Beşiktaş Kulübü Futbol Genel Direktörü Önder Özen, teknik direktör Slaven Bilic'e sonuna kadar güvendiğini belirterek, "Bilic'e teknik ve taktik olarak tamamen teslim olmuş durumdayım" dedi.
Kadir Has Üniversitesi'nin Cibali'deki yerleşkesinde düzenlenen "Kariyer ve Kişisel Gelişim" seminerine konuşmacı olarak katılan Önder Özen, siyah-beyazlı kulüpte üstlendiği görevde yaptığı çalışmaları ve projelerini anlatıp, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Takım maç kaybettiğinde krizden söz edildiğini anlatan Özen, şöyle konuştu:
"Fizik, teknik, taktik ve psikolojik faktörler takımın ve oyuncunun performansını belirler. Bunlardan birinde ve ikisinde sorun varsa bu bir problemdir. Bizim problem çözmemiz lazım. Üçünde sorun varsa kriz başlangıcıdır. Dördünde sorun varsa bu bir krizdir. İki hafta önce bana herkes krizi soruyor. Üst üste 3 beraberlik var. Bütün antrenör ekibiyle birlikte değerlendirdik, elimizdeki verilere göre, bu belirleyici faktörlerden birinde sorun var. O teknik adamın işidir, çözer. Güveniyorsak çözer. Ben Slaven Bilic'e sonuna kadar güveniyorum. Slaven Bilic'e teknik ve taktik olarak tamamen teslim olmuş durumdayım. İnanıyorum, güveniyorum. Maç da kaybeder, kupa da kaybeder, sezon da kaybettirebilir ama ben sonuna kadar güveniyorum. İyi ve doğru bir teknik adam olduğunu biliyorum. Her beraberlikte bir kriz olduğunu düşünmeme gerek yok."
"SPORTİF DİREKTÖRLÜK GÖREVİ GELSEYDİ..."
Türkiye'de, sportif direktörlük tanımına "ağabeylik" misyonunun yüklendiğini, kendisinin takım için hiçbir zaman ağabey olmayacağını belirten Özen, "Sportif direktörlük teklif edilseydi, kabul etmezdim" dedi.
Futbol Federasyonu'nun kulüplere tebliğ ettiği bazı zorunlu teknik kadrolar bulunduğunu, bunun içeriğinde sportif direktörlüğün yer almadığını anlatan Özen, "Geçtiğimiz dönemlerde bu görevi yapan arkadaşlarımız el yordamlarıyla kendi görev tanımlarını oluşturmaya çalışmış. Bana bu görev sportif direktör olarak teklif edilmedi, futbol genel direktörlüğü olarak teklif edildi ve kabul ettim. Sportif direktörlük olarak teklif edilseydi kabul etmezdim. Çünkü sportif teknik direktörlüğün ne anlama geldiğini bildiğimi sanıyorum. Batı Avrupa'da bir anlama gelir, o tanımla Türkiye'de hangi anlamda olduğu arasında bir bağlantı kuramazsınız" ifadelerini kullandı.
"AĞABEY POZİSYONUNU REDDEDİYORUM"
Türkiye'de, sportif direktör tanımına yakıştırılan "ağabeyliği" eleştiren Özen, "Türkiye'deki tanımlamayı soracak olursak, bir maç kötü bittiğinde oradan bir ağabey üfürür, 'yok mu o takımın bir ağabeyi' diye. Bir ağabeylik müessesesinden bahsedilir. Ben Zinedine Zidane'nin Real Madrid'de kimseye ağabeylik yaptığını düşünmedim veya Bayern Münih'te Mathias Sammer'in Ribery'nin ağabeyi olduğunu hiç düşünmedim" diyerek şunları kaydetti:
"Akla ziyan bir düşüncedir. 'Yok mu o takımın bir ağabeyi'... Ne yapacak ağabey. Harçlık mı verecek, okşayacak mı, ne yapacak? Senede 2,5 milyon lira kazanan bir profesyonelden bahsediyoruz. Performansı biraz dalgalandığında onu ağabeye havale ediyoruz. Ben ağabeye havale etmiyorum. Teknik direktörüne, antrenörüne, atletik departman performans şef antrenörüne, takımın doktoruna havale ediyorum. Ancak Türkiye'de takım berabere kaldığında 'Yok mu o takımın ağabeyi' deniliyor. Ağabey pozisyonunu reddediyorum, ağabey değilim, yapmayacağım. Sportif direktör tanımını reddetmemin sebebi budur."
YABANCI STATÜSÜ SİTEMİ
Özen, Futbol Federasyonu'nun yabancı oyuncu sınırlaması konusunda önümüzdeki 3 yıl için kulüplere kesin bir bilgi vermesi gerektiğini ifade etti.
Gelecek için planlamaların buna göre yapılabileceğini kaydeden Özen, "Çünkü oyuncularımızla yaptığımız kontratların süreleri farklı. 5 yıl kontratı olan oyuncular var. 2016-2017 sezonuna kadar yabancı sayısı sınırlaması ne olacak bilmek istedik. Hala öğrenebilmiş değiliz. İnşallah yakın zamanda öğrenebiliriz" diye konuştu.
Atletik performans konusuna çok önem verdiklerini anlatan Özen, yaptıkları çalışmalar doğrultusunda gelecek yıl bir performans labaratuvarına sahip olabileceklerini ve bütün yaş gruplarında, bütün oyuncuların atletik performanslarıyla ilgili planlamalar yapabileceklerini kaydetti.
"ISAAC SUCCESS'İ KILPAYI UDINESE'YE KAPTIRDIK"
"Scout ekibi" konusunun da çok önemli olduğunu anlatan Özen, bu konuda önemli adımlar atmaları gerektiğini belirttiği konuşmasında, bir dönem Fenerbahçe ile antrenmanlara çıkan, ancak sarı-lacivertli takıma alınmayan Gökhan İnler örneğini verdikten sonra, Nijeryalı bir gönüllü izleyiciden (scout) gelen bilgi doğrultusunda ilgilendikleri Isaac Success isimli bir oyuncuyu Udinese'ye kaptırdıklarını anlattı.
Özen, "Udinese bu sene bizim de talip olduğumuz Isaac Success'i aldı. Biz çok küçük bir farkla kaçırdık. 1,5 ay bu oyuncunun üzerinde çalıştık. Nijerya'daki bir gönüllü izleyici tarafından bilgi verilmişti. Arkadaşlarımız gitti baktı. Kıl payı İtalyanlar'a kaptırdık, Udinese oyuncuyla 5 yıllık kontrat yaptı. Bu ismi unutmayın. Bir kaç yıl sonra üst düzey bir ligde büyük ihtimalle göreceğiz" şeklinde konuştu.
"AVRUPA YAKASI'NDA GALATASARAY, ANADOLU YAKASINDA FENERBAHÇE"
İstanbul'un Avrupa Yakası'nda, Beşiktaş'a altyapı görevi yapabilecek bir kulübün tesislerini gezdiklerini ve işbirliği konusunda dün prensip anlaşması yaptıklarını bildiren Özen, şöyle devam etti:
"Avrupa Yakası'nda bir ayağımız olacak. 2-3 ay içinde Anadolu Yakası'nda da bir ayak bulacağız. Çünkü İstanbul'da Avrupa Yakası'nda Galatasaray, Anadolu Yakası'nda da Fenerbahçe bütün depoyu kullanıyor. Beşiktaş'ın semt olarak Fulya'da nefes alıyor olması sebebiyle. Oraya nereden oyuncu gelir, Nişantaşı'ndan, Bebek'ten, Ortaköy'den... Oralardan da futbolcu olmaz. O sebeple biz bir kulübün altyapısını besleyecek ana damarlara, ana kaynaklara uzağız. Onlara yakın olmanın yolu biraz daha uzak semtlere gitmek. Ekmeğin ucundan asıl tutacak, soğuk havada çok soğuk demeyecek. Sıcakta çok sıcak demeyecek. Tuttuğunu koparan çocukların yaşadığı, ekmeğin kaç para olduğunu bilen ailelerin yaşadığı, ucuz ekmeğin hangi bakkalda satıldığını bilen ailelerin yaşadığı bölgelere, ekmeğin nasıl geldiğini bilen ailelerin yaşadığı bölgelere yaklaşmamız gerekiyor. O bölgelerden birisini dün bulduk."
KAZALI ARAÇ ÖRNEĞİ
Beşiktaş'ın kalabalık kadrosuyla ilgili, "Şu anda baktığınızda yaklaşık 31 kişilik bir kadro var. Bu durum olumsuz etkiliyor mu?" sorusuna Özen, şöyle yanıt verdi:
"Sezona 31 oyuncuyla başladık. Olumsuz değil, olumlu etkilendik. Bu oyunculardan 2'si İsmail ve Uğur. Bir yere sakatken verilemezdi. Varsayalım verilebilirdi, ben vermezdim. Bu oyuncular Beşiktaş'ta top oynarken sakatlandı, gezerken sakatlanmadı. Diskoda sakatlanmadılar, sahada sakatlandılar. Kontratı devam ederken, o sırada oynayamıyor diye gönderemezsiniz. Beşiktaşlı duruşunu öğrenme gayretindeyim. Böyle bir şey yapamazsınız. Vicdansızlıktır bu, olmaz. Motta'nın varlık sebebi bu. Devre arasında bir oyuncunuz gidecek. Takımda çarpraz bağ operasyonu geçirmiş 6 oyuncu var.
Bir araba düşünün. Modeli yeni ama kaza geçirmiş olsun. Güvenecek misiniz o arabaya. Garantisi ortadan
kalktı. Böyle çok sayıda oyuncuya sahibiz. 24 kişilik planı söylediğim gün 'yaparım' demedim. 3 sene mukavelem var. Sonunda 8 uluslararası standart, 8
uluslararası standarda yakın, 8 ulusal standart oyuncudan oluşan bir takım hedeflediğimi söylemiştim. Bizim takımımız biyonik adamların takımı değil
henüz. O sebeple böyle bir kadro var. 31 oyuncu olmasının sebebi bu."