Taa transfer döneminden beri bu köşede maçamızı yırtıp duruyoruz. Bu takıma sağbek alın, en önemli eksik sağbek diye yazıyoruz, çiziyoruz. Bir sürü aklı evvel bizi takımın yoluna taş koymakla, başkan, yönetim düşmanlığıyla, onun bunun adamı olmakla suçlayıp duruyor. Sırf gördüğümüzü söylüyoruz diye, eksikleri ortaya koyuyoruz diye demediğini bırakmıyor.

Aramızdaki fark eninde sonunda ortaya çıkıyor. Bu fark, futbolu bilmek. Bir tek zayıf halkanın bütün takımı yatırabileceğini bilmek. Bir tane beceriksizin tüm takımın emeğini bir hamlede harcayabileceğini bilmek. On kişi süper oynasa da, onbirinci tekleyince tüm takımın tekleyeceğini bilmek.

Dün herşeye rağmen, şımarık çocuğumuza, basiretsiz hakemlere rağmen, üç puanı alabileceğimiz maçtan sıfır çekmemize neden olan isim kim: Necip. Hangi Necip? Başkanın, transfer yapamayınca "Sağbek mevkiinde başarıyla oynayabilecek oyuncularımız var" diyerek ilk sırada saydığı Necip. Al sana sağbek Necip! Önce arkasına kaçırdığı adamla ikinci golü, sonra beş metre yanındaki Sivok yerine rakibe verdiği pasla üçüncü golü yediriyor. Fener maçından önce puan farkı bire iniyor, moral motivasyon sıfıra düşüyor, taraftarın durduk yere asabı bozuluyor.

Necip'in de günahı yok. Necip beş senedir bu takımda… A takıma çıktığı günden beri bir arpa boyu yol almadı. Kendisini bir gram geliştirmedi. Al topu, ver yana… Koş defansa, etliye sütlüye sakın bulaşma… Beş senedir oynadığı ön liberoda bir gram gelişememişken şimdi bir de hiç oynamadığı sağbeke koydular. Oh, evlere şenlik! Elinden geleni yapıyor ama adamın yapabileceği bu kadar. Kapasitesi bu. Niye zorluyorsun?

Bir takımın tüm hatlarını hesaplamak işte bu kadar önemli bir şey. On tane yaptık, onbirinci idare eden dersen o onbirinci gelir, işte böyle yoluna taşı koyar. Sonra ayıklarsın pirincin taşını!

Maçın diğer kahramanına gelirsek… Sevgili Gökhan Töre. Sana gösterilen hoşgörü bu camiada kimseye gösterilmedi. Bu takımı yıllarca taşıyan, tribünlerin sevgilisi olan Feyyaz Uçar bile tek bir hatası yüzünden Beşiktaş'tan koparıldı. Sense önce takım arkadaşına silah çektin, çektirdin. Sonra barda kurşunlu kavgaya karıştın. Beşiktaş'ın 111 yıllık geçmişinde böyle olaylar yokken yine de bunların hepsi hasıraltı edildi. Beşiktaşlılar'ın hiç yapmayacağı şekilde sana tahammül edildi. Karşılığında sen ne yaptın? Sezonun en büyük derbisi öncesinde, benim ekrandan görebildiğim kadar açık şekilde dördüncü hakeme küfrettin. Rakip takımın teknik direktörünün, futbolcusunun da seni duyduğunu bile bile yaptın bunu… Bu ne sorumsuzluk, ne vurdumduymazlık, ne şımarıklık? Sonrasında zaten atılacağın kesindi. Hakem bunu geçiştirse bile bütün futbol hayatını rakiplerini hakeme şikayet etmek üzerine kurmuş Bülent Korkmaz'ın buna izin vermeyeceği belliydi. Zorla kendini attırdın! Hem takımı üç puandan ettin hem de Fenerbahçe maçında yalnız bıraktın. Eğer yönetim bir gram basirete sahipse sana en ağır cezayı verir, seni biraz olsun kendine getirir!

Maçtan yazılacak birkaç güzel şeyse Atiba'nın nefis asisti, Demba Ba'nın ikinci gol öncesi nefis vuruşu ve Kerim'in iki golle parlamasıydı. Bu kadar moral bozukluğu içinde daha fazla yazacak bir şey de maalesef bulamıyorum.

Hepimize geçmiş olsun diyorum.

twitter.com/OzgunKartal