Beşiktaşımızın unutulmaz eski forvet oyuncularından Ali Gültiken, siyah-beyazlı kulübümüzle özdeşleşen "Beşiktaşlılık duruşu" kavramına yeni bir boyut kazandırdı.
Siyah-beyazlı kulübün resmi internet sitesinde, "Dürüstlük ve adalet kavramlarını her şeyin üzerinde tutmak, kazanmaktan önce cesaret, inanç ve azimle, ekip ruhu içerisinde mücadele etmek, rakiplere kayıtsız saygı göstermek, tevazuyu elden bırakmamak ve haksızın karşısında olmak" gibi pek çok erdemli unsuru içinde barındırmasıyla açıklanan Beşiktaşlılık duruşunu kendince tarif eden Gültiken, "Ben Beşiktaşlılık duruşunu, hiç durmadan başarıya koşan ve şampiyonluklar yakalayan bir duruş olarak görüyorum" dedi.
Fenerbahçe ve Galatasaray'a...
Beşiktaşımızın tarihin her döneminde şanı ve şerefiyle mücadele eden nadide bir kulüp olduğunu vurgulayan Ali Gültiken, "Beşiktaş belki rakipleri kadar şampiyon olamamıştır ama futbola çok ayrı bir değer katmıştır. Nezaket ve centilmenlik kurallarını, kupa kazanmaktan daha öteye koymuştur. Rakiplerine önce insan oldukları için saygı göstermiş, 'kazanmak için her yol mübahtır' dememiştir" ifadelerini kullandı.
"Beşiktaşlılık, zirveye çıkmak ve orada kalmak için uğraşmaktır"
Siyah-beyazlı kulübümüzün bu saygın tavrını her dönem korumayı başardığını anlatan Ali Gültiken, şunları söyledi:
"Beşiktaşlı olmak, başarıdan asla vazgeçmemektir. Tüm bu tavırları
sergilemeye devam etmek, bir Beşiktaş futbolcusu, yöneticisi ya da taraftarının görevi değil, karakteri olmalıdır. Bu noktada, gereğinden fazla
yumuşak başlı olunmalı ya da şampiyonluk ve kupa kazanmak için gayret sarf etmeyi ikinci plana atmalı demiyorum. Beşiktaş şampiyonluklar kovalamalı ve
kazanmalıdır. Başarıya ara vermek gibi bir lüksü asla olamaz. Soluğu kesilmeden, hiç yorulmadan ve bıkmadan zirveye çıkmak ve orada kalmak için
uğraşmaktır Beşiktaşlılık."
-
"Eskiden Beşiktaş, herkesin Beşiktaş'ıydı"
Siyah-beyazlı formayı giydiği günleri özlemle andığını ve o dönemlerin gerçekten benzersiz olduğunu kaydeden Gültiken, şöyle devam etti:
"1984-1995 yılları arasında bu şerefli formayı taşıdım. Sadece biz futbolcular için değil, yöneticilerimiz ve taraftarlarımız için de altın yıllardı. Türkiye'de taraftarlık kavramı her dönem son derece keskin ve katıydı. Her takımın sevenleri kendi renklerine tıpkı günümüzde olduğu gibi sahip çıkardı fakat galiba eskiden Beşiktaş, herkesin Beşiktaş'ıydı. Fenerbahçelisi de Galatasaraylısı da bizi çok takdir ederdi. Bunda tabii ki başlıca rol sayın Süleyman Seba'nındır. Sergilediği centilmen ve saygı dolu tavırla, Beşiktaş'ın gönüllerde farklı bir yere konmasını sağladı. Günümüzde taraftarların kendilerini bireysel anlamda ifade edebileceği internet ortamı ve sosyal medya çok güçlü. Böylelikle futbol daha çok tartışılır ve konuşulur bir hale geliyor. Dolayısıyla bazen kırıcı ve üzücü şeyler yaşanabiliyor, çünkü tartışma platformları çok geniş ve kontrolsüz."
Seba'nın yönetim tarzı
Halen yoğun bakımda tedavisine devam edilen efsanevi başkan Süleyman Seba'ya da ayrı bir parantez açan eski Beşiktaşlı yıldız, sözlerini Seba'yı anlatarak tamamladı:
"Onun yönetim tarzı şimdiden çok farklıydı. 10 küsur senede, tesislere ya 3 ya 4 kere gelmiştir. Futbol kariyerimiz boyunca yüzünü çok fazla görmedik diyebilirim. Fakat tesislere gelmese bile yanımızdaki otorite ve varlığını hissettirebilirdi. Hep kulüpte olurdu, gerektiğinde bizleri kulübe çağırırdı. Hatta bazen takım halinde gittiğimiz bile olurdu. Süleyman ağabey dönemindeki yapıda büyük bir samimiyet vardı ama laubalilik yoktu. Bizlere karşı her zaman mesafeliydi. Fakat başımıza bir şey geldiğinde ya da bir sıkıntımız olduğunda, kapısını rahatlıkla çalabileceğimizi hissederdik."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın