Kartal’ı üç sezon üst üste şampiyonluğa taşıyan Gordon Milne, Demba Ba ile Ferdinand’ı kıyasladı, Şampiyonlar Ligi elemelerindeki Arsenal eşleşmesine ise şu yorumu yaptı: Bu konuda eyyam yapamam, Arsenal iyi bir ekip. Ancak Beşiktaş, Beşiktaş’tır. Arsenal bunu bir köşeye yazsın. Herhalde unutmazlar!
Süleyman Seba’nın toprağa verildiğinin ilk akşamı... Yani onsuz ilk gecemiz...
Masada Seba döneminin beş
yöneticisi var: Metin Keçeli, Erhan Solu, Tevfik Yamantürk, İsmail Ünal ve de Tahsin Akıncı... İki de Seba devrinin iki ‘gedikli gazetecisi; Faik
Gürses ve Bilal Meşe...
Gordon Milne, tam bir İngiliz centilmenliğiyle, tam saatinde oturdu masaya... Süleyman ağabeyin evine 100 metre
uzaklıkta, hepimizin, yani ESKİ DOSTLAR’ın uğrak yeri Bordo’dayız.
Baba’yı uğurlayalı, 5-6 saat olmuş. İçerde hafiften ESKİ DOSTLAR şarkısı
çalıyor...Gözlerimiz buğulanıyor... Eee kolay değil, bir tarihin o mahallede başlayıp, son yirmi yılını geçirdiği, Süleyman ağabeyin tüm anılarının
canlandığı yerde olmak, herkese koyuyor elbette. Gaga Erol (Erol Girişken) ve Süleyman ağabeyi hiç bir zaman yalnız bırakmayan İlhan Girişken de
masada.
Ferdinand gençti
Sağa sola bakıp, boş gözlerle onu arıyoruz, gözlerimiz buğulanıyor, ağlamamak için herkes
kendini zor tutuyor. Hatıralar, transferler, yönetim listeleri, geçmiş gelecek Beşiktaş’ın tarihinin dörtte ikisinin yazıldığı yerler buralar...
Gordon Milne, geleneksel beyaz şarabının kadehini ‘Başkan için’ kaldırdığı anda gözlerimizin freni boşalıyor. Hemen arkamızda, Süleyman
ağabeyin fotoğrafı, önünde çiçeği, üstünde Beşiktaş flaması var.
Yani, onsuz değiliz anlayacağınız, hem yanıbaşımızda o pos bıyığıyla, bize
gülümsüyor Baba...
Milne, iyi Türkçe bilir ama bol İngilizce konuşur. Hep bizim lisanımızı da anlamamazlıktan gelirdi. Sanki o gece
Süleyman ağabeyin şerefine kadehini kaldırırken, hayatımızda hiç duymadığımız cümleler dökülmeye başladı ağzından Gordon’unun... Öyle güzel Türkçe
cümleler dökülüyor ki ağzından, hani dışardan bakan yabancı birisi onun İngiliz olduğuna asla inanmazdı.
Gecede Les Ferdinand’ı da andık.
Gordon’a Demba Ba’yı sorduk, açık sözlüydü hoca: “Les Ferdinand bize geldiğinde 20 yaşındaydı, çok gençti. Ne var ki, Demba Ba daha profesyonel ve
daha tecrübeli bir oyuncu. Elbette daha kat edeceği çok yol var. Ancak Demba Ba, kumaşı iyi bir oyuncu. Burada başarılı olacağına inanıyorum. Niye mi?
Çünkü burada sürekli forma şansı bulacak da ondan.”
Hazır Milne’yi yakalamışken, Arsenal’ı da sormamak olmazdı elbette...
“Bu konuda
eyyam yapamam, Arsenal iyi bir ekip. Ancak Beşiktaş, Beşiktaş’tır.. Arsenal bunu bir köşeye yazsın. Herhalde unutmazlar!”
4.5 saat
Araya İsmail Ünal girdi, “Ama hocam biz Chelsea’yi yendik’ anımsatmasını yaptı. Milne, “Ben de bunun söylemek istedim zaten
İsmail, Beşiktaş, Beşiktaş’tır.”
4.5 saat oturduk Bordo’da... Gordon şaraba gömüldükçe, anılar peş peşe akıyordu.. Kamplarda yaşanan
anıların yarısını o dönemin yöneticileri bile bilmiyordu. Hoca anlattıkça, eski dostların gözleri faltaşı gibi açılıyordu, gece boyunca... Meğer
Süleyman ağabey, neleri kapatmış, neleri görmüş, hiç kimseye anlatmamış, hep kalbine yazmış.
İşte bu gerçekler, yazamadıklarımız, o gece
masanın derinliklerine kadar indi. Hepimizi bir araya getiren Süleyman ağabeydi yine...