Gökhan Töre’ye bir çift lafım var!
Q7 bencil diye hayıflanırdı
Beşiktaşlı..
Bu da Quaresma'nın tam tersi.
Sen de biraz fazla iyi niyetlisin be kardeşim..
Biraz bencil ol!
Sosyalist bir sistemin
içinde bile, biraz bencil olmak, iyi gelir adama..
Çok değil öyle, azıcık ol yeter Gökhan!
Bakın,
Harflerin kelimelerle, kelimelerin
cümlelerle, cümlelerin satırlarla, (Dizelerle) satırların paragraflarla; bir anlam bütünlüğü içinde yaptığı ahenkle dans edebiyatın ta kendisidir..
Unutmayın, “Amaçsız ve anlamsız” oynaşma edebiyat değildir..
Futbol da böyle bir şeydir işte..
Şayet, 90 dakika
boyunca futbolcular da edebiyatın uyumla bir araya gelmiş kelimeleri gibi hoş satırlar ortaya çıkartıyorlarsa, siz şiirinizi çoktaann yazmışsınız
demektir..
Beşiktaş'ın sahada yazdığı şiiri de pek güzel oldu doğrusu..!!
Değme "şairler" çok kıskandı.
Şiir yazamayanlar için
ise yapacak bir şey yok!
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..