Bu haberi yazdır
'Sanma iyi Beşiktaşlısın..'
Beşiktaş'ın güneminde yer alan konularla ilgili olarak spor yazarı Cem Dizdar çok önemli bir yazı kaleme aldı. İşte ses getirecek o yazı...  
Kaynak : Fanatik
'Sanma iyi Beşiktaşlısın..'

Beşiktaş'ın gündemindeki konularla ilgili olarak Fanatik Gazetesi yazarı Cem Dizdar çok önemli bir yazı kaleme aldı. İşte Cem Dizar'ın o yazısı...

"Ronaldinho sizleri tatlı rüyalara götürürken, asıl meseleyi engelledi. Diyelim para bulundu yıldızlar geldi. Sen gidip izleyemeyeceksin ki kombinen olmadığı için! Tepebaşı'nda kendine yeni bir Beleştepe uydurup o yüksekten izleyeceksin, canın gibi hatta ondan fazla sevdiğini iddia ettiğin takımını...

Bilinir, transfer haberleri taraftarın ‘gözbağı’dır. Bu tür haberler onu gelecek için umut vaat eden tatlı rüyalara daldırırken gözüne/zihnine çekilen perde nedeniyle gerçek gündemi algılaması da engellenir. Ve akabinde yöneticiler kolları sıvar!.. Gecikmiş de olsa federasyon tarafından tekrar kararı verilen Kasımpaşa maçıyla ilgili iki takım yöneticisi arasında yaşanan ‘kayıkçı kavgası’ hafızalardadır. O dönemde Beşiktaş yönetiminden bazı isimlerin bu ‘kayıkçı kavgasından bir fırsat yaratır mıyız acaba?’ diye düşünerek “Bu durumda biz de maçlarımızı başka statlarda oynayabiliriz” mealindeki sözleri hafızalardadır. Gerçi olası seçenekler ‘satılmış kombine biletler’ nedeniyle hukuken mümkün görünmese de kimsenin bu durumu umursamayacağını düşünen Beşiktaş yöneticileri tartışmayı bir süre yüksek perdeden sürdürdüler. Sonrasında beklenen ve olması gereken karar çıktı; “Maçlarımızı ligin ikinci yarısında Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda oynayacağız” Ancak ifadenin ekini atlamamak gerek; “Maçlar için tek bilet satılmayacak...”

Gidilemeyen maçın güzel yanı olur mu?

Bir yandan “Stat gelirimiz yok” derken tek bilet satmamak... Tuhaf!.. Bir tuhaflıkta böylesi bir uygulamaya “Oyunun güzel yanlarından konuşalım”ı dillerinden düşürmeyen federasyon yetkililerinin sesini çıkarmaması. Gidilemeyen maçın hangi güzel yanı konuşulacak ki?! Ve yine bir başka ve esas tuhaflık böylesi bir durum karşısında, “Ronaldinho gelecek dertler bitecek” diye ‘yağmur duası’na çıkan Beşiktaş taraftarından çıt çıkmaması. Yahu, diyelim buldular parayı getirdiler Ronaldinho’yu, Robinho’yu, Ronaldo’yu... Sen gidip izleyemeyeceksin ki kombinen olmadığı için! Tepebaşı’nda kendine yeni bir Beleştepe uydurup o yüksekten izleyeceksin canın gibi hatta ondan fazla sevdiğini iddia ettiğin takımını...

Bu tiyatroyu kim sahneliyor?

Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, bir önceki başkan Sadri Şener’in 2010-11 sezonundaki ‘kupa iadesi mücadelesi’ni yetersiz bulmuş ve hayli radikal bir söylemin ardından koltuğu devralmıştı. Doğrusu, Hacıosmanoğlu ilk günden yakın zamana kadar bu konudaki politikasını tutarlılıkla sürdürdü. Hatta, Hacıosmanoğlu’nun spor/siyaset ilişkisine dair teamüllere karşı AKP mitinglerinde Başbakan Erdoğan’ın hemen arkasında boy göstermesi çoğu kişide ‘kupanın iadesi mücadelesi’nin bir parçası olduğu fikrine yol açtı. Ta ki, Başbakan Erdoğan 17 Aralık operasyonlarını ‘hükümete darbe’ olarak niteleyene kadar. Böylece 17 Aralık’ta değişen politik paradigma Trabzonspor’un kupa mücadelesini de akamete uğratmış oldu. Öyle ya, artık aralarında ‘şike operasyonu’nun da bulunduğu bir çok dava bizzat Başbakan’ın açıklamalarının ardından tartışılır hale geldi hatta bazıları ‘kumpas’ olarak nitelendirildi. Bu davaların ‘paralel devlet’, ‘devlet içindeki bir çete’ tarafından kurgulandığı bile dile getirildi. Netice itibarıyla Trabzonspor Başkanı’nın ‘politik tercihi’ de ister istemez ayağına dolaşmış oldu. Öyle olduğu için Başkan Hacıosmanoğlu son olarak; “Bu konuda tek bir şey söyleyeceğim, başka da bir şey konuşmayacağım. Tiyatroyu bekleyelim, izleyelim, ondan sonra konuşuruz ” dedi ve çekildi!.. Acaba Başkan Hacıosmanoğlu bu kez de ‘tiyatro’ derken neyi kast etmiş olabilir? Ve acaba bu tiyatroyu kim sahnelemektedir? Merak işte!..

Sanma ki iyi Beşiktaşlısın...

Farkında değil misin? Anayasal hakkını elinden alıyorlar. Özgür seyahat, kültürel sanatsal faaliyetlerden eşit yararlanma hakkını gasp ediyorlar. Sen hala “Olsun büyüklerimiz öyle uygun gördüyse, para biriktirip tek maça gitmemizi istemiyorlarsa, gitmeyiz” diyorsan sanma ki iyi bir Beşiktaşlısın... Değilsin benim güzel kardeşim, değilsin...

Yönetime uygun olur değil mi!

Ha bu arada unutmadan! Ligin ikinci yarısında muhtemelen Olimpiyat Stadı’nda oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe maçına da sadece kombine biletleri olanlar mı - ki yanlarında bir kişi daha götürebiliyorlar- gidebilecek? Öyle ya, Kasımpaşa Stadı’ndaki maçlara tek bilet satılmayıp o maçta satılırsa hayli tuhaf ama bir o kadar da Beşiktaş yönetim tarzına uygun bir davranış olur değil mi!...

Hakemler taş değil onlar da konuşsun!

Kasımpaşa-Beşiktaş maçı için TFF’nin aldığı “Kural hatası var tekrar oynatılmalı” kararı Tahkim sürecini bekliyor malum. Bu davanın böylesi kanamalı hale gelmesinde kuşkusuz ki, Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp’in hakeme sahip çıkma saikiyle yaptığı alelacele açıklamaların da önemli payı oldu. MHK Başkanı olarak Alp’in bu aceleceğini doğru bulmamakla birlikte anlayabiliyorum. Fakat şunu anlayamıyorum... Cüneyt Çakır, Bahattin Duran ve Tarık Ongun bu ülkenin gidemediği Dünya Kupası için görev aldılar. “Ülkemizi temsil edecekler, bizi gururlandıracaklar” türünden sözcükler aklımın ucundan bile geçmez. Hiçbir zaman, bu ülke sınırları dışına taşan etkinliklerden kendime bir ‘milli gurur’ çıkarma hevesinde olmadım hatta bu bakış açısına da hep şüpheyle yaklaştım. Diyeceğim şu; eğer Zekeriya Alp hem hakemleri korumak hem de onların doğru anlaşılmasını istiyorsa bıraksın da şu insanlar hangi duygular içinde bunu onların ağzından, kendi ses tonlarından duyalım.

Onların da duyguları var

Biz maça gidenler hakemleri hep, duygusuz insanlar olarak algılıyoruz. Öyle ya, bizim takım gol atınca futbolcu sevinçten çıldırıyor ya da gol yediğinde üzüntüden kahroluyor. Biz de öyle. Koca statta olan biten karşısında duygularını belli etmeyenler belki de sadece hakemler! Bırakın da bari böylesi tarihi anlarda -ki Bahattin Duran ve Tarık Ongun bir Dünya Kupası’nda yardımcı (yan) hakem olarak bu ülkeden görev alan ilk kişiler - onların sesini duyabilelim. Böylece onların da bizim gibi sevinen üzülen, coşan tükenen birileri olduğunun farkına varabilelim. Ve yine böylece bundan sonraki maçlarda onlara tribünlerden hürmet edilmesinin kapısını aralayalım. Yani artık bu işleri ‘idare etmeyi’ bırakıp ‘yönetmeye başlayalım...”

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL