Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic, Siyah Beyazlı takımın Avusturya'nın Lienz bölgesinde yaptığı hazırlık kampında Doğan Haber Ajansı'na özel açıklamalarda bulundu. Hırvat teknik adam, ilk olarak takımın durumu hakkında bilgiler verdi;
"Takımın gidişatı ile
ilgili olarak şunu söyleyebilirim. Oyuncuların çalışma azmi ve çalışma şeklinden memnunum. Belki oyuncular için son yıllarda pek alışık olmadıkları
bir çalışma düzeni söz konusu olabilir. Onlar için yeni bazı yöntemler olabilir ama buna uyum sağlama ve tepki verme konusundaki durumları gerçekten
memnun edici boyutta. Birbirimizi daha iyi tanıyıp, gün geçtikçe daha iyi uyum sağlıyoruz. Oyuncular fiziksel olarak daha iyi duruma geldiler. Takım
olarak daha hazır durumdayız. Tüm bunları üst üste eklediğimizde geldiğimiz noktadan memnun olduğumu söyleyebilirim."
"İŞ AYNI İŞ AMA KULÜP TAKIMINI ÇALIŞTIRMANIN VE MİLLİ TAKIM ÇALIŞTIRMANIN ARTILARI VE EKSİLERİ
VAR"
Kariyerinde hem milli takım, hem de kulüp takımı çalıştıran Bilic, iki durum arasındaki farkları şu şekilde ortaya koydu.
"Ben Hırvatistan Milli takımını çalıştırmadan önce yine büyük bir takım kabul edilebilecek olan Hajduk Split'i çalıştırmıştım. Ardından Hırvatistan Milli takımı ve şimdi de Beşiktaş'ı çalıştırıyorum. Dolayısıyla işin iki tarafını da gördüm. Aslında iş aynı iş ama kulüp takımını çalıştırmanın ve milli takım çalıştırmanın artıları ve eksileri var. Kulüp takımında her gün aktif halde oyuncularla birlikte çalışıyorsunuz. Ayrıca herhangi bir pozisyonda bir oyuncu ile ilgili sorun yaşadığınızda transfer yapma imkanınız var. Bu olumlu bir durum. Milli takım çalıştırdığınızda da ve ayrıca Hırvatistan gibi büyük bir takımı çalıştırıyorsanız görevinizin size getirdiği önemli bir statü var. Çok değerli ve çok önemli oyuncularla çalışıyorsunuz. Zihinsel olarak hazırlık yapmak için çok geniş bir zamanınız oluyor. Bunlarda milli takım için olumlu durumlar. Benim için şu an kulüp takımları önem arz ediyor. Çünkü Beşiktaş'tayım ve bir kulüp takımı çalıştırıyorum. Bu durumun olumlu taraflarını kullanarak durumu avantaja çevirmeye çalışıyorum."
"TAKIMIN HÜCUM KONUSUNDAKİ AGRESİFLİĞİNİ COŞKUSUNU VE İSTEĞİNİ KORUYARAK İŞİN SAVUNMA YÖNÜNÜ DE GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUM"
Bilic geçen sezon çok fazla gol yiyen Beşiktaş'ın oyun yapısında denge kurmaya çalıştığını söyledi.
"Geçen sezon
takım ofansif olarak çok büyük bir coşku ile oynamış ve nerdeyse inanılmaz, olağanüstü olarak değerlendirebilecek sayıda gol atmış. Ancak savunma
kısmında çok ciddi sayıda gol yenmiş. Takım önemli açıklar vermiş. Bu tabi ciddi sorunlardan biri. Geldiğim günden bu yana bu konunun üzerinde
çalışıyorum ve bir denge kurmak için uğraşıyorum. Takımın hücum konusundaki agresifliğini coşkusunu ve isteğini koruyarak işin savunma yönünü de
güçlendirmeye çalışıyorum. Burada anahtar meselelerden biri oyunun geçiş anlarını çok iyi oynamanız gerekiyor. Topu rakibe kaptırdıktan sonra
savunmaya geçişi iyi yaparsak takım dengesi üzerinde çok ciddi bir avantaj yakalamış oluruz. Ancak Real Madrid gibi Dünya çapında bir takımsanız
oyunun herhangi bir yönünü tercih etmeniz gerekmez. Çünkü elinizdeki oyuncu grubu oyunun her yönünü kusursuza yakın oynayabilir. Bunu yapabilecek olan
sınırlı sayıda takım vardır ve kabul edelim ki biz bunlardan biri değiliz. Biz bir oyun dengesi tutturmak zorundayız. Ben bu konuda iyimserim çünkü
Hırvatistan Milli takımında benzer çalışmalardan olumlu sonuçlar aldım. Burada da oyuncuları antrenmanda yönlendirerek yavaş yavaş bir gelişim
sağlıyoruz. Gerekirse yeni oyuncuların katılımı ile de bu dengeyi istediğimiz düzeye çekebiliriz."
"VEFA DUYGUSUYLA HAJHUK SPLIT'DE TEKNİK DİREKTÖR OLDUM VE DAHA SONRA DA KARİYERİM BAŞLADI"
Slaven Bilic, futbolculuk kariyerinden sonra teknik direktörlük yapmak istemediğini ve bir anlamda şans eseri teknik direktörlüğe başladığını söyledi.
"Daha önceleri teknik direktörlük yapmak için en alt yaş guruplarından başlayarak ilerlemeniz gerekiyordu. Teknik direktörlüğe başlama yaşı 50-55 civarındaydı. Artık bu trend değişti. Antrenörlük diplomasına sahipseniz ve gerekli eğitimi aldıysanız kariyerinizi bitirdikten hemen sonra antrenörlük yapabiliyorsunuz. Bu İngiltere'de, İtalya'da, Almanya'da ve hatta Türkiye'de sanırım artık böyle. Aslında ben hiçbir zaman teknik direktörlük yapmak istemiyordum. Benim teknik direktörlüğe başlamam şans ve tesadüf eseri oldu diyebilirim. Hajduk Split'in finansal olarak zor günler yaşadığı bir dönemde ben, Alen Boksic, Stimac ve Asanovic kulübe parasal olarak destek olduk. Yardım dolayısıyla da kulübün yönetiminin bir parçası olmuştuk. Daha sonra kulüp teknik direktörün işine son verdi ve bana teknik adamlık rolünü üstlenmek düştü. Vefa duygusuyla o iş bana düşmüştü. Daha sonra da kariyerim başladı ve teknik adamlık yoluna girmiş oldum."
"BAZI POZİSYONLARDA İYİ VE GÜÇLÜ DURUMDAYIZ, BAZI POZİSYONLARDA İYİYİZ AMA DAHA GÜÇLÜ OLABİLİRİZ"
Bilic transfer çalışmalarının sürdüğünü ve birkaç hafta içinde transferleri tamamlayacaklarını söyledi.
"Transferle
ilgili meseleleri ben ve kulübün yetkilileri birlikte halledeceğiz. Daha sonra size haber vereceğiz. Bu durumu bugün de söyleyebilirim. Ayrıca
Beşiktaş'ı takip eden herkesin söyleyeceği bir şey var ki bazı pozisyonlarda iyi ve güçlü durumdayız. Bazı pozisyonlarda iyiyiz ama daha güçlü
olabiliriz. Takip ettiğimiz bazı oyuncular var. Dileğimiz önümüzdeki birkaç günde veya birkaç hafta da bunları sonuçlandırmak."
"BEŞİKTAŞ BENİM İÇİN WEST HAM UNITED GİBİ, EVERTON GİBİ, LIVERPOOL GİBİ BİR 'KÜLT' BİR KULÜPTÜR"
Hırvat teknik adam Beşiktaş'ın Avrupa'nın en iyi kulübü olmadığını ama en özel 10 kulübü içinde yer aldığını vurguladı.
"Bazı kulüpler vardır, O kulüpler taraftarları ve sevenleri için ayrı bir değer taşır. Biz onlara 'Kült Kulüpler' diyebiliriz. Benim için de böyle kulüplerden biriydi Beşiktaş buraya gelmeden önce. West Ham United gibi, Everton gibi, Liverpool gibi bir kulüptü benim için. Beşiktaş, Avrupa'nın en büyük kulübü olmayabilir ama taraftarları ve camiası için taşıdığı anlam Beşiktaş'ı Avrupa'nın belki de en özel 10 kulübünden biri kılıyor. Ben buraya gelmeden önce Mrmic ile yaptığım konuşmalarda da benzer şeylerden bahsettik. Buraya geldikten sonra da işin gerçeğinin böyle olduğunu gördük. Benim Hırvatistan'daki takımım Hajduk Split için de bunları söyleyebilirim. Hajduk Split çok büyük ve Avrupa'da söz sahibi bir kulüp değildir ama bulunduğu bölgedeki insanların hayatında çok büyük anlamlar taşır. Tam da bu özelliği ile bir kült kulüptür. Beşiktaş'ta tam olarak böyle bir kulüp. Arması, forması, renkleri, taşıdığı önem Beşiktaş'ı kült bir kulüp haline getiriyor. Ben Beşiktaş'a transfer olduğumda kulübün armasını öpen ve 'Ben zaten hep bu kulübün taraftarıydım, hep bu kulübü sevdim' diyen oyuncular gibi hareket edecek değilim. Benim hislerim gerçekten samimi ve buraya gelmeden önce de Beşiktaş'a karşı hislerim böyleydi. Buraya gelince de bu hislerim devam ediyor."
Bilic 1998 Dünya Kupası'ndan sonra ayağında oluşan rahatsızlık hakkında da "Bu anlatabileceğim bir şey ama zaten anlatsam da insanların bununla çok fazla ilgilenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu tamamıyla kişisel bir şey" dedi.
"Bundan utandığımdan veya bunu saklamak istediğimden değil ama kendimle ilgili kişisel ve can sıkıcı bir
problemi insanlara sürekli anlatmak istemediğim için bu konuda çok fazla konuşmuyorum. Bu anlatabileceğim bir şey ama zaten anlatsam da insanların
bununla çok fazla ilgilenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu tamamıyla kişisel bir şey."
"FAVORİ DEĞİLİZ AMA..."
Hırvat teknik adam, Türkiye Ligi'nin çok zorlu geçeceğini söylerken, " Ligde favori
görünmediğimizi de söyleyebilirim ama favori görünmüyor olmamız bu yarışta geri kalacağımız anlamına kesinlikle gelmez" dedi. Sonrasında sözlerine
devam eden Bilic, bu konu hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye Ligi gerçekten çok zor bir lig olacak ve şampiyonluk yolunda
rakiplerimiz güçlenmiş durumdalar. Finansal olarak iyi durumda görünüyorlar. Transfer piyasasında oldukça aktifler. Ancak biz onlara karşı çok büyük
bir mücadele vereceğiz. Her ne kadar uzun vadeli hedefler yapsak da bu sezonda kazanabildiğimiz kadar maç kazanmaya çalışacağız. Çıktığımız her maçı
kazanmaya çalışacağız ve o yarışın içinde olacağız. Bununla birlikte favori görünmediğimizi de söyleyebilirim ama favori görünmüyor olmamız bu yarışta
geri kalacağımız anlamına kesinlikle gelmez. Biz elimizdeki bütün imkanları seferber ederek o rakiplere karşı mücadelenin içinde olacağız. Ayrıca bu
lig artık üç takımın arasında geçen bir lig değil. Kayserispor, Kasımpaşa, Trabzonspor, Bursaspor güçlü ekipler. Galatasaray ve Fenerbahçe geçen sezon
da bu ligde favori olarak görünmelerine rağmen birçok puan kaybetmişler. Bahsettiğim diğer takımlarda bu ligde ciddi ağırlığı olan takımlar. Siz buna
belki sürpriz diyebilirsiniz ama benim için sürpriz değil. Diğerleri de çok fazla zorluk çıkartabilen takımlar. Durum böyle iken biz de bu yarışın
içinde yerimizi alıp, elimizden gelenin en iyisini yaparak en yukarılarda olmaya çalışacağız."
"O GÜN YAĞMUR YAĞIYORDU VE YAĞMUR YAĞDIĞI İÇİN KAFAMA BİR BERE TAKMIŞTIM"
Bilic son olarak imaj ile ilgilenmediğini ve "Yağmur yağdığı için bere taktım, yine yağarsa yine takarım" ifadelerini kullandı.
"Benim burada bulunma sebebim başarılı sonuçlar elde ederek taraftarı gururlandırmak. Bu konuyu sürekli konuşmaktan da hoşlanmıyorum ama meselenin imajla ilgili bir tarafı yok. Bu tarafı ile hiç ilgilenmiyorum. O gün yağmur yağıyordu ve yağmur yağdığı için kafama bir bere takmıştım. Yine yağmur yağarsa aynı bereyi yine takabilirim. Bunu özellikle bir imaj yaratmak için asla kullanmadım. Benim öyle bir niyetim yoktu. Bundan sonra da imajla pek ilgilenmeyeceğim. Benim tek hedefim takımı gidebileceği en üst bölgeye götürmek."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın