Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba Lig TV'ye özel açıklamalarda bulundu. Beşiktaş'a ve milli takıma dair birçok değerlendirmelerde bulunan teknik adam siyah-beyazlılıarla ilgili tüm soruları enine boyuna cevapladı. İşte Aybaba'nın sözleri:
Tatsız bir konuyla başlayacağım
ama Milli Takım'ı izlediğiniz kadarıyla nasıl buldunuz? Macaristan karşısında oynanan futbol ve Brezilya konusunda ne düşünüyorsunuz?
"Milli Takım'ın son 6 maçta oynadığı en iyi futboldu.Takım olarak çok pozitiftiler, çok istediler. Ama futbol bu... Çok
pozisyon yakalayıp çok yüklenirken eksikler ortaya çıkıyor. Rakip de öyle iki üç tane pozisyon buldu. Ama bizim takım maçı galip bitirmeyi hak
etmişti. Futbol bir süreçtir. Yeni hoca yeni bir düşünce. Futbolun çöküntülü bir dönemden sıyrılmaya çalıştığı bir dönem, hepsi üst üste geldi
biliyorsunuz. Buraları böyle atlatmak mecburiyetindeyiz. Bundan sonra belki ileriye dönük daha iyi bir tablo ortaya çıkacak."
Hocam
yediğimiz golü bir düşünelim... Yediğimiz golde herkes Semih'i suçluyor. Ben Semih'i orada hatalı bulmuyorum çünkü, Semih topu kontrol etmek istemedi
benim gördüğüm kadarıyla top Semih'e çarptı ve Semih o topu son anda gördü. O pozisyon için ne söyleyeceksiniz?
"Tabii ki kontrol
etmek istemediği top Semih'in dizine çarptı. Savunma oyuncusu topu kontrol etmek istemez. Düşünce olarak gole hazır değildir bir kere. Eğer topu
görmezse nereden geldiğine bakmazsa, bir de seken bir topa refleks yapması çok zordur oyuncunun. Zaten böyle bireysel olarak oyuncuları suçlamak doğru
bir mantık değil. Takım olarak çok iyi oynandı. Bütününe, futbol adına neler konduğuna, gelecekle ilgili ne mesajlar verdiğine bakmak lazım. Milli
takımımız bu süreçte çok puan kaybetti biliyorsunuz. Eğer şimdi başlamış olsaydı bu turnuva, ben rahatlıkla turnuvalara katılırdı diye
düşünüyorum."
Biraz önce söylediğim gibi Brezilya zor görünüyor. Ortada bir başarısızlık olacak. Başarısızlıkta da hemen fatura
teknik direktörlere kesilir. 3 şık var birincisi istifa etmeli mi? İkincisi görevine son mu vermeli? Üçüncüsü devam mı ettirilmeli? Bu konudaki
görüşünüzü alabilir miyim?
Bizdeki en büyük sorun istikrarsızlık. Neyi planlıyorsunuz ona bakmak lazım. Yeniden yapılanmayı mı?
Koşullar ne olursa olsun devam etmeyi mi? Gelecekte belli bir süre sonucunda başarılı olabileceğini düşünüyorsanız eğer hocaya da bu görevi bu nedenle
veriyorsanız bekleyeceksiniz. Ama siz bir antrenör getirelim 3-5 maç bakalım başarılı oldu oldu, olamadı yeniden bir antrenör değişikliğine gidelim
diye planlıyorsanız; ki bu doğru bir planlama değil zaten. O zaman antrenörü değiştirmeyi düşüneceksiniz. Hiçbir antrenör de ben bir gideyim 3-5 maçı
kazanayım diye gelmemeli ve onu göreve getirenler de bu düşünceye uymamalı. Eksikleri varsa oturursunuz tartışırsınız. Eğer hedefiniz hocayla oturup
böyle bir turnuvaya katılmaktıysa, eğer takım da katılamıyorsa tekrar hocayla oturur konuşursunuz. Normalde ben böyle bir istikrardan yanayım.
Siz olsaydınız teknik direktör istifa etseydi kabul eder miydiniz? Görevine son mu verirdiniz? Devam hocam mı derdiniz?
Ben olsam devam ederdim. Ama böyle bir yetkim yok tabiiki. Şimdi onların ne karar vereceği önemli. Bizim söylediğimiz sadece
bilgilendirme amaçlı.
Bu gruptan neden çıkamadık? Hollanda iyi diyorlar, ama bizim takımımızdaki futbolcuların iyi ve yetenekli
olduğuna inanıyorum. Yani Hollanda'yı bir kenara bırakalım demiyorum. Bundan sonraki rakipler için de diyorum.
"Çıkamadık derken
biz futbol adına hiçbir şeye hazır değiliz ki. Geçen süreçte biliyorsunuz Türk futbolu çok büyük yara aldı. Milli Takımlar düzeyinde, kulüpler
düzeyinde, futbolu yönetenler düzeyinde, inanılmaz zor bir dönem geçirdik. Bunun arkasından Milli Takım'ın çıkıp çok başarılı bir performans
göstermesini bekleyemeyiz. Hep söylediğimiz bir şey var. Çok eleştiriliyor insanlar tarafından ama, biz bu kadar yabancı oyuncuyu kaldıracak kadar
bilgi birikimimiz, kapasitemiz yok. O yüzden yabancı sayısındaki artışın futbolu ters yönde etkileyeceğini söylemeye çalışıyoruz. Yoksa normal
kriterlere, prosedürlere uygulanan ortaya konulan, mesela millililik yaş sınırları belirlenmiş oyuncuyu istediğiniz kadar bu ülkeye alabilirsiniz.
Onlar katkılı olurlar."
Hocam son karar galiba 5 yabancı içerde, 3 yabancı dışarda. Bu da mı fazla?
"Yani
sonuçta 3 yabancı oyuncu neden dışarda olsun. Yabancı oyuncuyu dışarda tutmak için neden alırsınız? Normalde hedef, bütçenizi çok iyi ayarlayıp, size
katkısı en çok olacak mevkiileri planlayıp, oraya en iyi oyuncuyu almaktır. Bundan bir sıkıntı doğarsa eğer bu da olabilir. Çok iyi oyuncu alırsınız
size katkısı olmayabilir, onu değiştirirsiniz. 3 tane kenarda oyuncunun ne gibi bir faydası olacak. Kenarda çok iyi bir futbolcuyu nasıl tutacaksınız?
Hem maliyeti çok yüksek. Ne gerek var 5 taneyse 5 tanesi oynasın."
Peki kaç tane oynaması gerekiyor?
"Ben hep 3
tane yabancı olması gerektiğini düşünüyordum. Galatasaray'ın Avrupa Şampiyonu olduğu döneme bakıyorum. 3 tane yabancı oyuncu hatırlıyorum; Hagi,
Popescu, Taffarel. Herkes bu 3 ismi hatırlıyor. Demek ki 3 tane isim yeterli. Beşiktaş'ın uzun süre başarılı olduğu zamanları hatırlıyorum. Yabancı
sayısı 2 veya 3. Fenerbahçe'de aynı şekilde. 3 takıma da 10- 12 tane yabancı oyuncu geldi hangi takımımız Avrupa'da başarılı oldu? Parayı verirseniz
kaliteli oyuncu alırsanız o da sizi başarıya götürür."
Beşiktaş'a gelecek olursak. Sizin eleştirildiğinizir konu var. Diyorlar ki,
"Samet Aybaba kendi takımını basın önünde eleştiriyor." Siz futbolculuktan geldiniz futbolcu psiklojisini de çok iyi biliyosunuz. Ve yanlış yaptığınız
söyleniyor siz de öyle mi düşünüyosunuz?
"Neyi eleştirdiğim çok önemli."
Mesela Oğuzhan için çok dolaşıyor, çok
fazla dolaşmıyor, daha iyi oynaması lazım gibi...
"Biliyorsunuz Oğuzhan bize İngiltere liginden geldi. Hiçbir üstün düzey takım
tecrübesi yok. Biz Oğuzhan'ı Türkiye'nin en iyi takımının 20 maçta oynayan oyuncu haline getirdik. Onu getirmek için de çok uğraştık. Benim futbol
içindeki her şeyi eleştirmeyte hakkım var. Hem övme hem de yerme hakkım var."
Peki bunu basın önünde mi yoksa birebir mi yapsanız
daha iyi?
"Kendisiyle de konuşuyorum böyle bir soru sorulduğunda da futbolun içindekilerle ilgili eleştiri yapıyorum. Oğuzhan'ın
daha çok kuvvetlenmesi gerektiğine, hedefi olan bir oyuncu olması gerektiğine, uzun yıllar Türkiye'de oynayabilmesi için 1- 2 senenin çok önemli
olduğunu, daha dolu dolu Beşiktaş'ta birkaç sezon oynaması gerektiğini, Milli Takım'da oynaması gerektiğini, ondan sonra Oğuzhan'ın Türk futboluna
Beşiktaş'a ne kadar katkılı olabileceğini konuşalım istiyorum. Benim eleştirdiğim şey iki maç iyi oynayan futbolcuyu göklere çıkarmak, daha sonra o
futbolcuyla ilgili başka şeylerin yazılıp çizilmesi. O zaman oyuncu performansında da düşüş oluyor. Biz bunları toparlamak istiyoruz. Ben Beşiktaş'ın
teknik direktörüyüm. Bizi izleyen milyonlarca insana doğru mesaj veremezsem nasıl bir teknik direktörüm ben. Ben maç öncesi takımımla ilgili, rakip
takımla ilgili, planladığımızı nasıl bir kadro çıkardığımızı anlatmak mecburiyetindeyim. Sonrasında da neyi doğru neyi yanlış yaptığımızı anlatmak
zorundayım. Sıradan bir teknik direktör olacaksam neden Beşiktaş'ın başındayım ki? Burası büyük camia burada doğru mesajlar vereceksiniz. Maç sonrası
röportajları izleyen insanlara biz iyi oynadık, futbolcular hakkında da eyyamcı bir görüş bildirirsem çok rahatsız edici olur. Biz doğru olan şeyleri
söyleriz. Oyuncumla benim arama kimse giremez. Onlar benim evladım. Benim evladıma dışardan birinin söylediği bir şeye ilk ben cevap veririm. Ben
göğüslerim, onları savunmak da onların değerini korumak da benim görevim. Bununla ilgili sıkıntılar gördükçe de söylerim. Bu oyuncuyu kamuoyununn
önüne atıp kendime prim yapacak halim yok. Benim bireysel hiçbir problemim yok. Bu konularda yapmış olduğum şeylerin tek nedeni, Beşiktaş'tır.
Beşiktaş'taki oyuncu nasıl daha faydalı olur, bu büyük camiaya yakışır şekilde davranır onun düşüncesindeyim."
Çok yetenekli
oyuncularınız var bunların başında Fernandes geliyor. Ferdandes'in bugünkü oynadığı futboldan memnun musunuz? Sizi tatmin ediyor mu ? Daha iyisini
yapabilir mi?
"Tabii ki son haftalardaki Fernandes beni tatmin etmiyor. Özellikle sakatlıktan sonraki bölümde etmiyor. Çok üst
düzeyde bir oyuncu daha sonraki dönemde takımı nasıl ateşleyebilir? Bu maçta performansı yükselirse devam edebilir mi? Gibi bir sürü şeyleri üstüste
koyup oynatmaya çalışıyoruz. Yoksa ben Fernandes'in yaşantısıyla da ilgili sıkıntılar yaşıyorum. Kendisiyle de konuşuyorum. Herkes bunu biliyor. Ona
ölçülü olması gerektiğini, bunların sahada performansını etkilediğini ölçüsünü belli bir yerde tutması gerektiğini söylüyorum. O da bunu bir ölçüye
koyacağını böyle yaşamayı sevdiğini söylüyor. Yapacak bir şey yok onu bir yerde tutmak lazım."
Almak istediğiniz futbolcuyu ve
başarıyı alamadığınızı görünce oynatmasam tepki görürüm diye oynatmamazlık yapar mısınız?
"Hayır.Oynamaması gerekiyorsa oynamaz.
Kim olursa olsun. Bizim Fernandes'i oynatmamızdaki sebep ne kadar kaliteli ne kadar üst düzey ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmemden
kaynaklanıyor. Her maçtan sonra acaba performansı yükselir mi beklentisinden ve takımda performansı yükseldiği zaman inanılmaz yerlere gelmiş
olduğundan kaynaklanıyor. Gerekçeleri var tabi ki bunların."
İsmi Fernandes değil de Ferdi olsaydı yine de oynatır
mıydınız?
"Yine oynatırdım. Oynaması gerekiyrosa oynatırdım."
Şu anda oynaması gerekiyor mu?
"Performansına bakarsanız Fernandes'in şu anki durumu pek iyi değil. Ama beklentiye bakarsanız, ben de ve camia da çok üstdüzey de biliyorsunuz."
Devre arasında, ara transferde yaptığınız transferlerden beklediğinizin ne kadarından verim alabildiniz?
"Baştan
beri söylediğimiz şeydir. Devre arası iyi bir oyuncu alamazsınız alırsanız maliyeti çok yüksek olur. Ara transferde diğer takımların yaptıklarını da
görüyorsunuz. Oynayan oyuncuyu bonservis parasını verip alırsanız iyi oyuncu alabilirsiniz. Hedefi olan takımdan iyi oyuncu alabilir misiniz? Bizim
takımımızdan gelip de şimdi Olcay'ı alabilir misiniz? Alabilirseniz Olcay'a 20- 25 milyon isteriz. Eğer almak isterseniz maliyeti inanılmaz yerlere
gelir. Biz de bütün bunların dışında maliyet açısından biraz daha düşük maliyetli oyuncuların peşine düştük biliyorsunuz. Takımda oynayan oyuncuyu
almak maliyete direk bağlantılı olduğu için sıkıntı yaşadık. Ama oyuncularımızdan Niang biraz katkılı olmaya başladı Gökhan geldiğinde iyiydi şimdi
bocalama dönemi geçiriyor. Büyük takımız. Anadolu'dan yıllardır oyuncu alınıyor. Çok büyük ücretler veriliyor biliyorsunuz. 5 milyon 8 milyon liralar
verildi. Bu oyuncuların çoğu oynamadan geri gitti. Bu kolay bir süreç değildir. Beşiktaş'a gelip katkılı olmak, büyük takıma adapte olmak kolay
değildir. Bu takımlarda yer almak için kademeli kademeli bir şeyler yapmak lazım. O nedenle oyuncularımızdan memnunuz. Dentinho şimdi gelişmeye
başladı 1,5 sene oynamamıştı."
Mustafa hazır mı?
"Mustafa henüz hazır değil, ama Dentinho 1.5 sene hiç maça
çıkmamış bir oyuncu tabi ki hazırlamamız lazım. Bu tür küçük küçük eksikleri gidererek bu oyuncuları katmaya takıma çalışıyoruz."
Biraz önce Olcay'dan söz ettiniz. Olcay'da bir istikrar var. Hemen hemen her maçta oynadı. Performansı da aynı. Diyorsunuz ki Olcay 10 maçta
7'den aşağı maç oynamaz. Neye bağlıyorsunuz Olcay'ın gösterdiği bu performansı?
"Olcay çok coşkulu, saygılı bir çocuk. işine
inanılmaz bağlı ve hep yapmak istiyor. Hep araştırıyor saha içinde. Milli maçtan sonra bir hazırlık maçı yaptık. Kendini hep geliştirmek istiyor.
Görüyorsunuz rakip takımı en çok karıştıran oyuncu Olcay. Bu performansıyla bu duruşuyla daha da iyi yerlere gelecektir göreceksiniz. Bu isteği, bu
arzusu, futbol sevgisi ve duruşu böyle olduğu takdirde Milli takımımızın da değişmez oyuncusu olur."
Şu an yanımızda Olcay'ın ilk
giydiği milli takım forması var. Bunun hikayesini dilerseniz sizden dinleyelim Samet hocam.
"Olcay antremandan önce benim odama
geldi. Torbanın içinden ilk giydiği Milli formasını çıkardı. "Hocam bu formada sizin çok emeğiniz var" dedi ve formayı bana hediye etti. Bundan güzel
bir duygu olamaz. Biz bir aileyiz. Beşiktaş takımı bu sene bir çok şeyi başardı. Ama bunu görmezden gelen insan sayısı oldukça fazla. Olsun biz
işimizi yapmaya devam edeceğiz."
Takımınızı ve kendinizi şu fikstüre bakarak 'Biz başarılıyız' diyebiliyor musunuz?
"Buna sezon sonu bakmak lazım. Önümüzde 8 maç var. Bu 8 maçın hepsini kazanmak istiyoruz. Takımla konuşuyoruz bunu hep söylüyoruz.
Beşiktaş takımı her maçı kazanır. Yeter ki, siz iyi konsantre olun, iyi hazırlanın. Bu uzun süreçte bir mücadeledir. 8 maç da arka arkaya. İsterseniz
bunu başaracak kalitemiz de kapasitemiz de var. Bunları başarabiliriz diyoruz. 1. maçtan başlayarak bakacağız."
Bir eleştiri daha
aldınız. "Ben şampiyonluk sözü vermedim camiaya" dediniz. Vay efendim Beşiktaş'ın teknik direktörü nasıl böyle söyler dediler.
"Ben böyle bir şey söylemedim bir kere. Maalesef basında çıkanların %98'iyle benim hiçbir bağlantım yok. Hiçbiri benim söylemlerim değil. Ben
haftada 1 gün basın mensubu arkadaşlarımızla sohbet ediyoruz orada söylediklerimin arkasındayım. Onun dışındakilerin hiçbiri benim söylemlerim değil.
Çünkü ben hiçbir yerde Tv programına çıkmıyorum. Şuan veriyorum ama genelde özel röpotaj vermiyorum. Burada söylediklerimin arkasındayım."
Siz Beşiktaş'a teknik direktör olmadan önce de sizinle konuşuyorduk. Teknik direktör olursanız nasıl oynatırsınız diye. 'Büyük takım çift
santrfor oynar' diyordunuz. Ama ben Beşiktaş'ı çift santrfor oynarken pek görmedim. Sizin bu yetenekte veya bu özellikte oyuncunuz mu yok yoksa
sisteminiz mi böyle?
"Biz sezon başı böyle düşünsek de talihsizlikler yaşadık. Mustafa Pektemek'i kaybettik. Mustafa bizim için
çok önemli bir oyuncuydu. Onu kaybedince 2. santrfor bulma şansımız kalmadı. Ama yine de bizim takımımız tek santrfor oynarken bile Türkiye'nin en çok
gol atan takımı.Deplasmanda ve ligde en çok gol atan takımı."
En çok gol atan takım olma özelliğinizi neye bağlıyorsunuz hocam? Çok
gol atacağınızı son 8 haftada tahmin ediyor muydunuz?
"Tahmin ediyorduk. Takımımızın çok iyi yerlere geleceğini biliyorduk. Sezon
başı bu takım kaleye, pozisyona gidemez diyorlardı. Türkiye'nin en çok pozisyona giren takımıyız. Bütün talihsiz maçlar bize denk geldi. Çok iyi
oynadığımız maçları son dakika yediğimiz gollerle anlamsız şekilde puanlar kaybettik. Herkes Beşiktaş'ın olduğu yer çok normal diğer takımlar çok puan
kaybetti. Çok mantıksız bir yaklaşım. Koyun altalta kaybettikleri puanları biz onlardan daha mantıksız puanlar kaybettik."
Bu puan
kayıplarınızı neye bağlıyorsunuz peki? Kendi hatalarınıza mı şanssızlığınıza mı?
"Bazen biz hata yaptık. Ben yaptım oyuncularım da
yaptı. Hakemler de... Yapınca da böyle üzücü skorlar ortaya çıktı. Çıkmasaydı biz çok daha farklı yerde olurduk."
Hakemlerden
şikayetçi misiniz?
"Yok değilim. Futbol içindeki bütün unsurlara saygılıyız. Biz Beşiktaş'ız. Biz Süleyman Seba döneminin takım
kaptanıyız. Bizim insanlara bakış açımızda hiçbir değişiklik olmadı. herkesin düşüncesine fikirlerine saygılıyız. Her zaman söylüyoruz bizi rencide
edici hakaret edici şeyleri bir kenara bırakın. Futbola bakışımızla teknik direktörlüğümüzle sahada ne yapmaya çalıştığımızla ilgili herkesin farklı
bir fikri olabilir. Biz saygı duyuyoruz ve içinden iyi olanları da bir şeyler alma ihtimalimiz olanlardan da bir şeyler alıyoruz. Kendimizi
geliştirmeye çalışıyoruz."
Neden Cenk değil de McGregor? McGregor'ın tecrübesi mi ön plana çıkıyor? Bu nedenle mi hemen hemen bütün
maçlarda oynuyor?
"Takımla her gün beraberiz. Yetersiz oyuncuyu oynatmam mümkün değil. Adil olmak zorundasınız. Eğer olmazsam
takımın bana saygısı olmaz. Oynaması gereken kimse oynatırım. Beklentimiz olduğu oyuncuyula alakalı da biraz önce söyledim. Bu haftaları kötü
geçirebilir ama büyük oyuncudur. Tekrar dönebilir, biraz ısrar edelim'i Genç bir kaleciye genç bir oyuncuya vermemiz daha düşük. O aradaki fark belki
bir şeyleri ortaya çıkarabilir."
Cenk'in hatalarını yüzüne karşı da söylüyor musunuz? Neden? Cenk'in eksikleri neler?
"Elbette söylüyorum. Kaleci antrenörü bu işle ilgili daha çok çalışıyor. Cenk'in topu oyuna sokmayla ilgili sıkıntıları var. Ve çabuk oyundan
kopuyor. Cenk'le konuşuyoruz olabilir bu futbol diye, ama Cenk biraz duygusal. Topu el ve ayakla oyuna sokmada sorunu var bunlarla ilgili çalışma
yapıyoruz. Ben kalecinin Türk olmasından yanayım. Çünkü yabancı hakkını neden kaleciden yana kullanalım. Ama gelişmeler böyle olunca böyle yapma
mecburiyetinde kalıyoruz."
Gelecek sezon da yabancı hakkını kalecide kullanmamayı aynı şekilde düşünecek misiniz?
"Kullanmamayı düşünüyoruz ama şartlar ne doğrultuda olur bilemeyiz."
Gelecek sezon için transfer çalışmalarına başladınız
sanırım.
"Evet İzleme komitemiz var. 3 aydır Avrupa'nın hemen hemen her şehrinde maç izliyorlar. Bize raporları getiriyorlar. Biz
de o raporlar doğrultusunda transferler yapmaya çalışıyoruz."
Kaç transfer yapacaksınız?
"3 veya 4."
Yabancı olarak mı söylüyorsunuz?
"Yerli, yabancı."
Önümüzdeki sezon için 5-6 yabancı veya 5 tane
transfer Beşiktaş için yeterli olur mu?
"Alt yapıdaki oyuncularımızı bir yerlere getirmek istiyoruz. Alt yapıdan oyuncu grubuna bu
sezon şans verdik. Bana göre kullanamadılar. Daha iyi kullanmaları gerekiyordu. Bu grupla ilgili geçiş süreci hazırlayacağız. Kiraya vereceğiz. Bu
oyuncular da kendilerini geliştirmeye çalışacaklar. Onların yerine başka oyuncular alacağız. Biz bundan yılmayacağız hedefimiz Beşiktaş'a altyapıdan
oyuncu kazandırmak. Bugün olmazsa yarın yarın da olmazsa öbür gün. 1-2 tane de gurbetçi oyuncu alma planımız var."
İsmail
Köybaşı'yla Mustafa Pektemek sağlam olsaydı, daha farklı bir yerde olur muydunuz?
"Futbol enteresan bir oyun, bilmiyorum nerede
olurduk ama Uğur Boral'ın sakatlığı bizi ne kadar etkiledi görüyorsunuz. Oyunu öne doğru oynamadaki bir çok sıkıntımızı Uğur'la aşıyorduk. Şimdi tabi
orada da sıkıntımız başladı. Her oyuncunun takıma artısı, katkısı farklı. Futbol sadece topa vurmak değil."
Almeida'dan memnun
musunuz?
"Memnunum. Zaten ben bütün oyuncularımdan memnunum. Bundan önceki Beşiktaş'la şimdiki Beşiktaş arasında çok büyük fark
var. Bireysel anlamda bütün oyuncular gelişti. Almeida Fernandes gelişti.Her oyuncu gelişti."
Futbolcularınızla mutlaka
konuşuyorsunuzdur. Beşiktaş camiası ve tarafltarları ne Şükrü Saraçoğlu'nda ne de TT Arena'da oynamak istemiyorlar. Bir karara varabildiniz mi?
Kasımpaşa Stadı'nı neden istemiyorsunuz? Dışarda oynamayı düşünür müsünüz?
"Başkanımızla bunu devamlı konuşuyoruz. Teknik anlamda
başkanımıza arzuladığımız şeyleri söylüyoruz."
Neyi arzuluyorsunuz?
"Daha iyi bir statta, daha baskılı daha iyi
oynayabilen bir takım görüntüsünü daha kolay kazanırız diyorum. Atatürk Olimpiyat Stadı bize çok soğuk geliyor. Bırakın rüzgarı stadın kendisi soğuk.
Sahaya bir sıcaklık yansıtamıyor. Başkanımız stadlarla ilgili bir görüşme yapıyor zaten. Bunlarla ilgili teknik anlamda görüşlerimi başkanımıza
söylüyorum. Ama nedense kamuoyunda her söylenen şeyin karşısında bir şey oluşturmak gibi bir algı var. Bunun ne olduğunu ben de anlamış değilim.
Takımın teknik olarak hangi koşullarda başarılı olacağını başkanıma söylemeyecek miyim yani? Ben bunları aktaracağım ki başkanımız da bu görüşler
doğrultusunda kendi planladığı şeyleri de içine katarak stat tercihini yapacak."
Sizin ve futbolcularınızın görüşleri hangi stada
daha yakın?
"Fenerbahçe'nin ve Galatasaray'ın statlarıyla alakalı bir görüşme var. Ama onlardan kesin bir sonuç yok herhalde."
Onlar olmazsa şehirdışı düşünür müsünüz? Mesela İzmir'den bir davet var.
"Evet bunu da konuştuk başkanımızla.
Teknik anlamda nasıl olabilir diye bana sordu. Bu konuda kendisine bilgi de verdim. Sonuçta kararı tabiki başkan verecek."
Şu anda
şampiyonluk şansınız var mı?
"Bizim içimizde gizli bir hedefimiz var. Bunu söylediğimizde yine yanlış anladılar. Önümüzdeki maçları
kazanarak oraya doğru gideceğiz."
Beşiktaş fazla gol atıyor, ama fazla gol da yiyen takımlardan. Bunların muhasebesini
futbolcularınızla yaptınız mı? Ve yaptığınızda neler çıkarttınız?
"Çok coşkulu yürekten oynayan takımız. Profesyonellik ve oyun
tedbiri diye bir şey vardır. Hiç beceremiyoruz bilmiyoruz. oturup oyuncu arkadaşlarla konuşuyoruz. Arkadaşlar bakın nerede kademe hatası yapıyoruz
konuşuyoruz, buralarda eksiklerimiz var diye. Savunma topu kaybettiğiniz yerde başlar. Sadece sağ bek sol bek işi değildir. Başladığı yere bakmak
lazım. Çok adamla hücum edince tabii geri dönüşlerde biraz sorun yaşıyoruz. Bunu da önlemek için oyuncuların doğru yerlerde durması lazım. Bunlarla
ilgili defalarca çalışıyoruz ama bütün bunları yaptıktan sonra top da sizi sevecek isteyecek ummadığınız anda ummadığınız hata oluyor."
Top sizi sevmiyor mu?
"Bu sezon hiç sevmedi. Bir kaç maç belki bizi sevdi ama daha çok sevmedi."
Fenerbahçe maçında 3.golden sonra büyük bir coşku yaşadınız. Bu bile zaman zaman eleştirildi. Beşiktaş teknik direktörü kendi sahasında
Fenerbahçe'yi yeniyor, bu kadar coşkuya gerek var mı diyerek...
"İnsanlar bunları düşünemiyor. Düşünüyor veya farklı yorumluyor.
Biz 90. dakikada 4 tane maçın 1 tanesinde yenildik 3 tanesinde berabere bitirdik. Bir de bize olsun dedik ve yaşayınca o da bizi inanılmaz mutlu etti
tabii. Gayet doğaldır. Beşiktaş'ın teknik direktörü mutluluğunu veya mutsuzluğunu sahaya yansıtmayacak mı yani? Eğer bunu yansıtamıyorsa hangi
heyecanla bunu yaşatacak? İnsanın yaşadığı şeyin yüzüne vurması kadar güzel bir sey yok. Eğer vuramıyorsa farklı şeyler düşünüyordur. O anı
yaşamıyordur. O anı yaşarsa yüzünüzden her şey belli olur. Onun için tabi sevinçlerimiz de üzüntülerimiz de olacak. Ne kadar olacak ne kadar süreyle
olacak. Benim oyuncularım İnönü Stadı'ndaki son maçı kazandı. Bizim camiamız için çok önemliydi. Soyunma odasında hiçbirinin sesi çıkmadı. Rakibe
saygı duydukları için seslerini çıkarmadılar. Biz böyle bir takımız yani."
Sizin bir görüntünüz var, ellerinizi açtınız bir şeyler
söylediniz. Herkes orada neler söylediğinizi merak ediyor.
"Ben o anı hiç hatırlamıyorum. Golden sonra zaten sahanın içine girdik
hiçbirini hatırlamıyorum. Sonradan konuşunca 'Biz çizgiyi görmedik sahaya girmişiz' dedik. Allah'a şükranlarımızı bildirdik böyle bir maç da bize
kısmet oldu diye. Büyük keyif ve mutluluk tabi. Camiamızı böyle bu maçların tek tek konuşulduğu camia olmaktan çıkarmak lazım. Camiamızı bu maçları
hep kazanan bir takım görüntüsüne sokmak lazım. Bunun için de birbirimize kenetlenmemiz lazım. Küçük ve basit şeylerden içimizdeki insanları
yıpratmamak lazım. Biz büyük takımız. Eğer Beşiktaş markadır büyük takımdır diyorsak, 8 taneden sonra kazanılan bir Fenerbahçe maçına bırakın
sevinmeyi böyle görünmek lazım. Bizim aslında her maçı kazanacak görüntüde bir takım olmamız lazım. Bizim eksiklerimiz de bunlar. Bunları aşmak için
de sabırla bekleyerek birbirimizi destekleyerek başarabiliriz. Ama siz son 10 maçta İnönü'de 6 mağlubiyet alıyorsanız, 2 beraberlik alıyorsanız,
yendiğiniz maça bu kadar sevinirsiniz. 8 Fenerbahçe maçından 6 'sını kazanıp 1 tane kaybedebilirsiniz işte o zaman sizin için doğal bir şey haline
gelir."
Hemen hemen her maça yerine gidip izliyorsunuz. Hangi takımın maçı size en çok keyif veriyor?
"Zaman
zaman takımlarımız çok iyi oynuyor. Sanica Boru Elazığspor mesela çok hoşuma gidiyor. Akhisar Belediyespor inanılmaz dirençli bir maç gösteriyorlar.
Yılmaz hocayı da kutlarım. Büyük başarı bence. Sonra insanlar Yılmaz hocanın gülüşüne saatine takılıyor. İş yapıyor, maç kazanıyor. Akhisar
Belediyespor bence inanılmaz disiplinli. Bütçenizi bilmeden yapılan her hamle takıma zarar verir. Akhisar Belediyespor'un borcu olduğunu
zannetmiyorum. Onlar bu mütevazi kadrolarıyla bu mücadeleyi verebiliyorlar. Kayserispor iyi bir çıkışla başladı ikinci yarıya. Sivasspor çok tempolu
oynuyor bazen direnci kırılıyor. Keyif veren maçlar izliyoruz."
En yürekten oynayan takım sizce kim?
"Bizim
takımımız. Burada mütevazi olmayayım."
Mağlubiyette galibiyette taraftarların tutumundan takıma sahip çıkışından memnun musunuz?
"İnanılmaz. Özellikle son Kasımpaşa maçından sonra oyuncuları tribüne çağırmaları güzeldi. İşte Beşiktaş'lılık budur. Maça çıkan
hiçbir oyuncu maçı kaybetmek için çıkmaz sahaya.hiçkimse mağlubiyeti düşünmez. Siz bana maçtan önce Kasımpaşa maçını kaybedeceksin deseniz ben inanmam
rüya görüyorsunuz derim. Kimse yenilgiye hazır değildir. Ama sahada farklı bir dünya var orada performans var istek var şanssızlık var. Böyle bir maçı
da kaybedebilirsiniz. Kaybettikten sonra böyle bir maçı nasıl kaybettiğinizle ilgili yorumu çok işi yaparsanız ondan sonraki maçları kaybetme şansınız
azalır."
Sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
"Biz Beşiktaşlıyız. Beşiktaş'ın iyi olması için
çalışıyoruz. İçinde oluruz dışında oluruz tek hedefimiz bu takıma hizmet etmek. Hatalarımız da oluyor, doğru yaptığımız şeyler de oluyor her ikisinden
de ders çıkarmaya çalışıyoruz. Bizim burada kimseye verilmeyecek hesabımız yok. Geliştirmek istiyoruz. Uzun vadeli takım planımız var. Sadece maçları
konuşulan değil uzun vadeli konuşulan bir takım yaratmaya çalışıyoruz. Öbür takımların da böyle düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. Bakın uzun vadeli
çalışan takımlar nasıl başarılı oluyor. İnşallah Beşiktaş takımı yeni stadımızda tekrar o eski günleri gibi onurlandıran gururlandıran görüntüsüne
geri dönecek."