Galatasaray karşısında Beşiktaş'ın ilk yarıdaki planı klasik bir deplasman mantığındaydı. Yani top rakibe geçtiği zaman önde basmıyor, rakibi orta
sahada karşılayarak burada kazanacağı toplarla çabuk atak deneyerek sonuca gitmeyi planlamışlardı. Ama ilk yarı boyunca bu planı uygulama şansı
yaratamadılar. Galatasaray, Beşiktaş'a karşı çok fazla oyun üstünlüğü yaratamasa da duran toplardan iki gol bularak skoru ve oyunu kendilerine göre
rahatlattılar.
Gelelim ikinci yarıya... İşte bu 45 dakikada Beşiktaş ilk yarıdaki stratejisini tamamen bir kenara bırakarak elindeki diğer
hücumcular Holosko ve Mustafa Pektemek'i de oyuna alarak bu sefer rakibi bekleyen değil, oyunu ele alarak üstünlük sağlamak isteyen bir düşünce
yapısına büründü. Skorun 2-2'ye gelişinde Beşiktaş'ın bu hamlesi kadar Galatasaray'ın da santrforlarını çıkarıp orta sahacılarla oyunu tutma düşüncesi
de bence etkiliydi. Çünkü Galatasaray belki iki-üç tane net kontratak fırsatı buldu ama topa sahip olma düşüncesini gerçekleştiremedi.
TAM BİR FİNAL MAÇI OLACAK
Maça baktığımızda, gerçekten oyunu 2-0'dan çevirecek bir Beşiktaş performansı beklemiyorduk
açıkçası... Ama gol dediğimiz şey, anlara bağlı olduğundan oyunu bu pozisyona getirebildi Beşiktaş... Siyah-beyazlılarda oyunu çevirirken öne çıkan
oyuncular, son 30 dakikadaki etkinliği ve oyunu zorlayışıyla Quaresma ve etkili koşular yapan Holosko idi. Cenk'in de özellikle ilk golde hatası
olmasına karşın yaptığı üç kurtarış var ki, skorun burada kalmasını sağladı.
Ben yarışın son maça kalacağını tahmin etmiyordum ama şimdi
artık büyük bir futbol heyecanıyla tam bir Süper Final maçı izleyeceğiz.