Aktif futbol hayatına 2015 yılında son verdikten sonra teknik direktörlük alanında eğitimlere başlayan İbrahim Toraman, evinin kapılarını XTG Spor’a açtı.
Birbirinden samimi açıklamalarda bulunan deneyimli futbol adamı, örnek aldığı teknik direktör, oynatmak istediği oyun ve Beşiktaş’ın mevcut durumunu değerlendirdi.
2015'te futbolu bıraktından sonra neler yaptınız? Futbolseverler sizi merak ediyor. Hedefiniz nedir?
"Futbolu bıraktıktan sonra yeni bir hayata başlıyorsunuz, gerçekten kolay değil. Zorlu süreçler oluyor. İstediğiniz kadar kendi açınızdan planlar yapsanız da bazen o şekilde gelişmiyor. O tarihten bu yana aslında hep futbolun içindeyim. Antrenör olarak sporun içerisinde var olan birisiyim."
"Özellikle Almanya’da çok sık bulunuyorum. Zaman zaman da İngiltere’de… Oradaki futbolların gelişimiyle ilgili antrenman metodlarını bir bütünsel olarak kendimi geliştirmeye baktım. Bu süreçte UEFA lisanslarımı aldım. Mayıs ayında da Pro-Lisansını alacağım."
FUTBOLU BIRAKTIKTAN HEMEN SONRA ANTRENÖR OLMADIĞINIZ İÇİN PİŞMAN MISINIZ?
"Ben 2015’te futbolu bıraktıktan sonra teklifler almıştım ama o an için düşünmedim. Profesyonel olarak 17-18 senenizi veriyorsunuz ama teorik olarak da bir şeyler öğrenmeniz gerekiyor. Avrupa’ya gitmeniz gerekiyor. Onlar teknik ve taktik olarak bizden daha fazla bu işe kafa yoruyorlar. Onlara kendimi adadım. Hazır hissettiğim anda başlamak istedim."
"Tabii ki futbolu bıraktıktan sonra başlayan arkadaşlarımız oluyor. Onların kendi tercihi. Belki hemen başlayarak yol kat edebilirler."
Teknik direktör olduğunuz nasıl bir oyun izleyeceğiz. Örnek aldığınız teknik direktör kim?
"Takım stratejisi yaparken çalıştığınız takımlara göre plan yapıyorsunuz. Büyük takımlarda sürekli oyunu domine eden, taraftarı sahaya çeken bir takım oluşturmak isterim. Ama Anadolu takımlarında çalışıyorsanız daha sağlam, ayakları yere basan, ofansif ve defansif olarak disiplinli bir takım olmanız gerekiyor."
"Mesela ben Almanya’da çok bulunduğum için Xabi Alonso’lu Leverkusen’in oyun anlayışını çok beğeniyorum. Şampiyonluklarını ve son 2 yıldaki gelişimlerini yakından takip ederek 20-25 maçlarını izledim."
"Ofansif oyun anlayışları, topu kaptırdıkları an kazanma süreleri inanılmaz iyi gözüküyor. Nasip olursa ve teknik anlayışını sahaya yansıtmak isterim."
"Mircea Lucescu’nun takım kurulumunu çok beğeniyorum. Oyuncusuyla yakından ilgilenir ve transfer edeceği futbolcuyu ayakkabısına kadar bilir."
"Yönetim açısından da Atletico Madrid’deki Diego Simeone ve Atalanta’da Gasperini’yi de çok beğeniyorum. Pep Guardiola’yı da çok başka bir yere koyuyorum. Çok farklı bir oyun anlayışı kattı."
Samet Aybaba’nın açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce kim haklı? Beşiktaş’ın güncel durumuna üzülüyor musunuz?
"Tabii ki üzülüyorum. Yaşanan süreçleri gördüğüm zaman da şaşırıyorum. Burası Beşiktaş. Çok daha iyi olması lazımdı."
"Sezona da iyi başlamıştı. Süper Kupa’da Galatasaray’ı 5-0 yenerek beklentiyi de yukarı çektiler. Sezona iyi başlamak önemlidir, bu psikolojiyi iyi bilirim. Demek ki bu sorunları olduğunu sonradan öğreniyorsunuz. Beşiktaş bence bunu toparlar."
Feda dönemini yaşadınız. Sizce Beşiktaş’ın yeniden feda dönemi yaşaması gerekir mi?
"Biz o dönem yerli oyuncular olarak takımı çok sahiplenmiştik. Yeni gelen transferlere çok geniş alanlar tanıdık. Onların takıma kaynaşması adına çok destek olduk. Daha da önemlisi o takımda yüksek rakam alan hiçbir oyuncu yoktu."
"Şu an mevcut isimlere bakıldığında yüksek rakamlar alan yıldızlar var. Bunlarla Feda nasıl yapılır? Sıkıntı olur."
"Beşiktaş’ın hedefi her zaman şampiyonluktur ama hedeflerini uzun vadeye koyarak bu kaliteli oyuncuların yanına gençleri ekleyerek iyi bir sentezleme yapılabilir. Takım içinde gerçekten en az 5-6 tane çok iyi oyuncular var."
"Bizim dönemdeki Feda gibi olması zor gibi. Bizim takımdaki şimdiki gibi oyuncular yoktu."
"Açık söylüyorum. Biz kampa gittiğimizde o kadar olumsuz bir atmosfer vardı ki hocalar ve oyuncularda bunu görüyorduk ama biz takımı topladık. En iyisini yapmaya gayret gösterelim, iyi bir kamp geçirelim diye motive olduk. Birlik ve beraberliği sağlayarak, arkadaşlık ortamı oluşturarak bir takım olduk ve o potansiyelin üzerine çıkmıştık."
Beşiktaş'ta yeteneğine ihanet ettiğini düşündüğünüz bir isim var mı?
"Batuhan Karadeniz ve Muhammet Demirci çok daha farklı bir kariyere sahip olabilirdi. İkisi de çok yetenekliydi. Ben onların antrenmanda yaptıklarını görüyordum."
"Muhammet’i de bence yakın çevresi etkiledi. Onu bambaşka bir boyuta sokarak zarar verdiler. Yeteneklerini göstermiş olsaydılar farklı olurdu. Üzülüyorum."
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın gerisinde mi kaldı? Galatasaray'ın makası açtığını düşünüyor musunuz? Sizce GS diğerlerine nazaran neyi doğru yapıyor?
"Çok arka planda kaldı diyemiyoruz. Beşiktaş çok büyük bir camia. Taraftarıyla, potansiyeliyle gündem oluşturup, iz bırakabiliyor. Fenerbahçe’de yıllardır çok transfer yapıyor ama şampiyon olamadıkları için başarısız olarak gösteriliyor. Buradaki en yararlı süreci yaşayan Galatasaray. Kaliteli transferlerle bir havaya girdiler."
"Çok ara açıldı mı? Ben buna inanmıyorum. Seneye iyi bir takım kurduğun zaman yine şampiyonluğa oynayabilir. Şu an en avantajlı takım Galatasaray. Her sene daha iyi oyuncuları alıyorlar. Hedefleri yukarıya çıkartıyorlar. Bunu en iyi şekilde değerlendiriyorlar."
Okan Buruk ile Beşiktaş’ta beraberde oynadınız onunla yaşadığın bir anınız var mı?
"Beşiktaş’a ilk geldiğimde aynı odada kalıyorduk. İkimizde aynı yılda transfer olmuştuk. Sevdiğim birisi. Akıllı ve insanlarla iletişi çok başarılı, samimi. Güvene dayalı bir ilişkisi var. Teknik ve taktik olarak da zaten bir yeteneği var."
Yeni Fatih Terim olur mu? "Taraftar buna karar verir ama şu an başarılı. Türk insanına çok değer verilmezdi. Bugün bu örnekler çıktığı zaman yapabileceklerini gösterdiler."
"Son maçınız da 31 Ocak 2015'te Gaziantepspor'a karşı 2 dakika olarak görünüyor. Sanırım bırakmayı düşünmüştünüz."
"Gerçekten ilginç bir tesadüf olmuş. O dönem de Sergen Yalçın vardı. Sakatlığım vardı ama oynatmıştı."
Beşiktaş’a gelmiş en yetenekli futbolculardan Quaresma ile anınız var mı? Nasıl biriydi?
"Taraftarla özel bir bağı oluşan çok yetenekli bir oyuncuydu. Tribüne de yakın oynuyordu. Belki ondandır… Oynadığı zaman birebirde geçemeyeceği oyuncu yoktu. Kendini biraz daha futbola verip, istekli ve ciddi olsaydı çok daha iyi iş yapabilirdi. O kapasitesi vardı."
İnönü’deki son derbide 90+3 Olcay golünü birde sizden dinleyebilir miyiz neler yaşandı orada?
"Ben o maçta orta sahada ön libero olarak oynamıştım. Duygusal bir maçtı. Sahaya çıkarken çocukları orta sahada toplayıp “Bakın bu maçı ilerde çocuklarınıza ve torunlarınıza anlatacağınız bir maç. Son derbi, hep akıllarda kalacak” demiştim. Herkes çok iyi bir motivasyonla sahaya çıkmıştı. Galibiyet golünün de son dakikada gelmesi ve maçın bitmesi inanılmaz bir duygu yoğunluğuna denk gelmişti. Hatıralarda hep kalacak. Her zaman aklımda."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın