Yanlış anladılar
Bir insan bu denli yanlış
anlaşılır mı? İnönü Stadı’ndaki olay için MÜNFERİT’tir dedim. Ertesi gün bir baktım, herkes üzerime geliyor. Bunu şu anlamda söylemek istedim...
Böylesine elim bir olay koskoca onurlu ve şerefli Beşiktaş camiasına mal edilmemelidir. Sadece bunu vurgulamaktı amacım. Yoksa, bir genç ölmüş,
yüreğim paramparça oldu. Tüylerim ürperdi. Ama, söylediklerim tamamen yanlış yorumlandı. Adımı bile kanla yazdılar.
Gün geldi, ‘yeter artık’ diye bağırmak geldi içimden. İnanın bu şansı bile bulamadım. Böyle bir şansım bile olmadı. Çünkü, bir başka olay geldi yakamıza yapıştı. Diğeri geride kaldı. Düşünübiliyor musunuz, siz düşlerimizdeki Beşiktaş’ı yaratmaya çalışırken, hiç hesapta olmayan olaylar gelip sırtınıza biniyor.
Eleştiriler ölçüyü aştı
Yok, futbolcularla ilgilenmiyormuşum... 24 saatim Nevzat Demir Tesisleri’nde geçiyor. Üstelik ben,
teknik adam değilim. Kadro oluşumu, oyun kurgusu, sistem-mistem gibi işlere hiç karışmam. Ama bunların da eleştirisi bana kadar uzadı. Benim işim
mali, ailevi ve motivasyon gibi sorumluluklarla sınırlıdır. Ve bir de Beşiktaş’ın başarısı için tüm olanakları seferber etmektir benim görevim.
Sanatçı değilim
Bana da, Beşiktaş’a da bir takım tenkitler yapılacak. Kötü transfer yaptı, diyebilirler. Yanlış hoca seçti,
diyebilirler. Ancak, ben magazin sanatçısı değilim. İşime ne ailemi, ne çoluk çocuğumu karıştırabilirler. Özel yaşantıma uzanamazlar. Bundan ailemin
ne kadar etkilendiğini biliyorlar mı?
Ankaraspor maçından sonra yönetimde Del Bosgue için bir oylama yapılmadı. Ama ben tüm Beşiktaşlıların şunu bilmesini isterim; yönetimdeki arkadaşlarımın büyük çoğunluğu ki, başta Başkan ve ben olmak üzere hepimiz hocamıza inandık. Bu inancımızı hep koruduk.
Herşey güzel olacak
Del Bosque artık Beşiktaş’ı ve Türk futbolunu tanıyor. İskeleti de kurdu. İkinci yarıda her
şey bambaşka olacak. Ve Beşiktaş süratle o üst sıralara tırmanacak. Diyorsunuz ki, Kıvanç Oktay, 2004’ün en çok eleştirilen yöneticisi. Doğrudur...
Her eleştiriye de açığım. Ancak, sözlerim yanlış yorumlanmasın ve ailem bu işlerin içine çekilmesin.
Bir olay beni hep rahatsız etti. Ah, ben İspanyolca konuşabilseydim. Ya da Del Bosque İngilizce veya Fransızca bilseydi. Onunla aracısız konuşabilseydim. Her şey bambaşka olurdu. Çünkü anlaştığınız dille konuşursanız, birbirinizin ruhuna, kalbine hitap ediyorsunuz.
Kalan sağlar bizimdir
İstifa eden
arkadaşlarım için olumsuz konuşmadım. İstifaları Divan Kurulu toplantısında duydum ve ağzımdan ‘kalan sağlar bizimdir’ cümlesi çıktı. Del Bosque
bugüne kadar Türkiye’ye gelmiş en başarılı teknik adamdır. Paradan konuşulmasını hiç sevmez. Del Bosque başarıyı hak eden insan.
Carew’i kesinlikle satmayacağız. Norveçli golcünün fiyatı bugün Avrupa piyasasında 10 milyon dolar. Juanfran her an paraya çevrilebilecek oyuncu. İspanya’da bir çok kulüp peşinde.
Cordoba suçsuz
Cordoba’nın oynatılıp oynatılmama takdiri tamamen Del Bosque’nindir. Cordoba
hakkında çıkan söylentiler gerçek dışı. Öyle bir şey olsaydı sezon başında satardık.
Ulvi Güveneroğlu, ikinci yarıdan itibaren futbol
şubesinde görev yapacak. Antrenör Pako ile birlikte maç izleyip raporlar hazırlayacak. Ulvi kesinlikle antrenör olarak gelmedi. Şu anda yabancı oyuncu
kontejanınmız kapalı. Juanfran ve Ronaldo’nun kiralık verilmesinden sonra oyuncu alımını düşünebiliriz. Devre arasında kesinlikle yerli oyuncu
almayacağız. Çünkü Türkiye’nin en iyi oyuncularına sahibiz.
Ankara maçı ömrümden 10 yıl götürdü
Biz Del Bosque’yi sokaktan almadık. Kariyeri, sıfatı belli. Haa, yanlışı olamaz mı. Elbette olabilir. Örneğin bir Ankaraspor maçını kaybetmememiz gerekirdi. O da insan, hatalar yapabilir. Yeminle söylüyorum, o maç sanki ömrümden 10 yıl alıp götürdü. Ama hiçbir zaman Del Bosque’ye inancımı yitirmedim.
2004
bitsin diye dualar ettim
Yemin billah, 2004 bitsin diye dualar ettim. 2004’ün her günü gelip Beşiktaş’a çarptı. Ve her gün sanki
canımızdan bir parça alıp götürdü. O53... numaralı telefonum gece gündüz hiç durmadan çaldı. İnanın, gece uykuya dalacağım an bile telefonumu
kapamadım.
Dahası var... Ben batıl inançları çokca olan bir kimse değilim. Ama bir gün geldi, tüm samimiyetimle vurguluyorum; 2004’ün uğursuzluğuna inanmaya başladım. Sonra kendimi tokatladım, ‘olmaz böyle şey’ diye... Ve böyle düşünürken, yine telefon çaldı. Ve bir felaket haberi daha... Olacak şey değil.
Transferler iki kişinin kararıyla yapılmadı
Carew, Juanfran ve Tayfun, Del Bosque’nin
tercihleridir. O istedi, bizler de yönetim olarak görevimizi yaptık. Yani, iki kişinin kararı ile alınmadılar.
Biz aldığımız 13 futbolcunun sadece ikisine bonservis ücreti ödedik. Bu arada Berkant, İbrahim Akın ve Veysel, Serdar Bilgili yönetimi döneminde alınmış futbolcular. İyi ki, almışlar. Diğer futbolcuları ben değil, yönetim kararı ile aldık. Ama gel de inandır. Dahası var... Carew, Juanfran ve Tayfun Korkut teknik direktörümüz Del Bosque’nin tercihleridir. O istedi, bizler de yönetim olarak görevimizi yaptık. Yani, iki kişinin kararı ile alınmadı bu futbolcular. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Bir Nihat’ı bir de Emre’yi isterdim
Hani o beğenilmeyen kadrodan kimi satmaya
veya kiralamaya kalksak, her kulüp peşimize düşer. Zaten, kapımızı çalan çok kişi var. O futbolcuların en iyi yönü, karekterli oluşları. Bunu da
herkes biliyor. Sadece içimde ukte kaldı. Bir Nihat Kahveci’yi bir de Emre Belezoğlu’nu Beşiktaş’ta görmek isterdim. Olmadı...