Dünyaca ünlü bir teknik adamı, Del Bosque’yi takımın başına
getirip 13 de yeni oyuncu transfer ettiniz. Ancak Beşiktaş’ın sportif başarıları buna karşın belirli bir düzeyde kaldı. Futbolun başındaki isim olarak
bu durumun başlıca nedenleri size göre neler?
11 yerli, 2 tane yabancı transferi yaptık. Bunların 3 tanesi zaten daha önceki yönetim
tarafından yapılmıştı. İyi ki yapmışlar, hepsi kaliteli oyuncular. Hoca da Juanfran, Carew ve Tayfun’u istedi. Bu 3 isim tamamen hocanın isteğiyle
alındı. Geriye kalan 7 transferi biz yaptık. O dönemde alınabilecek en iyi oyuncuları aldık. Hepsi milli takım düzeyinde kaliteli futbolculardı. Bir
kaç tane yaş ortalaması yüksek oyuncu aldık. Ancak onlar da Okan Buruk gibi, Mustafa Doğan gibi oyunculardı. Kendilerini ispat etmiş isimlerdi. Ben
sportif başarısızlığın sadece transferlere bağlanmasını doğru bulmuyorum. Çünkü bu oyuncuları ‘bugün veriyorum’ dediğinde, her birine 8-10 tane kulüp
talip oluyor. Yeni bir takım, yeni bir teknik heyet, yeni bir yönetim... Her şey yepyeni. Bir uyum zamanı gerekti. Bu arada bazı şanssızlıklarımız
oldu tabii ki.
Olağanüstü genel kurulla geldiniz. Bu Beşiktaş tarihinde ilk kez oluyor. Vakit konusunda bir sıkıntı yaşadınız
mı?
Elbette yaşadık. Çok kısıtlı bir zaman vardı. Üstelik bizim önceden hiç bir çalışmamız yoktu. Kulüpte herhangi bir görev almak gibi
bir düşüncemiz de yoktu. Normal hayatımıza dönmüştük hepimiz. Bu nedenle bonservisi elinde olan, sözleşmesi bitmiş olan oyunculara baktık daha çok.
Bonservisli olarak Fatih Sonkaya, İbrahim Akın ve Çağdaş’ı aldık. Üçü de genç oyuncular. Onun dışında 2 yabancıya bonservis parası verdik. Hocanın
talebiyle yabancı hakkımızı bu oyunculardan yana kullandık. Juanfran’ı neredeyse sezon başında aldık, uzun süren pazarlıklar nedeniyle. O süre içinde
başka oyuncularla da görüşüyorduk. Ben yine de kötü bir takım olduğumuza inanmıyorum. Son 9 haftada 2 beraberlik, 7 galibiyet alarak çok iyi bir çıkış
yakaladık. Demek ki, sezon başında 2-3 maçta, kiminde basit hatalarla kiminde hakkımız yenerek eğer puan kaybetmeseydik, şu an farklı bir yerde
olurduk. Çok kötü başladık, buna rağmen 3 maç daha kazansaydık, 9 puan yukarıda olacak, zirveyle dengeyi kuracaktık.
Fenerbahçe’yi
yendiniz, Galatasaray’la iyi oyuna rağmen berabere kaldınız, Trabzonspor’a tek atakla kaybettiniz. Takım acaba isteyince mi iyi oynuyor, motive
oluyor?
Derbilerde futbolcuların daha bir farklı oynadığı doğru. Muhakkak onların da hataları var. Sonuçta bu bir ekip işi. Yönetimi,
teknik heyeti, futbolcusu, hep beraber aynı gemideyiz. Eğer ortada bir başarı ya da başarısızlık varsa, bunu bir kişiye mal etmek çok yanlış olur. Bu
hepimizin sorumluluğudur. Çok iyi maçlar çıkardık, ancak bir istikrarsızlık var, sorun da bu zaten... İstikrarı sağladığımız takdirde, Beşiktaş’ın
önünde hiç kimse duramayacaktır.
Ligde son haftaları ele aldığımızda iyi bir performans sergilediniz, ancak aynı süreçte Avrupa’da aynı
başarıyı bir türlü yakalayamadınız. Bu durum motivasyon eksikliğinden mi kaynaklanıyordu?
Hayır, motivasyon olduğuna inanmıyorum. Ligdeki
kötü dönem gibi, Avrupa’da da aynısı oldu. Bilbao maçında çok iyi performans sergiledik. Bükreş karşılaşmasında saha kötüydü, hava kötüydü, zemin
kötüydü. Tamam bunları da bahane etmiyorum. Kesinlikle Liege maçını almalıydık, Parma maçını da kazanmalıydık. Bu mücadelelerde hepimizin yaptığı bir
hata var, ancak buna motivasyon diyemiyorum. Bir çok etken var aslında.
Göreve geldiğinizde aldığınız kararlardan biri de futbolcu
alacaklarının yüzde 30’u peşin, gerisini maç başına ödemekti. Del Bosque sürekli aynı şeyi söylüyor, ‘Benim kadrom geniş ve oynayamayan futbolcularım
oluyor’ diye. Bu, futbolcuların kariyeri açısından olduğu gibi maddi açıdan da kayıpları anlamına geliyor. Bu konuda yaşadığınız sıkıntılar var
mı?
Hayır, hiç bir sıkıntımız yok. Beşiktaş’ın futbolcuları, diğer takımlara göre daha yüksek maaşlarla oynuyorlar. Aslında biz çok da
büyük bir reform yapmadık. Yüzde 50’yi, yüzde 30’a çektik, ‘Oynayan alsın’ dedik. Beşiktaş’ın maddi menfaatleri için bunu yapmalıydık. Dediğim gibi,
bu bir takım oyunu. Örneğin; bakın, bu başarısızlığa rağmen bugün hiç bir oyuncumuzun alacağı yok. Parma maçını kaybettiğimizin ertesi günü
futbolcularımıza 1.5 milyon dolar para dağıtıp alacaklarını ödedik. Bugün yüzde 50 - yüzde 50 olsaydı, ne değişecekti? Oynamayan oyuncu yine parasını
alacaktı ve zararı yine biz görecektik. Ayrıca bu kararı zorla değil, futbolcularla konuşarak verdik. Sergen’inden tutun da en gencine kadar, hepsi
kabul etti.
Beşiktaş 100. yılında şampiyon oldu. En büyük hedef, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 100. yıllarında da şampiyon olmaktı.
Şimdi Galatasaray’ın 100. yılı, sizce tren kaçtı mı?
3 puanlık sistemde hiç bir zaman tren kaçmaz. Hele hele bu puan farkıyla. İşimiz çok
kolay değil biliyoruz, ama zoru başarmalıyız. Daha çok maç var. Ligi en iyi yerde bitirmek istiyoruz. Yönetim, teknik heyet ve futbolcular, herkes
bunun bilincinde. İkinci yarı ellerinden gelen her şeyi yapacaklar.
Juanfran, Kaan Dobra ve Ronaldo’nun yönetim tarafından yapılan
resmi açıklamaya göre Beşiktaş’la yolları ayrıldı. İkinci yarı için başka revizyon yapılacak mı? Adam gönderilecek mi, ya da takviye alınacak
mı?
Bu oyuncularla yollar ayrıldı derken, yanlış anlaşılmasın. Biz Juanfran için 3.5 milyon Euro bonservis bedeli üzerinden anlaşma yapıp,
bunun 1 milyonunu ödedik. Kalanı vadelidir. Juanfran ile ilgili sadece, bu tarihten itibaren bu oyuncuya gelen teklifleri değerlendireceğimizi
bildirdik. Juanfran’ın yarın hesabını kesip sözleşmesini feshettik deyip gönderemeyiz. O bizim için bir değerdir. Kaan Dobra ve Ronaldo’nın da ilk
yarıda olduğu gibi ikinci yarıda da fazla forma şansı bulamayacak olduğunu belirtti hoca. Bu durumda futbolcuya da yazık. Onlar için para her şey
değil, forma giyebilmek için oynuyorlar. Bunu aşmış durumdalar. Onlarla ilgili de gelen teklifleri değerlendirmeye alacağız. Hala bizim
oyuncularımız.
Ümit Karan ve Basinas transferlerinde son durum ne?
Spor basını çok geniş ve herkes bir haber yakalama
peşinde. Maalesef ben burada basını da suçlamak istemiyorum, ama gerçek şu. Menacerler önce bir futbolcunun ismini ortaya atıyor ve basına yayıyor.
Basında sürekli çıkıyor çıkıyor, arkasından menacerler 1 hafta sonra bizi arıyor. Bende bunun çok örneği var, sadece Ümit Karan değil. Bir gün arıyor,
‘Ben bilmem kimin menaceriyim, beni aramışsınız’ diyor. ‘Hayır kardeşim, biz seni aramadık’ diyoruz. Bütün gazetelerde aynı haber, aynı rakamlarla,
aynı detaylarla çıkıyor. Muhakkak bir kaynaktan alınıyor haber. Mesela Carew’le ilgili bütün gazeteler ayrı bir şey yazıyor. Biz Carew’i satış
listesine koymuş değiliz. Onunla ilgili bir tane bile teklif de gelmedi.
Barcelona’nın resmi sitesinden alınan bir haber var. Alınacak
oyuncular arasında 5. sırada.
Kendi listelerinde olabilir. Her takımın elinde bir liste var. Bunun dışında bir şey değil.
Ersen Martin’le ilgili gelişmeler nasıl?
Hiç bir şey yok. Ne menaceriyle, ne kulübüyle, ne kendisiyle görüşmemiz olmadı.
Hocamızın da Ersen’le ilgili talebi yok.
Kocaelispor’un kalecisi Hakan Arıkan’ı aldığınız söyleniyor.
Almadık, ama
ilgileniyoruz, iyi bir kaleci...
2 Ocak’ta mı başlayacak Beşiktaş’ın transfer harekatı resmen?
Hoca, 3 Ocak’ta işbaşı
yapıyor. Ondan sonra zaten her gün oturup fikir alışverişinde bulunacağız. Birlikte eksik olan bölgelere takviye için çalışmalara başlayacağız. Devre
arasında transfer çok zordur. İyi oyuncu bulabilmek, bulsanız da maddi açıdan sıkıntılıdır. Mümkün olduğu kadar takviye yaparak Avrupa şansını
kaybetmemek istiyoruz.
Del Bosque daha önce bir çok kere basın toplantılarında dile getirdi, ‘Türk antrenöre gerek yok’ dedi. Ancak
Ulvi Güveneroğlu göreve geldi.
Ulvi, aşağı yukarı 1.5 aydır zaten Beşiktaş’ta görev yapıyor. İzleme heyetimizin başında bulunuyor.
Kesinlikle teknik direktör yardımcısı görevi yoktur. Teknik heyet ve yönetim olmak üzere her iki tarafın da görüştüğü ve birlikte çalıştığı bir
hocadır, ancak yardımcı hoca görevinde değil. Bakmayın, Bosque sıkıntılı anlar yaşadı, ancak çok iyi bir hoca ve bunları aşacağımızı da görecek
herkes. Ulvi hocanın fikirlerinden de faydalanır.
Kulübün borcu hakkında bir açıklama yapıldı, başka başka rakamlar ortaya atıldı.
‘
Başkanımın hiç bir spekülasyona yol açmayacak şekilde açıkladığı bir rakam var. Onun dışında belirtilen bir rakam olması halinde SPK’ya
suç duyurusunda bulunacağız. Çünkü açıklanan bir borç var. Denetleme Kurulu Başkanı ile uymayan olay, brüt rakamlarla net rakamlar arasındaki farktan
dolayı meydana gelmiştir. Nakte dönüşmüş olan miktarın düşülmesi gerekiyordu.
Sayın Nevzat Demir’in Del Bosque hakkında bir benzetmesi
var; Yeniköy Kasabı...
Yorum yok.
Beşiktaş Yönetimi’nde istifalar nasıl karşılandı?
Yönetim kurulunun yaptığı
değerlendirme, ancak istifaları kabul etmek olabilir. Hepsi 6 ay boyunca hizmet veren değerli arkadaşlarımız. Onlarla şahsi olarak hiç bir sorunumuz
yoktu ve olamaz da. Sadece yöneticilikle ilgili bir takım anlaşmazlıklar yaşandı. Kendi iradeleriyle ayrıldılar. Bunun sonucunda bazı görev
değişikleri olacaktır, ama devam ediyoruz.
2004 bitti. Sizin açınızdan hiç de iyi bir yıl değildi.
Dua ettim, gün saydım.
Batıl inancım çok fazla yoktur ama; 2004’ün birinci gününden son gününe kadar her şey hep Beşiktaş’ın aleyhine gelişti. Her şey bize bir şekilde
çarptı 2004’te. İnşallah 2005’e güzel şekilde başlarız. Taraftarı, takımı, yöneticisi için 2005 daha tatlı, daha uğurlu, kazasız belasız olur
inşallah. Beşiktaş taraftarına verebileceğimiz en büyük hediye şampiyonluktur. Daha çok maçımız var ve inancımızı kaybetmemeliyiz.
Kaynak: FanatikKarakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın