Anlayacağınız, Beşiktaş taraftarı yine yapmıştı yapacağını..
Çünkü, dünyaya bir kez daha örnek olmuştu.
Oysa ben, bu muazzam mavi gezegen
İnönü’deki olaya şahit olmadan önce,
“Güzel haberler bekliyorum artık,
Kapının ardındayım, çalın zilimi..
Ayakkabılarınız kirli olsun
fark etmez..
Çok özledim, girin içeri..”(x)
diye düşünüp,
“Yorgun kramponlarınla,
terli formalarınla gel Beşiktaş..
Özledik
be, al artık 3 puanı..”
diyen Beşiktaşlılara kulak kesilmiştim..
Bana göre iki proleter takım karşı karşıyaydı bu gece..
Beşiktaşlı
Karabükspor’u, Karabüklü Beşiktaş’ı sever..
Takımlar ısınırken Beşiktaş taraftarı “Beşiktaş Karabük el ele, hep beraber tribüne..” diyerek
İnönü’yü inletiyordu ki o güzel tablo ortaya çıktı..
İki takımın oyuncuları Beşiktaş taraftarını kırkmadı ve istenileni yaptı..
Yer
yüzündeki bütün nesillere, bundan daha güzel örnek nasıl olunur ki..!?
Sporun kardeşlik olduğu, sevgi olduğunu, centilmenlik olduğunu
Hele
hele, misafir tribününü dolduran Karabüklüler de “Beşiktaş Karabük el ele, hep beraber tribüne..” diye slogana katılınca, varın siz düşünün İnönü’deki
ambiansı..
Taraftar maç başlamadan hemen önce aynı hareketi bir kez daha yaptırınca dünyaya örnek davranış bir kez daha pekişmiş oldu..
Daha
ne yazayım ki gardaş!
Bu maç için daha ne yazayım..!?
Bu davranış kelimeleri tüket mi anam babam tüketmez mi?
Ama böyledir hayat.
Bazen kelimeler kifayetsiz kalır..
Çünkü; bir davranış bir hareket, tüm kalpleri fethetmeye yeter böyle..
Biliyorsunuz,
Mahalle
maçında auta giden topa “Gol” diyen çocuk Beşiktaşlı değildir..
“O golse bizimki de gol” diyen de hiç Beşiktaşlı değildir..
“Tamam be o’lum
gol olsun..” diyen Beşiktaşlıdır işte..
xxx
İbrahim Toraman’ın Karabüklüler arasından “sızarak” Fernandes’in ortasına dokunması ile durum
1-0 oldu..
Benden söylemesi, ilk yarı bittiğinde Fernandes için tehlike “Çakarları” çaktı..
Hani kayalık bölgelere, “Burunlara” fener
koyarlar da ışıkları yanıp söner..
Ya da denizin ortasında yüzen bir şamandıra vardır ya..
Kardinal şamandırasıdır o..! Dalgaların ahengi
ile bir sağa bir sola yatar durur hani..
Roma’daki Kardinalleri anımsatır.. Tipi öyledir de..
Tepesindeki ışık, bir sistem dahilinde
“Çakar”..!!
Kimi, 3 yanar 1 durur, kimi 5 yanar (çakar) 2 durur.. vs vs
Size, tehlikenin mesafesini verir.. O yanıp sönmelerin bir anlamı
vardır!
Duran ya da durmayan, kestiği tüm toplar kısa düştü Fernandes’in..
Adamın bacaklarında derman yok çünkü..
Bunun iki nedeni
vardır..
Biri, ya hazır değildir.. Öteki, uykusuz gecelerdir(!)
Ah o uykusuz geceler yok mu?
Duran topları ona attırmamak lazımdı.
(Ben böyle dedim ya, hoca çıkarttı Fernandes’i. Oyun kuran adamı oyundan aldı iyi mi..? Ben ‘duran topları ona kullandırtamayın bari’ dedim. Hiçbir
varlık göstermeyen Dentinho’yu aldı..!! İnanılır gibi değil orta saha dağıldı)
xxxxx
Neyse Oğuzhan’ın “Al ve vur” diyerek attığı topu
Olcay gole çevirdi. 2-0 oldu.
Karabük de 10 kişi kaldı..
İnanılır gibi değil ama 2-2 oldu.
Taraftar tribünde harikalar yaratırken,
takım da sahada yarattı(!)
2-0 öndeyken 10 kişi kalmış rakipten 2 gol yiyerek..
Hani size “Vasati 40 çöpün gerçek anlamını” anlatmıştım ya
daha önce..
Aynen öyle, sanki adamlar 10 kişi kalmadı 13 kişi oynadılar ikinci yarı..
Ve sanki Beşiktaş 11 kişi değil de 9 kişiydi sahada..
Alın size Vasati 40 çöp..!!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21601297.asp
Almeida’ın yerine girme şansı elde eden Sinan Kurtulmuş büyük
fırsatı kaçırdı.
Oysa, günün “Kahramanı” olabilirdi.. Ancak mayası sağlam o çocuğun..
Fırsat verilirse çok iş yapar..
Özet olarak:
Çizgiden çevrilen ve gol olan topu hakem vermedi..
Buz gibi golü vermedi hakem..
Fauller verilmedi, dakikalarca duran maç için bir de ‘3
dakika uzatma’ dediler!
Bir takımın hakkı bu kadar yenmez ki..
Top rakibe çarpıyor kornere çıkıyor, hakem “out” kararı veriyor..
Karabük’ün ilk golü gökyüzündeki güneş kadar gerçek bir faul.. El insaf be ama..
Tabii, takımında durumu ortada.. Hakem hakem diyoruz da, sen
büyük takımsın hakemi de yeneceksin arkadaş! 50 metre uzaktan gelen top; yani 1. gol, yenecek gol mü birader?
Bir sorun bakalım kendi
kendinize:
10 kişi Karabük mü kaldı, yoksa Samet Hoca’nın Beşiktaş’ı mı..!?
Bence Beşiktaş sahada 11 kişi gibi gözükse de 8 kişiydi..(!)
Neyse OC herkese selam eder..
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..
NOT:(x) Yukarıdaki şiir dizeleri yazan sevgili üniversite arkadaşım Aslı Sara Didari ne de güzel anlatmış “Beklentiyi”! Ha, herkesin beklentisi farklıdır. Benimkisi, aşağıdaki gibidir.
“Güzel haberler bekliyorum artık,
Kapının ardındayım, çalın zilimi..
Ayakkabılarınız kirli olsun fark etmez..
Çok özledim, girin
içeri..”
Yazık, bu gece de 3 puanla evimizin kapısından içeri giremedi Beşiktaş..
Yoksa; amanin, bu Beşiktaş mı beni şair ruhlu yaptı
anacığım..
Şiirleri, kelimeleri sevmem yoksa bundan mı gözümün yağı..!?