Türkiye'de üç büyüklerin taraftarı arasındaysanız ve söz konusu Beşiktaş ise, en az “Beşiktaş taraftarı” kadar
zikredilir, “Çarşı'lı” ifadesi. Beşiktaş Çarşısı'nın dışına taşmış, Türkiye'nin kimliği olmuştur, Çarşı. 1982'de kurulan ve
İnönü Stadyumu'nun kapalı tribününe konuşlanan Çarşı, ürettiği tezahüratlar, açtığı pankartlar ve üst düzey mizah anlayışıyla, imrenilen bir yer
edindi kendine.
Gün geldi eski oyuncuları Rıza Çalımbay'ı “Hepimiz kapıcıyız” diye bağırlarına bastılar, gün
geldi Güneş Sistemi'nden Pluton gezegeninin çıkarılmasını “Hepimiz Pluton'uz” pankartıyla protesto ettiler.
Stadı inleten sesleri için TV izleyicisini, “Şu andaki ses düzeyi orijinaldir. TV'nizin ses ayarlarıyla oynamayın”
pankartıyla uyardılar! Muhalif ve mazlumdan yana duruşları bir tarafa, hep düşündürttüler!
Taksim Gezi Parkı olaylarıyla birlikte, medyada
ve kamuoyunda Çarşı en politize halini almış gibi gösterildi. Direnişin ve AK Parti'ye muhalefetin sembolü olarak sunuldu. Gezi olaylarında gözaltına
alınan 20 kişilik bir grubun önemli bölümünün Çarşı üyesi olduğu yazıldı. Yine Çarşı'ya bağlı bir grubun İnönü Stadı'nın yıkımında kullanılan
ekskavatörle (iş makinesi) TOMA'ları püskürttüğü belirtildi. Son olarak geçtiğimiz hafta, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan Beşiktaş-Trabzon
maçında, Çarşı'nın yer aldığı tribünlerin bir bölümünden “Her yer Taksim her yer direniş”, “Sık bakalım sık bakalım, biber gazı sık
bakalım” ve “Biber gazı oley, biber gazı” sloganları yükseldi… Biz de bütün bu olup bitenlerin odağında yer
alan Çarşı'yı 1982'de oluşturan kurucu üyeleriyle görüşelim dedik. Gezi'den yola çıkarak, Çarşı'yı ve politize olup olmadığını konuştuk; Ayhan Güler,
Ömer Faruk Yüksel'le. Yarın da Çarşı'nın sembol ismi, eski amigosu Alen Markaryan bu sayfada olacak...
Türkiye'nin en ateşli taraftar gurubu Çarşı'yı Gezi Parkı olaylarının ilk perdesinde hep odakta gördük. Sonradan çekildiler ama herkes bir sorunun cevabını merak etti: “Kullandılar mı?” Bu ithamların üzerine gurubun kurucularıyla perdenin arkasındakileri aralamaya çalıştık. Ayhan Güler'le başlıyoruz…
> Çarşı ne zaman, nasıl kuruldu?
1982'de kurulduk. Kuran gençler, 12-15 yaş arasında, aynı
mahallenin çocuğu. bir arada büyüdük. Kuruluş amacımız, deplasmanlarda tribün üstünlüğünü, taraftarın güvenliğini sağlamaktı. 80 darbesi sonrasıydı ve
tribün savaşları yaşanıyordu. 1995'te Galatasaraylı arkadaşların Fenerbahçe'y ve bizi aramalarıyla barış geldi. “Yıllardır birbirimizi vuruyoruz.
Futbolcular arkadaş, yöneticiler birlikte iş yapıyor. Olan bize oluyor” dedik. Daha sonra Türkiye'nin söyleyemediği şeylere dair duyarlılığımızı
ortaya koyduk. Çarşı düşüne düşüne kendini hep geliştirdi. 1982'de 20-30 kişiyle yola çıktık. Daha sonra yeni jenerasyonlar aramıza katıldı. Çarşı çok
büyüdü. Mesele zaten bu kadar büyümesi. Şu an İstanbul'da 100 bine yakın hareketli kitle vardır.
> Toplumsal duyarlılığınızın
geçmişi...
İlk günden beri vardı. Hepimiz 80 darbesinin çocuklarıyız. O zaman 9 yaşındaydım. İnsanlar baskı görüyordu, demokrasi
askıya alınmıştı. Gençlerin siyasetten uzak durmaları için her şey yapılmıştı. Tribün kavgasına yıllarca devlet göz yumdu. Hep gizlediler! Çarşı'nın
son dönemi dikkat çekiyor. Okuma-yazma oranı çok yüksek. Kapalı tribün dağıldığında, üçte ikisi aynı mahalleye geliyor. Sokaklarda 7/24 beraberiz.
Üretkenlik oradan geliyor. Futbolun Evliya Çelebi'siyiz. Ben Samsun'a 25 kere gittim. Gittiğim zaman yollarda ülkeni görüyorsun. Anadolu'nun sesini
duyurmaya başladık. Çarşı, taraftarların da sendikasıdır. Onların maça girme ve deplasman haklarını, özgürlüklerini savunur.
ÖZGÜRSEK ÇARŞI'YIZ
> Medya, “Çarşı, Gezi olaylarını destekliyor” algısını oluşturdu. Bu gerçek mi?
Bize hep bir rol biçiyorlar.
Çarşı'yı görmek istedikleri biçimde seviyorlar.
> Nasıl görmek istiyorlar Çarşı'yı?
Her hak mücadelesinde
Çarşı'yı önde görmek istiyorlar. Gezi Parkı olaylarında ilk üç gün her şey çok masumaneydi. Daha sonra gördüklerimiz hoş değildi. Sabah o parka öyle
müdahale edilmesine her insan üzülmüştür. Beşiktaş tribünü her zaman halkçıdır. Bireysel özgürlüklerin de peşinde koşar; ama bunu bir yeri hedef
göstererek yapmaz. Çarşı, Gezi Parkı olaylarına mizah kattı. Olaylar semtte olduğu için mecburen içindesin. Sonraki günlerde Çarşı'yı, He-Man gibi
görmeye başladılar. İşte o zaman bizim dengemiz bozulur. Biz yönlendirilmediğimiz, özgür olduğumuz sürece Çarşı'yız.
SEÇİLMİŞE DESTEK VERİRİZ
> Gezi'de
kullanmaya mı kalktılar?
Kullanmak istediler; ama başaramadılar! Marjinal gruplar aramıza sızdı. Ben bir tanesini biliyorum, çocuk
Tunceli'den gelmiş. “8 yıl cezaevinde yattım. Tabii ki bunlara tepkimi göstereceğim” diyor. Bilinçaltıyla gelen her insan Beşiktaş'a gelmiş!
Beşiktaş'a gelen her insan, Çarşılı olmuş! Medya bizi haksız yere bu olayların içinde tutmasın! Biz özgürlüklerimize ve demokrasiye sahip çıkarız.
Seçilmişe de her zaman destek veririz. Beğenirsin ya da beğenmezsin! Ama şiddetin hiçbir parçası olmadık, olmayız da! 20 arkadaşımız gözaltına alındı.
Organize suç örgütü olarak görüldük. Bu kadar dar bakmalarına üzüldük. Biz, “Çarşı kendine de karşı” demişiz. Kendimizi feshedebilecek kadar demokrat
olabilmişiz.
SİYASETİN YERİ STAT DEĞİL
> Geçtiğimiz hafta, Trabzon maçındaki tepkileri nasıl yorumladınız?
Oradaki tepkilere de
kimse önayak olmadı. Doğaçlama gelişti; ama kısa kesildi. Stadyuma geldiğimiz zaman, aklımızda sadece Beşiktaş vardır. Bizi bir araya getiren
Beşiktaş'tır. O gönül köprüsünü siyaset nedeniyle yıkmayız. Orada “Her yer Taksim, her yer direniş” diyenin de tek gerçeği Beşiktaş. Trabzon-spor bize
gol atsaydı, öyle bağırmazdı. Çünkü maç önceliğimiz var. Ama siyasetin, statlarda olması iyi bir şey değil.
O KİŞİ FENERBAHÇELİYDİ
> Nasıl?
Örneğin, Gezi Parkı'nda bıçaklanan Bülent Hocamız da eylemleri seven bir arkadaşımızdır. Mitingleri de sever. Gezi'de göründükçe,
onun için “Çarşı'nın liderlerinden” yazdılar. Öyle olmadığı halde bir şey demedik, büyüğümüz diye. Hâlbuki kendisi Fenerbahçelidir. Maça da gelip
gitmez!..
ÇARŞI'NIN KURUCU ÜYESİ YÜKSEL, GİDİŞATTAN RAHATSIZ:
Beşiktaş, CHP'nin kalesi olmuş!
“Çarşı AK Parti'ye karşı!” diye bir şey yok. Gezi olaylarında burayı Mısır gibi yapmak istediler. Ama başarılı olamazlar! Çünkü Çarşı herkese ait. Ağaç için çıkıyorsun ama “Her yer Taksim, her yer direniş” diyorsun...
Son Trabzon maçında atılan sloganları Çarşı'nın bir diğer kurucu üyesi olan Ömer Faruk Yüksel'e de sorduk...
> Trabzon maçında tribündeydiniz. Çarşı'ya dair neler gözlemlediniz?
Bunlar maça gelen taraftar grubu değil. Tamamen bir örgüt işi, kaşıyorlar. Diyorlar ki en güzel yerler, üniversiteler, liseler,
stadyumlar... Beşiktaş, CHP'nin kalesi zaten. Arkadaşlarımı hiçbir zaman solcusun, sağcısın diye ayırmadım. Kimliğimiz Beşiktaş. Gezi' de burayı Mısır
gibi yapmak istediler. Ama yapamadılar. Yapamazlar da! Ağaç için çıktılar; tamam. Ama iki aydır Abbas Ağa'da niye toplanıyorsun? “Her yer Taksim, her
yer direniş” diye bağırıyorsun. AK Partilisi de bağırsa o zaman ne olacak!
> Neden Çarşı'yı seçtiler?
“Çarşı, AK Parti'ye karşı!” diye bir şey yok. O arkadaşlarımıza da söylüyorum, “Siyasetin peşinden koşmayın.
Türkiye'yi karıştırmak için sizi kullanıyorlar. Buna izin vermeyin” diye. Alman bir gazeteci, Abbas Ağa Parkı'na gelmiş, örgütlemek için
konuşma yapıyor.
> Siyasilere yaklaşımınız ne?
Başbakan'ın annesi vefat ettiğinde de pankart açtık, Ecevit'e de
, Erbakan'a da.Neden açtık? Hepsi bizden. Çanakkale şehitleri için de pankart açtım, “İbrahim Naci ruhun şâd olsun” diye. Bunu kabullenemiyorlar.
> Neden?
“Biz sol
görüşlüyüz” diye! Ben de sağ görüşlüyüm; ama Beşiktaş'ı siyasete sokma! 30 yıllık arkadaşlarımızla, şu olaylar yüzünden birbirimize giriyoruz.
> Çarşı'nın bir ideolojik grubu yok o halde?
Yok. Her türlü ideolojiden grup var. Çarşı'nın büyüme sebebi, bu. Adam
internetten “Ömer Faruk'la, Alen'in Çarşı'yla bir alakası yoktur” yazıyor. Çünkü kendini kaptırmış olaya.
GÜRSEL TEKİN'İN NE İŞİ VAR
> Menfaat, AK
Parti karşıtlığı mı?
Tamamen. Burada birileri kaşıyor. Benim evimin karşısında, parka bir gelsen, görsen. Sabırla bekliyoruz.
Ramazan'da, içkiler içiliyor, bağırıyorlar. Yine de sabrettik. Alen, bu işin içine girmedi diye onu bile kötülediler.
> Çarşı'da bir
gerilim var mı?
Bir gerilim meydana getirmek istiyorlar. Tribün, siyaset yeri değil. Bak şimdi, Kasımpaşa Stadı'na kombine aldık.
Kasımpaşa'da Beşiktaş maç oynayacak. Kasımpaşa taraftarı, “Biz Beşiktaş'ı istemiyoruz” diyor.
> Neden?
Gezi
Parkı'ndan dolayı. Kasımpaşalılar da Başbakan'ı seviyor. Adam gole gidiyor, sen “Her yer Taksim, her yer direniş” diye bağırıyorsun. Gürsel Tekin
hangi maça gelmiş! Kulübün önünde şov yapıyor, “Ben kombinemi aldım, bağıracağım” diye. İktidara karşı bir savaş var, “Bunları nasıl yok ederiz”
diye.
> Çarşı'da siyasi bir bölünme oldu mu?
Bizde baş diye bir şey yoktur. Alen'in daha iyi konuşması, bu işi
sahiplenmesi nedeniyle liderimiz olarak onu gösterdik. Ermeni kimliğinden dolayı ona da vurmaya çalıştılar. Şimdi de Gezi Parkı olaylarına katılmadı
diye bizi Çarşı'dan görmek istemiyorlar.