Bu haberi yazdır
"Daum aslında bir ödlek!"
 
Daum aslında bir ödlek!
Mircea Lucescu... 4 sezondur ülkemizde görev yapıyor. Başarılarıyla ve entelektüel kişiliğiyle tanınıyor. Ama son 3 ayda gerek spor basının gerekse Beşiktaş camiasının hedefi haline geldi. G.Saray'dayken de tartışıldı Beşiktaş'ın başındayken de... Ama hiç böylesine eleştirilmemişti. Sustu, sustu... Aslında kendisine karşı yapılan saldırılara cevap vermeyecekti. Böyle karar almıştı.

Fakat bir meslektaşı, F.Bahçe Teknik Direktörü Christoph Daum tarafından hedef gösterilince dayanamadı. Şimdi sizlere noktasına virgülüne dokunmadan, aracı olduğumuz Mircea Lucescu'nun söyledikleri aktarıyoruz:

"F.Bahçe'yi şampiyonluğundan dolayı tebrik ediyorum. Ama sadece başkanları Aziz Yıldırım, 2. başkanları Nihat Özdemir ve taraftarlarını tebrik ediyorum.

Daum'un söylediklerine cevap vermeye gelirsek... Şimdi şampiyon oldu ve konuşuyor. İstediği kadar da konuşabilir. Bunlardan sonra Daum kalkıp 'Şampiyon olacağımızı Lucescu'nun hakemler hakkında konuşmaya başladığında anladım' diyor. Gülüyorum. Çünkü, gerçekten aptallık yapıyor. Herşeyi itiraf ediyor. Şampiyonu hakemlerin belirlediğini söylüyor. Yani bu sayede hakemlerin bize neler yapacağını bildiğini açığa çıkartıyor.

Kendisine teşekkür ediyorum. Bize karşı nasıl organize gelindiğini söylüyor. Sözlerini iyi incelemek lazım. Aradan çok ince mesajlar çıkartabilirsiniz. Türkiye'de bu sezon neler olduğunu Daum da çok iyi anlamış. "Maraton" yorumcusu Erman Toroğlu bütün bir ligi speküle etti. Pazar akşamları herkese dehşet saçtı. Herkes sustu..."

Ben şampiyon olamayacağımızı ne zaman anladım biliyor musunuz... Hakemler hata yapmaya başladığında değil... Ali Aydın istifasını verdiğinde! Neden mi? Çünkü ilk kez bizim lehimize hata yapıldığı yazıldı gazetelerde, ki ben bunlara kesinlikle katılmıyorum. Ali Aydın medya tarafından terörize edildi. Hakemliği bırakmak zorunda kaldı. Sonra herkes korkmaya başladı.

Bir sonraki maç başımıza neler geleceğini o gün anladım. Ve dediğim çıktı. G.Birliği maçında 2 penaltımız verilmedi. Oyuncularıma da söyledim, 'F.Bahçe maçına 3 puan farkla çıkarsak, gençlerle bile oynasak onları yener, şampiyon oluruz' dedim. Ama buna izin vermediler. Puan farkını 3'e indireceğimiz G.Birliği maçında bizim yolumuzu kestiler.

G.Antep'i yendik, G.Saray'ı geçtik, farkı 3'e indireceğimiz G.Birliği maçında çelmelendik. Bizi Antep ve G.Saray maçında rahat bıraktılar. Normal maç yönettiler. Ama Ali Aydın gittikten sonra, diğer hakemler bizim maçları normal yönettiklerinde başlarına neler geleceğini gördüler. Ondan sonra medya tarafından kariyerlerinin bitirileceği korkusuyla düzgün hareket edemediler. Ali Aydın'ı hiç unutamadılar.

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy kendisine karşı yapılan saldırılardan olumsuz etkilendi. Ne yapsın ki adam! Koltuğunu kaybetme korkusuyla hiçbir olaya müdahale edemedi. Sonra bizim bu ortamda 4 önemli eksikle çıkıp F.Bahçe'yi yenmemiz beklendi. Kaptan Tayfur sakat, Ahmed Hassan sakat, Emre ve Ronaldo cezalı... En önemli futbolcularım sakat... Çünkü rakip takıma (Konyaspor'u kast ediyor) teşvik primi veriliyor. Onlar da bu parayı evlerine götürmek, parayı haketmek için vargüçleriyle saldırıyorlar. Gençler maçında Tayfur'u, Konya maçında Ahmed Hassan'ı kaybettim. Düşünün oyuncumun çenesi kırılıyor, hakem faul bile vermiyor. Bu nasıl iş?

Çıkıp her hafta eksik, hırpalanmış rakip karşısında oynayıp, sonradan konuşmak kolay. F.Bahçe'nin Konya maçında Zafer Biryol ve Altan yok, Bursa maçında Junior cezalı, bizim karşılaşmada Emre, Ronaldo, Tayfur ve Ahmed Hassan yok, GAntep'in İbrahim Toraman'ı cezalı... Gerçekten bir antrenör için böyle en önemli oyuncularının olmadığı takımları yenmek kolay.

F.Bahçe maçına gelirsek... Bize karşı oynamak kolaymış. İlk maçta 3 oyuncusu atılmalıydı. Oyunda kaldılar. Selçuk, Luciano ve Tuncay direkt kırmızı kart görmeliydi. 2. maçta ilk golü dışarıdan çevirip attılar. Luciano'nun bir ayağı çizginin 20 santim içinde. Luciano'nun topa vuran ikinci bacağı kısa mı? Bu futbolcu topal mı? Benim maçları kasete aldığım, tepeden görüntülerim var. Saha içi yerleşimlerini görmek için. Bu pozisyonu isterseniz size defalarca gösterip, herkesle tartışabilirim. O maçta da bizim verilmeyen 2 penaltımız var. Bunlardan sonra, bu kadar destekle çıkıp bize karşı oynamak gerçekten kolay...

Şimdi bakıyorum da Daum'a hak veriyorum. Gerçekten Beşiktaş'ın başında olsa ve bu kadar haksızlığa uğramasa benim takımımla F.Bahçe'ye 20 puan fark atardı. Geçen sene 35 puan atmıştı. Bu sene de 20 puan atardı.

İbrahim Üzülmez'den bahsediyor. Onun kötü futbolcu olduğunu söylüyor. O zaman Beşiktaş'ın başındayken neden onu 33 maç oynatmış. İbrahim benim zamanımda Milli Takım'a yükseldi.

Daum, hiç sıkılmadan kendi oyuncusu Tomas'a bile saldırmış. Bunu nasıl ve hangi mantıkla yapar?

Daum aslında bir ödlek. Ve vicdan azabı çektiği için bana karşı saldırıda bulunuyor. Gittiği takımlara bakın? Hep servet harcamış, başarılı olmuş o gittikten sonra takımlar finansal krize girmiş. Bana saldırarak içindeki acıyı dindirmeye çalışıyor.

Harcadığı paraya bakın, bir de benim yaptıklarıma bakın. Beşiktaş'ta 2 senede en az 20 milyon dolar tasarruf yaptım. Geçen sene şampiyon oldum, bu sene şampiyonluğum çalındı. Bir de Daum'a ve yaptığı transferlere bakın. Hâlâ transfer istiyor. Her maçtan önce rakibin bir futbolcusuna transfer teklifi yapıyor.

Daum'un benim hakkımda konuşması için önce Avrupa'da başarılı olması lazım. Şampiyonlar Ligi'nde, UEFAda kendisini göstermesi lazım. Bugüne kadar hep paranın peşinden koştu. Paralı kulüpleri buldu. Astronomik transferler yaptırdı. Sonra kaçıp gitti. Seneye F.Bahçe'de de başarılı olamazsa yapacağı budur. Ödlek kişiliği bunu ona yaptırır. Tam konfirme edileceği sezon kaçıp gidiyor. Sıkıdan kaçıyor. Kolay başarı arıyor. Buna çok alışmış

Türkiye'de 2 takımı şampiyon yaptım. Bunu büyük parasızlık içinde gerçekleştirdim. Avrupa'da çeyrek finaller oynadım. Şampiyonlar Ligi'nde takımlarımdan bahsettirdim. Yaptığı açıklamalar onun ruhunu temizlemez. Hayatının sonuna kadar ne çaldığını bilen, bu sayede zengin olmuş bir karakteri canlandıracak.

Beşiktaş'a ilk geldiğimde bile Daum'un yaptıklarını temizlemeye çalıştım. Asper, Baya, Myhre ve Stavrum'a gitmeleri için milyon dolarlar ödedik. Sonra belki de yapabileceğimiz bir transferi sırf bu paraları ödedik diye gerçekleştiremedik. Nasıl olur da hâlâ benim ve Beşiktaş'ın hakkında konuşabilir?"

"Hakemler lige çok müdahale etti. Örneğin yardımcı hakemler... Selçuk Kaya'yı bizim 10 maçımıza vermişler. 8 tanesinde büyük hatalar yapmış.

Ligin ilk yarısında hakemler yüzünden toplamda 2 puan kaybetmiştik. İkinci devre ise 20 puan kaybettik. Oysa F.Bahçe ilk yarıda hakemler sayesinde 6 puan kazandı. İkinci devre ise 9 puan daha aldılar. Toplamda hakemler onlara 15 puan verdi. Biz 20 kaybettik, onlar 15 kazandı. Toplama bakarsanız 35 puanlık fark görürsünüz.

Size ilginç bir not daha aktarayım: Mesela F.Bahçe bizi yakalayıp 6 puan fark attıktan sonra o yardımcı hakem Selçuk Kaya bizim hiçbir maçımıza verilmedi. Ne tesadüf! Bülent Yavuz istifa etmeli. Zaten Haluk Ulusoy da 'Hakemlerim beni üzdü' demedi mi? Hâlâ orada nasıl oturuyor? Bütün ligin gidişim o değiştirdi.

F.Bahçe'yi 5-10 sene daha kimse tutamaz. Ellerine inanılmaz bir güç geçirdiler. İlişki, organizasyon, maddi güç bakımından zirvedeler. Şimdi başka bir hedefleri var. Milli Takım'ın ilk kötü maçında Federasyon Başkam Haluk Ulusoy'u değiştirmeye çalışacaklar. Bütün kurulları kendileri kuracaklar. Onlara bu gücü, bugüne dek her söylediklerini yerlere eğilerek kabul edenler verdi. Kimse 'Siz ne yapıyorsunuz?' demedi. Baksanıza istedikleri gün, istedikleri hakemle, tekrarlayarak oynadılar.

Bu sezon, benim hayatım boyunca dünyanın neresinde olursa olsun başımdan geçen en utanç verici sezondur. Hayatımda böyle bir şey yaşamadım. Bu sezon futbol adına kara bir lekedir." 
 

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL