Beşiktaş, UEFA Disiplin Kurulu’nun kararına itiraz etmeye hazırlanırken, MİLLİYET, kurulun siyah-beyazlılara gönderdiği rapora ulaştı, ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Emilio Garcia imzasını taşıyan ve toplam 12 sayfadan oluşan İngilizce raporda kararın, Avusturyalı Thomas Partl ile İsviçreli Jacques Antenen ve Macar Sandor Berzi tarafından alındığı görüldü.
Raporun ilk bölümünde, Beşiktaş ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor arasında oynanan Türkiye Kupası finalinde yaşananlar, “Polis soruşturması” ışığı altında anlatıldı. O dönemin asbaşkanı Serdal Adalı ile Teknik Direktör Tayfur Havutçu hakkında 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınan karar da hatırlatılırken, Disiplin Kurulu uzun uzun, neden böyle bir karar alabileceğini anlattı. CAS’ta son olarak görülen Olimpiakos Volou kararında, hakemlerin UEFA’ya böyle bir yetki verdiğine de dikkat çeken Kurul, UEFA’nın müsabakalarının imajını korumak adına böyle bir hakka sahip olduğunu belirtti. Kurulun raporunda iki yetkili hakkında, “şike yapmayı hedeflediği” şeklinde vurgu yapması da dikkat çekiciydi.
Özellikle UEFA Avrupa Ligi talimatının 2.07 (g) ve 2.08 maddesine atıfta bulunan
kurul, Avrupa kupalarına katılmak için başvuran bir takımın, 27 Nisan 2007’den itibaren ulusal ya da uluslararası müsabakalarda, direkt veya endirekt
olarak maç ayarlama olayına karışmadığını deklare etmesi gerektiğine vurgu yapıldı ve Beşiktaş’ı buradan vurdu.
Siyah-beyazlıların 9 Mayıs
2013 tarihinde yaptığı bildirimde mahkemenin iki yetkilisini mahkum ettiğini de söylediğini dile getiren Kurul, raporunun son bölümünde, işlenen
suçların ciddi olduğunu ve Türk ve Avrupa futboluna önemli ölçüde zarara yol açtığını ifade etti. UEFA statüsünün 50. maddesinin 3. fıkrasına atıfta
bulunan Disiplin Kurulu, lisans kriterlerini de hatırlatarak, Beşiktaş’ın UEFA Avrupa Ligi’ne alınmasının mümkün olmadığını belirtti.
Raporun final bölümünde, aynen şu ifadeler kullanıldı:
1. Beşiktaş, 2013-14 sezonunda UEFA Avrupa Ligi’ne katılmasına uygun değildir.
2. Bu karar,
Beşiktaş’ın daha sonra karşı karşıya gelebileceği başka disiplin cezalarını engellemez.
CEZA DEĞİL TEDBİRDİR
DOÇ.DR. MAHMUT KAŞIKÇI
(TFF eski Disiplin
Kurulu üyesi)
UEFA Disiplin Komitesi’nin Beşiktaş hakkında verdiği kararın niteliğinin ne olduğu konusunda bir belirlilik yok. UEFA resmi
internet sitesinde 10.06.2013 tarihinde yapılan açıklamada yönetici ve antrenörle birlikte kulübün de 2011 yılına ilişkin “match-fixing- şike” iddiası
UEFA Disiplin Kurulu’na sevk edildiği açıklaması yer alıyordu. Keza dün kulüpten yapılan açıklama da aynı husus yer aldı.
Bununla birlikte KAP’a
yapılan açıklamada “2012-2013 döneminde idari kriterlere uymamak” iddiası ile haklarında UEFA tarafından soruşturma açıldığı bildirilmişti. Neden o
bildirimde maç kurgulamak eyleminden söz edilmedi, neden eylem tarihi olarak 2011 değil de 2012-2013 tarihi belirtildi bu husus anlaşılamamaktadır.
Bununla birlikte, (her ne kadar Sayın Başkan kendilerinin ya da vekillerinin dışında yapılan yorumlara itibar edilmemesini söylemiş ise de
aflarına sığınarak) sözünü ettiğiniz kararın “Karar” başlıklı sonuç kısmının kanımca son derece ilgi çekici hükümleri içerdiğini belirtmek
istiyorum.
Bunlardan birincisi “BJK’nın 2013-2014 döneminde UEFA Avrupa Ligi’ne katılım koşullarını taşımadığı” yolundaki saptamadır. Bu
noktada her ne kadar temeldeki iddia 2011 yılında müsabakaya etki edildiği iddiası olsa da; bu yaptırımın ya da tedbirin KAP’a yapılan bildirimdeki
gibi “idari kriterlere uygunsuzluk” nedeni ile verildiği kabul edilmelidir. Oysa ki 25.06.2013 tarihinde UEFA internet sitesinde yayınlanan kısa
Fenerbançe kararında katılım koşullarını taşımamaktan değil, kupa dışında bırakılmaktan, ihraç edilmekten söz edilmiştir. Keza Beşiktaş kararının son
sayfasında söz edilen UEFA Statüsü’nün 50/3. maddesinde düzenlenen de bir ceza değil tedbirdir.
Nitekim kararın son sayfasındaki hüküm fıkrasının
1. maddesi, 2. maddesi ile birlikte okunduğunda bu yargı daha da güçlenmektedir. Şöyle ki anılan 2. maddede “Bu kararın (anılan dönemde kupaya
katılmasının engellenmesi kararının) daha sonra BJK hakkında ayrıca verilebilecek cezaya halel getirmeyeceği/ engellemeyeceği” anlamlı bir hüküm
bulunmaktadır. Bunun sonucu ise ileride olayla ilgili incelemenin genişletilmesi sonucunda ayrı bir ceza verilebileceğidir. Bununla birlikte Beşiktaş
Yönetimi'ne de ilgili olayları bildirdiği için teşekkür edilmiştir.
Benim karardan anladığım bu...
Özetle burada; her ne kadar
25.06.2013 tarihli UEFA kısa karar açıklamasının başında ceza terimi kullanılmış ise de, “UEFA Statüsü’nün 50/3. maddesinde düzenlenen “disipliner
cezaya ihtiyaç olmaksızın men” hali varmış gibi görünüyor. Kararda tedbir terimi geçmese de, bu bir nihai bir ceza değil, BJK’nın 2013-2014 yılında
Avrupa Ligi’ne katılım koşullarını taşımadığı konusundaki kuvvetli şüpheye dayanan ve Disiplin Kurulu’nca hükmedilen bir tedbirdir.
Sonuç
olarak kanım, bu kararın hüküm fıkrasının 1. maddesinin, hukuken, bir tedbir olarak algılanmaya daha uygun olduğudur. Bununla birlikte ister tedbir
olarak algılansın, isterse idari kriterlere/katılım kriterlerine uygunsuzluk nedeni ile verilmiş bir ceza olarak algılansın, ikinci fıkra dikkate
alındığında burada macth-fixing (müsabaka sonucunu etkilemek-şike ) nedeni ile verilen bir nihai cezanın söz konusu olmadığı sonucu çıkmaktadır.
İleride ceza verebilirim demek, mutlaka veririm anlamına da gelmez elbette