Gecesini gündüzünü inşaat çalışmalarına ayıran Beşiktaşımız'ın patronu, 2014-2015 sezonundaki maçlarını İnönü Stadı’nda oynayacaklarının garantisini verdi.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın şu sıralarda ‘varı-yoğu’ İnönü Stadı. Özel işlerini bile bir kenara itmiş, zamanının
büyük bir bölümünü inşaat çalışmalarına ayırmış. Benzetme yerindeyse, sabah geliyor, gecenin geç saatlerinde evine gidiyor. Uyuyacak vakit bile
bulamıyor Başkan Orman.
Hatta Bodrum’da devam eden kendine ait otelin inşaat çalışmalarını bile ikinci plana atmış. Hummalı bir çalışma var
İnönü’de. Başkan, baretini takıyor, yanına Genel Müdür İhsan Coşkun’u alıyor, çalışmaları yakından izliyor, işçilerle bire - bir görüşüyor, hatır
soruyor, inşaatın planlanan zamanda yetişmesi için herkesin moralini yüksek tutuyor.
Başkanın bu yoğun iş trafiğinde Milliyet'ten
Bilal Meşe özel bir röportaj yaptı.
"BİTECEK AĞABEY"
‘Burası benim varım-yoğum ağabey’ diyor Başkan Fikret Orman... Başkan Orman’ı çocukluğundan, gençliğinden
iyi tanıyanlardanım. Tez kanlıdır, başka bir deyişle yerinde duramaz, hiper aktiftir. Bir başka özelliği ise gözü karadır, sözünü asla esirgemez, pat
diye söyler.
Yazılı ve görsel medya, inşaatın Ağustos ayından bitmesine pek de sıcak bakmıyor, yani kamuoyunda bir umutsuzluk hakim. Ancak Başkan
Orman, hırslı yapısıyla, tez canlılığıyla, asla umutsuz değil: “Bitireceğim ağabey. Beşiktaş 2014-2015 sezonunda maçlarını burada oynayacak...”
Dedik ya, tezcanlı, araya bile giremiyoruz: “2015 yılında buradan Şampiyon Beşiktaş çıkacak, kimsenin kuşkusu olmasın”...
Büyük
hedeflerin adamıdır Orman... Başarısızlığı, yenilgiye asla tahammülü olmayan bir yapısı var. İnönü Stadı’nın şampiyonlukta gözardı edilemeyecek bir
unsur olduğuna işaret eden Başkan Orman, “Burası şampiyonluk için çok önemli. Biz buraları ne için yapıyoruz, elbette şampiyon olmak için” diyerek
geleceğe dönük hedefini de ortaya koydu.
Yani, ‘varın-yoğun burası mı?
“Burası bir parçası...Varım - yoğum Beşiktaş kulübüdür. Beşiktaş, köklü ve de tarihi bir
kulüptür. Ona yakışan bir stat yapıyoruz. İşbaşına gelirken, ilk hedef burayı yıkıp, yapmaktı. Allah’a şükür adım adım, gidiyoruz, yeni sezonda burada
oynayacağız. Geçmişte kazanılan şampiyonluklarda buranın katkısını kim yadsıyabilir? Yeni sezonda taraftarlarımıza ve de takıma layık bir stat olacak.
Taraftar gelecek, rakibe baskı oluşturacak, Beşiktaş yeni sezonda buradan şampiyon çıkacak.”
İYİ ANLATAMIYORUZ
Söyleşi sırasında sık sık gözü pencereye takılıyor,
bir yandan sorularımızı yanıtlıyor, diğer yandan da inşaatı gözlemliyor. Arada bir sözümüzü, sorumuzu kesip, dışarı çıkıyor!
Detaycı bir yapısı var başkanın:
“Şu an krizden tam anlamıyla çıkmış değiliz. Hem kulübün borçlarını ödemeye
çalışıyoruz, hem de her branşta şampiyonluğu kovalayan takımları kurmaya çalışıyoruz. Beşiktaş basketbol takımı play- off’larda ve bütçesine göre çok
başarılı. Bayan voleybol takımımız Avrupa finali oynadı. Erkek voleybol takımımız birinci lige çıktı. Hentbol takımımız Türkiye Kupası’nı aldı,
inşallah şampiyon olacak. Tekerlikli basketbol takımımız Avrupa ikincisi oldu, Türkiye’de yoluna devam ediyor...”
Peki, başkan ya futbol takımı?
“Futbol takımımızın 2
haftası kaldı, inşallah en iyi derecede bitirecek. Bizim en büyük hatamız yaptığımız işleri iyi anlatamıyoruz. Ne çektiğimizi bizimle çalışanlar
biliyor da, halka hissettirmiyoruz, içimize atıyoruz. Ama bu yaşadıklarımızın görünmemesi anlamanı da gelmez...”
YOKLAR İÇİNDE...
Bu konuda başkan çok
dertli...
“Stadınız yok, hasılatınız yok. 6 maç sahanız kapanmış. Ordan oraya sürüklenen bir takım. Ve o takım Şampiyonlar Ligi’ni
kovalıyor. Bu yoklar içinde hâlâ futbolda ayakta kalıyorsak, kim ne derse desin, bu büyük başarıdır. Bu negatif fotoğrafları görmemezlikten gelemeyiz,
haksızlık olur. Bu inşaattan 70 bin kamyon hafriyat çıktı. Kolay mı Allah aşkına?”
"VERİN ŞU RUHSATI"
Ağustos ayını anımsatıyoruz. İnşaatcı değiliz, ama buranın o
tarihe yetişmesi zor gibi gözüküyor.
Başkan bu ısrarlı istek karşısında, yanındaki Genel Müdür İhsan Çoşkun ve Mimar Zafer beye dönerek, “Verin
kardeşim, bizim gizli saklımız yok, çıkarın ruhsatı” diyor...
Ve ruhsatın fotokopisini alırken, araya başkan girdi:
Ağabey, istersen orijinali sizde kalsın, yayınlayın, sonra bize verin...”
Evet, ruhsatı aldık, hem o hem de biz rahatladık! Rotayı,
yine stada çevirdik, takımı da gözardı edemezdik:
“Evet, ağabey Beşiktaş’ı bu stat kurtaracak. Sponsorluk gelirlerimiz geçmişte neydi, bir
de bugüne bakın. Tüm bu olumsuzluklara karşın, takım dahil, diğer branşlarda da ayakta kaldık. Son 10 senede Beşiktaş’ın ligdeki durumlarının Divan
Kurulu’nda anlattım. Sivas’a gittik yenildik. Fenerbahçe Sivas’a gitti yenilmedi mi? Galatasaray Sivas’ta yenilmedi mi? Ne oldu yani Beşiktaş küme mi
düşüyor, sekizinci mi, onuncu mu? Ben de sana soruyorum ne oluyor diyorum...”
Başkan eleştiriler konusunda da kızgın-kırgın, biraz
da öfkeli:
“Net söylüyorum, Beşiktaş en iyi yerlere gelecektir. İçinde olduğu şartlar itibariyle de çok özveriyle çalıştığımızı
düşünüyorum. Yeni sezonda Beşiktaş şampiyonluk kupasını burada kaldıracak, kimsenin kuşkusu da olmasın...”
İnşaat başkan, biter mi?
“Bir defa şunun hakkını veriyor
musun? Sen de bir Beşiktaş’lısın. Burası park olacaktı. Yıkılıp elimizden alınacaktı. Burayı benden başka kimse yıkabilir miydi? Bizler bunu yaptık.
Yeni sezonda pırıl - pırıl bir stadımız olacak. Yetişecek, yetişecek, merak etmeyin ağabey..”
"KONGREDEN YETKİ ALDIM"
Fenerbahçe ile ilgili yayımladığınız bildiri,
yönetim kanadı içinde bölünmelere neden oldu, taraftardan da tepkiler yağdı:
“Bilal Ağabey bir şey soracağım sana, Galatasaray-Fenerbahçe
basketbol maçında yaşanan olaylar sporumuza yakışıyor mu? Ben her yerde açık açık söylüyorum. Diyorum ki bir tek Beşiktaş’lı, bu benim bahsettiğim
ekip hariç tüm Beşiktaşlılar dahil hiçbir statta bir kişi 100 metre ileriden affedersin ‘bilmem ne Beşiktaş’ diye bağırmıyor bize. Her yerde krallar
gibi, centilmence karşılanıyoruz. Demek ki bu olabiliyor. Artı burası başkanlık sistemiyle yönetilen bir kulüptür. Kongreden yetkiyi alıyorum. Yönetim
içinde çelişkiler olmaz, kendi içimizdeki olayları kamuoyu önünde tartışmayız...”
Taraftar size son maçta, ‘bırak git’ diye bağırdılar. Siz de maça gitmediniz. Bu bir tesadüf
mü?
“Canları sağolsun. Yeğenim evleniyordu, düğündeydim. O güne denk geldi . O saate denk geldi. Balta Limanı’ndaydı düğün vardı.
Maçta Olimpiyattaydı. Yeğenim’in düğününe gitmek durumundaydım. Biliyorsunuz herhalde ben en çok maça giden başkanım. Bütün deplasmanlara gidiyorum.
Benim için önemli olan gerçek Beşiktaş’lıların benim gözümde ki insanların yapmış olduğu duruştur...”
"HER YİĞİDİN BİR YOĞURT YİYİŞİ VAR"
Başkan, zaman zaman
tepkileriniz büyük oluyor, yani kabadayı vari söylemleriniz var:
“Temsil ettiğim misyon Süleyman abinin, Baba Hakkı’nın ve Şeref
Bey’lerdir. O misyondan geliyorum, o misyonun devamıyım. Onlar benim gibi kabadayı olmayabilirler. Benim stilim bu, beğenmeyen de olabilir. Tarzım
belliydi, saklayarak da gelmedim. 2004’de neysem, bugün de buyum. Ancak onlar benim kabadayı olmadığımı bilirler. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi
vardır. “
"GENCİM,
GÖĞÜSLERİM"
Kim ne derse desin, kim nasıl bağırırsa bağırsın, daha çok gencim ve bunları göğüsleyecek cesaretim de fazlasıyla var.
Buraya hedefler koyarak geldim. Kimseye taviz vermem
Başkan, son günlerde çok sinirlisiniz, başka deyişle bazı kesimlere sürekli
‘gider’ yapıyorsunuz:
“Ben Beşiktaş camiasının başkanıyım. Benim kaale alacağım insanlar, almayacağım insanlar da bellidir. Benim
şu anki duruşlarım da hareketlerim de Beşiktaş başkanlığıyla alakalıdır. Bu konuşulan konuların hepsi de ben Beşiktaş başkanı olduğum için.
Beşiktaş’ta mutsuzluktan beslenen herkesin bildiği gibi bir kitle var ve soruyorum size diyorumki siz gazetecisiniz lütfen böyle bir araştırma yapın.
Galatasaray kulübünde kaç tane internet sayfası var? Fenerbahçe kulübünde kaç tane var? Beşiktaş kulübünde kaç tane var? Maalesef Beşiktaş’ta
dedikoduyla beslenen bir yapı var. Arkadaş biz kulüp için çalışıyoruz...”
Yani, zarar mı veriyor?
“Vermez olur mu?Ama Beşiktaş’lılar artık herşeyi görüyor. Beşiktaş’lılar
her şeyin farkında.Kimse kimseyi kandıramıyor artık. Herkeste her gerçeği biliyor. Kimse yemiyor artık...”
Başkan çok sinirlisin,
son maçta size de büyük tepki gösterdi taraftarların bir bölümü:
“Yoo o kadar da uzun boylu değil. Aynı zihniyet Süleyman ağabeyi
göndermedi mi? Aynı zihhiyet Serdar Bilgili’yi göndermedi mi? Yıldırım Demirören’le birlikte bu düşünce daha da büyümedi mi? Aynı düşünce, şimdiler de
‘Büyük Başkan Seba’ diye bağırıyor. Olabilir mi böyle bir şey? ‘Seba gitsin, Ahmet Dursun kalsın’ diye yıllarca bağırmadılar mı? Ne çabuk unutuluyor
bunlar. Kim ne derse desin, kim nasıl bağırırsa bağırsın, daha çok gencim ve bunları göğüsleyecek cesaretim de fazlasıyla var. Buraya hedefler koyarak
geldim. Kimseye taviz vermem. Bir amaç için geldi, bu amacı yakalamak için gece - gündüz uğraşıyorum. 2016’ya kadar bu amaçlarımı gerçekleştireceğim,
kulübü zirvede, gelecek insanlara teslim edeceğim...”
Nasıl, yani yeniden aday olmayacakmısınız?
“İlk işim tüzüğü değiştirmekti, değiştirdim. Artık Beşiktaş’ta öyle
uzun bir dönem başkanlık yok.. Ben de her defasında söylüyorum 2016’da başkanlık için aday olup olmamaya karar vermedim...”