Bu haberi yazdır
"Beşiktaş içime doğmuştu"
Futboldan kazandıklarını yetimlerle, düşkünlerle ve kimsesizlerle paylaşan modern bir Robin Hood... "Bir gün çok zengin olursam bu yetimhaneyi satın alacağım" diyecek kadar da gözü kara bir yardım meleği. Ve o, Beşiktaşlı Bebe... Kimsesizler yurdunu gezdiren siyah-beyazlı futbolcu, yetiştiği yuvayı anlatırken şu çarpıcı ifadeyi kullandı: "Burası Casa do Gaiato. Paranın geçmediği yer."  
Beşiktaş içime doğmuştu
Casa do Gaiato...   Bebe’nin küllerinden doğduğu, Manchester United’a gideceğini duyduğunda iki gün ağladığı ve “Gerçek ailem” dediği yer...

Ömrünün sekiz senesini geçirdiği, Portekizli kimsesiz çocukların yeniden hayata tutunmaya çalıştığı ve bazı geceler Bebe’nin de kalmaya devam ettiği yetimhane; Casa do Gaiato.

Portekiz, İngiltere ve Türkiye liglerini görmesine, bol sıfırlı euroları cebine indirmesine ve parıltılı bir hayatın ilk basamaklarını tırmanmasına rağmen, geldiği yeri yine de unutmamış Bebe.

Buraya o kadar sık geliyor ki yetimhanedeki arkadaşları Bebe’yi gördüklerinde sıradan bir selam verip geçiyorlar yanından.

Bebe'yi ne zaman yetimhanedeki arkadaşlarıyla konuşurken görsek, buram buram kadirşinaslık, vefakarlık, alçakgönüllülük ve sıradanlık kokusu yayıyor etrafına.

O futboldan kazandıklarını yetimlerle, düşkünlerle ve kimsesizlerle paylaşan modern bir Robin Hood.

“Bir gün çok zengin olursam bu yetimhaneyi satın alacağım” diyecek kadar da gözü kara bir yardım meleği.

Asıl adı Tiago Manuel Dias Correria.

Cape Verde Adaları’ndan göç eden bir ailenin çocuğu.

Çok küçük yaşlarda ebeveynleri tarafından terk edilmiş ve 2009 yılında Bosna - Hersek’teki Avrupa Sokak Futbolu Festivali’nde sergilediği 40 gollük performansıyla dikkatleri çekmişti Bebe.

'Peri masalı'
Portekiz 3. Lig ekiplerinden Estrela de Amadora’da başlayan profesyonel kariyeri sırasıyla Vitoria Guimares, Manchester United ve Beşiktaş ile devam ediyor.

Sir Alex Ferguson, hayat hikayesini duyduğunda ise “Peri Masalı” şeklinde dile getirmişti şaşkınlığını.

Casa do Gaiato’nun kapısından içeri girdiğimizde “Hayat hikayemi film haline getirebilecek tekliflere açığım” diyordu Bebe kendine güvenen bir yapımcı edasıyla.

Haksız da sayılmaz. Yetimhaneden, Manchester United’a!

Avluya park ettiğimiz arabadan indiğimizde Bebe işaret parmağıyla “İşte burası benim futbola başladığım yer” diye gösterdi Casa do Gaiato’nun toprak sahasını.

Portekiz Ümit Milli Takımı’nın, Lüksemburg ile oynadığı maçta sakatlandığında çok ağladığını dalgın gözlerle anlatan Bebe, “O an futbol hayatım bitti sanmıştım. Nefesim kesildi. Soluk alamıyordum. Arkadaşlarım ve doktorlar bir anda panik olmuştu. Tanrıya şükür korktuğum başıma gelmedi. Eskisinden daha güçlü döneceğim İstanbul’a” diye tamamlıyordu sözlerini.

Taraftarların Fiyapı İnönü’de zaman zaman “Bebe, Bebe, Bebe” diye bağırdıklarını hatırlattığımız anda yüzünde üzgün bir ifade beliren Bebe, "İnönü’ye Beşiktaş formasıyla çıkamamak beni çok üzüyor" dedi.

Kendisi gibi genç olan bir başka Portekizli oyuncu Alves ile ilgili ne düşündüğünü sorduk Bebe’ye.

“Çok yetenekli bir oyuncu. Aynı takımlarda oynamadık ama ben Portekiz’de oynarken birbirimize rakip olduk. Bence Beşiktaş gelecek adına iyi bir yatırım yaptı. Alves benim tanıdığım ve yeteneklerini bildiğim bir futbolcu” diye yanıtlıyor sorumuzu.

Yetimhanedeki dersane gezintisinden sonra kendimizi avludaki çocukların ortasında buluyoruz bir anda. Hepsi Bebe'den imza almak için kağıt kalem getirmişlerdi. Kolu kırılmış bir yetim Bebe'den alçısına imza atmasını isterken, bir başka çocuk ise cüzdanındaki paraya imza attırdı. Bu durumu ironik bir espriyle açıkladı Bebe: "

Burası Casa do Gaiato. Paranın geçmediği yer."

Çay tiryakisi
Yemekhaneye girdiğimiz sırada kokudan günün menüsünü öğrenmeye çalışıyorduk.

Yetimhanedeki çocuklar zil çalan karınlarını doyurmak için masalardaki yerlerine çoktan oturmuşlardı geldiğimizde. Bebe de arkadaşlarına selam verdikten sonra boş bir sandalyeye oturup diğerleri gibi sessizce beklemeye başladı.

Yemekte çıkan tavuk çorbası ile etli pilavlarını büyük bir iştahla yiyen arkadaşlarını gösteren Bebe,  “İşte bu insanlar benim gerçek ailem. Onlarla ne zaman böyle oturup yemek yesem huzur buluyorum. Ama bazen de annemi ve babamı gerçekten çok özlüyorum" diye duygusal bir konuşma yapıyor.

Yetimhanedeki çocuklara yemek servisini bizzat kendisi yapacak kadar mütevazı olan Bebe konuyu Türk yemeklerine getirerek, “Erişteye bayılıyorum. Bazen kız arkadaşım da yapardı. Bir de İstanbul’a gelene kadar çayın bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum. Kulüp tesisleri olsun dışarıda olsun bir oturuşta on bardak çay içiyordum. Bıraksalar akşama kadar çay içerim. Türkler çay yapmasını çok iyi biliyor. Bunun yanında Türkiye'de tavuk kanatlarını çok güzel yapıyorlar” diyor.

Bebe, yetimhanede kimsesiz çocukları kendi elleriyle besliyor.

Bir zamanlar sıralarında dirseklerini çürüttüğü bu sınıfta yetimhanedeki çocuklarla toplu resim isteğimizi geri çevirmeyen Bebe, Portekizce olarak arkadaşlarına "Türkiye'de gazeteye çıkacaksınız haydi toplanın fotoğraf çekileceğiz" diye seslenmesi ortalığı bir anda panayır yerine çevirdi.  Küçük bir çocuğu omuzuna alan Bebe, sanki o miniğin babası gibiydi.

Kimbilir o da Bebe'yi belki de hiç görmediği babasının yerine koyuyordu. Belki de o küçük siyahi çocuk da tıpkı Bebe gibi Casa do Gaiato'dan çıkarak kendisini futbol arenasında bulmayı hayal ediyordu.

Kimsesizlerin dert babası olan Bebe, onlarla geçirdiği her dakikadan büyük mutluluk duyduğunu belirtiyor.

Bir çocuğun cüzdanındaki parayı imzalayan Bebe, “Paranın geçmediği yer”?sözleriyle yetimhaneyi özetledi.

Beşiktaş içine doğmuş
Manchester'daki kız arkadaşının Türk olduğunu söyleyen Bebe, "Ona ileride Türkiye'de Beşiktaş'ta oynayacağımı söylemiştim. Çok garip bir tesadüftü. Nasıl oldu bilemiyorum ama o gün konuştuklarımın hepsi gerçekleşti" dedi

Bebe, "Size ilginç bir şey söyleyeyim mi? Beşiktaş’ta futbol oynayacağım Manchester United’ta iken içime doğmuştu aslında” diyerek bizlere “Nasıl yani” dedirtti.

Tam bu içgüdüsel sıradışı tahminini anlatacağı anda zaten fal taşı gibi açılmış gözlerimizi yuvalarından fırlatan desibel yüklü o çan sesi, Casa do Gaiato’nun avlusundaki sohbetimizi bıçak gibi kesmişti.

Ne olduğunu anlamaya çalıştığımız sırada Bebe, “Akşam yemeği saati. Rahip Joao her yemek öncesinde çocukları bu çanı çalarak toplar yemekhaneye” diyerek geçiştiriyor merakımızı.

Bursa’ya istemişler!
Kulaklarımızdaki çınlamalarla yavaş yavaş yemekhaneye doğru yürüdüğümüz sırada, Beşiktaş’a geleceğini nasıl daha önceden bildiğini bir an önce dinlemek istediğimizi fark eden Bebe, “İngiltere’de oynadığım dönemde Türk bir kız arkadaşım vardı. Onunla çok iyi bir ilişkimiz vardı. Şu an sadece arkadaşız. Bir gün onunla konuşurken bir an ona ileride Türkiye’de futbol oynayacağımı söyledim. Hangi takım diye sorduğunda ise nedenini bilmediğim bir şekilde ağzımdan Beşiktaş çıktı. Sezon başında Beşiktaş’tan teklif geldiğinde ise yerimde donup kalmıştım. Bu çok garip bir tesadüf. Nasıl içime doğdu bilmiyorum ama o gün konuştuklarım gerçekleşti. Hatta kız arkadaşım Beşiktaş’a gideceğimi duyunca Bursaspor’a gelmemi istemişti. Çünkü kendisi Manchester’da okuyan ama ailesi Bursa’da yaşayan birisiydi. Ben bunu kabul etmeyerek Beşiktaş’a geldim” diye anlattı öngörüsünü...

Bebe, “7 numarayı istedim, Quaresma almıştı, 11 dedim, onu da Mustafa giyiyor. Bana 10 düştü” dedi.


ÖZEL RÖPORTAJ: SERDAR SARIDAĞ / MİLLİYET
Özel Fotoğraflar: CENGİZ MALGIRKarakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL