“Sebaları yaşatmadıkça hayatta ne desek boş. Güle güle git Süleyman başkan, Baba Hakkı’ya
kral Metin’e, Efsane Lefter’e selam söyle. Triko çubukluyla taştan kalelerde top oynayan çocukların hakkı sana helaldir. Sen de hakkını helal
eyle...”
KEMAL Sunal’ın filmde Beşiktaşı’ı tutmasını dert etmediğimiz günlerdi.
Hani şu sokakta bulduğu veledi öz evladı gibi
büyüttüğü film.
Yine fanatiktik aslında en harbisinden.
Maçka parkında abilerimiz çatışırdı ‘Kapalı’yı almak için.
Biz o sırada yan
yana sırada beklerdik.
Kavganın bile hukuku vardı.
Yar yanağından gayrı her şeyin bölüşüldüğü günler,
Tribünün bile, yarı yarıya.
Yandan bir beste gelirdi, karşılık verirdik sıcağı sıcağına.
Küfür yok muydu, vardı. Kavga yok muydu, vardı.
Ama başka türlüydü işte.
Nefret ciğerimizi söndürmemişti henüz.
‘BEŞE GİDERLERDİ BAZEN...’
Bu Beşiktaş benim ömrümü yedi be
abi.
Yatılı yıllarımda bir Hakan Tecimerli maçı bilirim kazandığımız.
Bir ki üç gol yetmez diye başlarlar, beşe giderlerdi bazen.
Metin
Ali Feyyaz’ı onlardan çok biz ezberledik.
Sonra Uche attı da biraz sevindik.
Çok kinlendik de hiç beddua etmedik ama.
Güzel adamdı
başkanları.
Böyle, mahalle bakkalının önüne sandalye atan amcalar gibi,
Ya da ne bileyim mezun olduktan sonra gidip elini öptüğün emekli
öğretmen gibi.
Mahmut hoca işte yav, Yaşar Usta.
‘ÖNCE KEMAL SUNAL GİTTİ’
Sonra defalarca yendik biz
Beşiktaş’ı.
Kupalar aldık, onlar da yendi bizi.
Başkanlar geldi gitti, efsane topçular, heykeller filan.
Sonra çok değişti futbol çok,
hayat gibi.
Hani yarışmacı arkadaşlara başarılar dilenen günlerden,
Rakip kaybedecek ki biz kazanacağız, gerçekçi olalım günlerine.
Önce Kemal Sunal gitti.
Hababamla Fener maçlarına kaçan güzel adam.
Sonra Vedat Okyarlar, Kazım abiler.
Lefter gitti be abi.
Pazar günü oynanan maçı ilk kez çarşamba günü sinemada izleyen nesille cep telefonundan canlı maç izleyen gençler yan yana ağladı.
Silindir
gibi geçti üstümüzden endüstriye bulanmış futbol.
‘EN ASİL SİYAH, EN TEMİZ BEYAZI KAYBETTİK’
Ömrünü
adadığı stattan ağlayarak gitti Seba.
Bir gün omzumuza aldığımıza teneke bağladık ertesi gün.
Gözümüz tabeladan gayrısını görmedi.
Polis copu inerken rakibe ooh ooh çektik topyekün.
Vicdanı hep birlikte öldürdük.
Eskiden iki turşucunun kavgasıydı rekabetimiz.
Bir
Vecihi öfkemizi yatıştırmaya yeterdi.
Sevgiye umuda dair ne varsa birer birer yitiyoruz her gün.
Üç beş ağaç için dirensek de hep
birlikte,
Bugün yüreğimiz toptan aveme.
Siyah beyaz film günlerinin,
En asil siyahıyla en temiz beyazını kaybettik şimdi.
Ömrünü
çubukluya adamış bir adama,
Bu yazıyı yazdırabilen adam yok artık.
‘UNUTMAYIN BU ADAMI KARDEŞİM’
Madem ki sizinkisi bir aşk hikayesi,
Siyah beyaz film gibi biraz.
Unutmayın bu adamı kardeşim.
Kupalara değil Beşiktaş’a sahip
çıkın.
Heykelini dikmeyin dört bir yana; dimdik durun onun gibi.
Sözün özü, mesele Seba’ya ağlamak değil kardeşim, Seba’yı anlamak.
‘Seba’ları yaşatmadıkça hayatta ne desek boş.
Güle güle git Süleyman Başkan, Baba Hakkı’ya, Kral Metin’e, Efsane Lefter’e selam söyle.
Triko çubukluyla taştan kalelerde top oynayan çocukların hakkı sana helaldir.
Sen de hakkını helal eyle.
Alpaslan Akkuş /
Hürriyet