Beşiktaş’ın emektar kaptanı İbrahim Toraman, Hürriyet gazetesinden Ömür Gedik’e konuştu. Futbol yaşantısı ve özel hayatına ilişkin samimi açıklamalarda bulunan kaptan, gelecekteki planlarını da anlattı.
İşte Hürriyet gazetesinde, Ömür Gedik imzası ile yayınlanan İbrahim Toraman röportajı…
Bir Beşiktaşlı olarak öncelikle tebrik ve teşekkür ediyorum, takımla üç yıllık sözleşmeye az önce imza attın. Üstelik FEDA’ya uygun olarak, takımını zor günlerinde zor durumda bırakmamak adına ciddi bir indirim de yaptın.
- Biz takım kaptanıyız, kısmen atlatmış olsak da kulübümüzün durumu biraz sıkıntılı… Kulüp ne kendini zorladı, ne bizi üzdü; orta yolu bulduk. 10 yıldır buradayım, evim gibi artık.
Merak ediyorum, çocukluğun da top peşinde mi geçti?
- 14-15 yaşına kadar Sivas’taydım ve teneffüslerde, okul çıkışı sokaklarda hep top oynardım. Benim içimde futbolcu olmak vardı hep.
Topa ilk ne zaman vurduğunu hatırlıyor musun?
- İlkokul dörde giderken, hocam iyi oynadığımı görünce kolumdan tutup beni amatör takıma götürdü. Akşam eve gelip ne yaptığımı anlatınca babam itiraz etti hemen.
Ne dedi?
- Babam klasik “Topçu mu olacaksın, izin vermiyorum” dedi. Annem ise daha yumuşaktı, “Derslerini ihmal etmeden oyna” demişti.
Anneler hep ara bulucudur zaten, sayesinde izni koparmışsın. Peki büyük takımların ilgisini çekene dek nasıl bir süreç yaşadın?
- Liseye başlayınca amatör takımda oynamaya başladım. Sonra Çanakkale Dardanelspor, Antepspor ve Gençlerbirliği’nden teklif geldi. Babam hâlâ izin vermiyordu. “Transfer parası verecekler baba, imza atmam gerekiyor” dedim dinletemedim. Ama benim çok istediğimi anlayınca ikna oldu. Antepspor’a gittiğimde 15-16 yaşındaydım.
ÇOCUKKEN DE BEŞİKTAŞLI’YDIM
Özellikle bu soruda dürüst olmanı rica ediyorum. Çocukken hangi takımı tutuyordun?
- Beşiktaş. Geçen bir muhabir arkadaşımız küçüklük fotoğraflarımı istedi, yolladım. Farkında değilim, meğer arkamda Beşiktaş posteri varmış.
Günde ne kadar çalışıyorsun?
- Sabah 09.00’da kalkarım, kahvaltı yaparız. 11.00’de de antreman… İki saat sürer. Sonra öğle yemeği yiyip 14.00 gibi tesisten çıkarım. Ağır bir antrenman yaptığımız için eve gidip dinleniyorum.
Nedir ağır dediğin antrenman?
- Sağlıklı yaşam için kulaklık takıp spor salonlarında koşuyorlar ya, o kadar güzel ki… Bizim nabız 180 atıyor antrenmanda, nefes alamıyoruz. Duştan sonra kolumuzu kaldıramıyoruz.
Zormuş gerçekte… Ya gunün kalanı nasıl geçiyor?
- Moral durumuma göre değişir. Arkadaşlarımla program yaparım. Bekar olduğum için de akşam yemeklerini genellikle dışarıda yiyorum.
ŞU SIRALAR BİR İLİŞKİM YOK
Bekar mısın hâlâ, yok mu kız arkadaşın?
- Yok.
Huysuz musundur?
- İlişkide zorum diyeyim.
Futbol biraz ego işi, onunla ilgili olabilir mi?
- Onun da biraz payı var. İstanbul’da, dışarıdan farklı görünse de çok az sayıda ilişki düzgün gidiyor. Bana denk gelmedi ya da ben yakalayamadım. Yaş geçtikten sonra daha mantıklı yaklaşıyorsun, atlamıyorsun her şeye…
Aşk nedir senin için?
- Aşk, o kişinin her an aklında olması; yemek yerken, yatarken…
Futbol oynarken?
- İşte o imkansız. Orada her şeyi unutuyorsun, sadece o anı yaşıyorsun. 35 bin kişi bağırıyor, onu bile duymuyorsun. Dünyada sadece fizik kondisyon değil, psikolojik anlamda da çalışmalar yaptırıyorlar futbolculara…
Sizde var mı?
- Aslında bizim takımların en büyük eksiği o… Ben bu yaşa gelene kadar çok zorluk çektim. Antep’ten ilk geldiğimde Galatasaray derbisine çıktım, dizlerim titriyordu.
SAMET HOCA’NIN GİTMESİNE ÜZÜLDÜM
Mesleğinde seni en çok hayal kırıklığına uğratan şey nedir?
- Büyük takımlarda, tek başarı şampiyonluktur. Bizim buna yaklaştığımız zamanlar oldu. Oldu, olacak hissediyorsun ama olmayınca büyük hayal kırıklığı yaşıyorsun. Bu yıl da çok iyi geldik ama kırılma anı oldu.
Kendini şanslı hissediyor musun?
- Tabii… Arkadaşlarıma bakıyorum. Kimi üniversiteyi bitirmiş, kimi bitirmemiş, kimi bitirip meslek sahibi olamamış. O yüzden hep kendimi şanslı görüyorum.
Samet Hoca’nın gitmesine ne diyorsun?
- Üzüldüm. Profesyonellik anlamında böyle olması gerekiyordu demek ama bizimle iyi ilişkileri olan biriydi.
Çok iyi olduğun dönemlerde Milli Takım’a alınmama gibi bir hikayen var? Öfkeli misin hâlâ bu konuda?
- Şampiyon olup Türkiye kupasını aldığımız zamanlar oldu ama ödüllendirilmedim. Geçmiş yıllarda oynadım Milli Takım’da, kampta bulundum, oraları bilen biriyim. Sonra bazı sorunlar yaşandı, iki tarafın da hataları olabilir.
Sen o zaman lafını hiç sakınmadın ama…
- Bugüne kadar kimseden lafımı sakınmadım ki ben… Ama kimseye bir saygısızlığım da olmadı, sadece hissettiklerimi ve kendi doğrularımı paylaştım. Sonra bir soyutlanma oldu Milli Takım’dan. Şu saatten sonra çok da önemli değil zaten.
GENÇ KIZLARI BEŞİKTAŞLI YAPMA MİSYONUNU DEVRALDI
Senin için “İlhan Mansız’ın genç kızları Beşiktaşlı yapma misyonunu devralan ve başarıyla devam ettiren oyuncu” diyorlar… Ve buna ben de katılıyorum.
- Bu İlhan ya da başka birinin görevini devralmak değil ama bu siyah beyaz forma bana yakışıyor.
Sahaların yakışıklı futbolcusu olmanın avantajları var mı?
- Kadın bakış açısı için olabilir ama erkekler için ülkemizde bu durum kıskançlık yaratıyor. Beğense bile kıskananlar oluyor.
Hırslı mısındır?
- Çok. Hep hırslıydım ben ve bu hırsı futbolda keşfettim. Oyun oynarken çok hırslanıyorum, kaybetmek istemiyorum.
Hırs iyi bir şey mi peki?
- Başkasına zarar verecek derecede olursa iyi değil ama beni tetikliyor. Daha cesur oluyorum.
KIRILDIM VE 58 NUMARALI FORMAYI ÇIKARDIM ÜZERİMDEN
Bir zamanlar Besiktaş’ta 58 numarayı giyiyordun, sonra çıkardın. Ne oldu da uzaklaştın Sivas’tan?
- Beş yıl giydim 58 numarayı. sonunda Sivas-Beşiktaş maçında ben agresifmişim, sinirli oynuyormuşum diye kötü tezahuratta bulundular, üzüldüm. Türkiye’nin en büyük takımlarından birinde oynuyorum, 58 numarayı giyiyorum, gururlanmaları gerekirken kırdılar. O beş yıldan sonra giymedim.
Yeni sezonda İnönü’den uzak kalacağız, bu duruma ne diyorsun?
- Takım açısından bu sene çok zor olacak. Olimpiyat’ta oynamak çok zor ama stadın da yapılması gerekiyor.
Tedbir aldınız mı?
- Bunun bir tedbiri yok, takım ruhunu korumak lazım. Birbirimize daha da kenetlenip bu zorlu yılı geçirmemiz lazım.
Olimpiyat Stadı’nda sizi zorlayacak şey ne?
- Hava şartları, uzaklığı… Biliyorsunuz kocaman bir stadyum, saha ile tribün arasında epey mesafe var. Taraftar-futbolcu bütünlüğü olmayacak bu yüzden.
Son maçta herkes bir şey aldı İnönü’den hatıra olarak. Ya sen?
- Hiçbir şey almadım. İnönü Stadı başka yere yapılmıyor, yine burada olacak, o yüzden almadım.
Beşiktaş’ın başkanı olsan ilk icraatın ne olur?
- Ben futbolcuyum, başkanlık falan bize göre şeyler değil. Başkan değil ama hoca olmak isterim.
KİMSE “KENDİMİ NUMARADAN YERE ATMADIM” DEMESİN!
Hiç numaradan yere attın mı kendini?
- Muhakkak atmışızdır, gerçi ben defans oyuncusuyum. Defanstakiler genellikle faul yapar, santrafor da pozisyon gereği avantaj sağlamak için bırakır kendini. Kimse de yapmadım demesin bunu…
Sonra pişmanlık duyduğun oldu mu?
- Pişman olmak değil de belli edersen komik duruma düşüyorsun.
Çok yumruk yedin mi?
- Yedim. Benim burnum üç kez kırıldı, kaşım açıldı, elmacık kemiğim kırıldı.
Biz tribünden izlerken içimiz yanıyor, siz neler çekiyorsunuzdur kim bilir…
- Son burun kırılma vakamın fotoğrafını göstersem, kötü olursun. Ama ben o an hiç acı hissetmedim mesela… Elinizle bakıyorsunuz, kan varsa o zaman hissediyorsunuz.
Küfüre ne diyorsun?
- Futbol erkek oyunu, ağır ve zor spor. Çıksınlar da sahada bir oynasınlar. Herkes “O kadar parayı versinler, biz de oynarız” der, yok öyle bir şey. Sahada oynarken bile ağızdan küfür çıkabilir ama olmaması lazım. Başta futbolcuların örnek olması, küfür etmemesi gerekiyor tabii.
İBRAHİM ÜZÜLMEZ VE TERLİK OLAYI
İbrahim Üzülmez’le kavganız geçmişte kaldı ama belki birkaç kelime etmek istersin…
- Hiç istemediğim bir durumda kaldım. Bunlar sadece altyapıda olacak şeyler, büyük takımlarda olmaması gerekir. Bütün sebep de terlikmiş! Şu meşhur terlik olayını anlatsana…
- Yurt dışına kampa gidiyoruz, günde çift antrenman. Benim topuklarımdan rahatsızlığım vardı, aşil tendonundan ameliyat oldum. Bizde de bir yere giderken terlik yerine ayakkabı giyilsin diye bir kural var. Takımın ikinci kaptanıyım, sorumluluklarımı biliyorum ama sakatım. Terlik sorun oldu, olay bundan ibaret.
Kaptan olduktan sonra değiştin mi?
- Değiştim. Çok olgunlaştım.
KADINLAR AKREP BURCUNU PEK SEVMİYOR
Akrep burcusun, hangi özelliklerini taşıyorsun?
- Maalesef bütün özelliklerini taşıyorum
En maalesef olanı hangisi?
- Zordur akrep burcu, özellikle kadınlardan bu tepkileri alıyorum. Kolay güvenmez, hırslıdır, beklentileri fazladır, kıskançtır. Aslında ben burcumu seviyorum ama genellikle kadınlar pek sevmiyor.
Yaptığın en çılgınca şey?
- Kendimi hep sağlama alırım, o yüzden aklıma o tür bir şey gelmiyor.
Hayvanlarla aran nasıl?
- Severim ama beslemişliğim yok. Evimin civarında olanlarla ilgilenmek, yiyecek falan vermek hoşuma gidiyor ama…
Kartal ne anlama geliyor senin için?
- Asil, tek ve yalnız.
Beşiktaş da öyle mi?
- Beşiktaş yalnız değil ama asil ve köklü bir takım. Renkleri çok iyi, gelenek/görenekleri var, o taraftarın çoşkusu, bağı hiçbir yerde yok. Beşiktaş çok büyük bir kitleye hitap ediyor, en son maçta bunu daha da iyi anladım.
Ünlü olmak nasıl bir şey?
- İyi yanı da var, kötü yanı da…
Kötü yanı ne?
- Özgürce bir yere gidemiyorsunuz, yanınızda biri olsa, ortada hiçbir şey yokken haber oluyor. Rahat davranamıyorsun.
BİR GÜN EVLENİRSEM ÇOCUK İÇİN EVLENECEĞİM
Issız adaya gitsen yanına ne alırsın?
- Diş fırçamı falan alırım herhalde
En sevdiğin kelime…
- Tatlım…
En sevmediğin kelime?
- Emrivaki konuşmaları sevmem.
En sevdiğin ses?
- Sessiz sakin bir yer ve kuşların sesi.
Çocuk istiyor musun?
- Çocuk istiyorum, ileride evlenirsem de bunun için evleneceğim zaten.
Futbolcu olsun ister misin?
- Karışmam, ne isterse o olsun.
Tatil planın var mı?
- Şu an tedavi görüyorum, o yüzden yok. Sonrasında bir hafta yurt dışına gitmeyi planlıyorum. Sonra Bodrum, Çeşme…
Nasıl bir tatil? Nerelere gitmeyi seviyorsun?
- Ben tatili dinlenerek geçirmeyi tercih ediyorum. Bir yere bağlı da kalmayı sevmiyorum, geziyorum.
MAÇ GÜNLERİ YANIMA YAKLAŞILMAZ, SERT OLURUM
Nerede yaşamak istersin? Nasıl bir gelecek hayal ediyorsun?
- İstanbul’da yaşamak isterim. Futbolda hiçbir zaman ne olacağın belli değil, o yüzden uzun plan yapamazsın. Futbolu 35 yaşlarındayken, tadında, uzatmadan bırakmak gerek diye düşünüyorum. Futbolcular için 35’inde yeni bir hayat başlıyor. İleride antrenör olmak istiyorum.
Sahaya çıkarken bir ritüelin, totemin var mı?
- Maç günleri çok sert, yanına yaklaşılamayan, sadece maça odaklanmış biri oluyorum. Biz 7’deki maç için 5’te statta oluyoruz. 6.15 gibi ısınmaya çıkıyoruz. 10 dakika hazırlanıyor, 45 dakika falan soyunma odasında oturuyoruz. O sırada beni havaya sokacak türde coşkulu müzikler dinliyorum. Bir de dua ediyorum. Batıl inançlarım yoktur.
Yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsun?
- Futbolcular genellikle garanticidir. 20 yaşında başlıyorsunuz, 35 yaşına kadar çalışıyorsunuz. O yüzden gayrimenkule yöneliyoruz.
PEDİKÜR YAPTIRIYORUM AMA METROSEKSÜELLİKTEN DEĞİL
Futbolcular metroseksüel mi? Senin en son şu pedikür salonunda fotoğraflanma olayın nedir?
- Metroseksüellikten değil… Orası aslında bizim ayak bakım merkezimiz, sponsorumuz. Normalde statta yapıyorlar ama lig bittiği için gelemiyorlar. Ben de kalkıp oraya gideyim dedim. 15 günde bir falan yapılması gerekli, çünkü krampon giydiğimiz için tırnağınız morarıyor, kırılıyor. Onu yaptırdığınız zaman rahatlıyorsunuz. Rutin bir uygulama aslında.