Habertürk Gazetesi yazarlarından Mehmet Atalay, Beşiktaş'ın Süper Lig'de elde ettiği 2015-2016 sezonu şampiyonlauğunu değerlendirdi ve
siyah-beyazlı yönetime çağrıda bulundu.
İşte Atalay'ın o yazısı..
"Beşiktaş’ın bu ülkede yapacağı çok iş var...
Neden Şampiyonlar Ligi’nde final yaşamayasınız, şampiyon olmayasınız!.. Hemen kolları sıvayıp, Türkiye’ye tarihinin en büyük kulüp başarısını
yaşatabilirsiniz...
Beşiktaş şampiyon oldu ya, şimdi, yer siyah, gök beyaz... Merhum Kayahan’ın “Siyah Beyaz Bir Aşk Hikayesi’’ dillerden düşmüyor... Sayfalar Beşiktaş, TV’ler Siyah-Beyaz...
Kulüp, ne kadar mütevazı davranıyor, Şenol Güneş ve futbolcular ne kadar ölçülü
konuşuyorsa, kamuoyu o kadar çok abartıyor... “Şeyh uçmaz, mürit uçurur’’ durumu... Hoca’nın karakterini bilmesek, havalara atıldığında ayaklarının
yerden kesileceğini bile düşünebilirdik...
Biliyoruz ki Şenol Güneş de, futbolcuları da, Başkan Fikret Orman ve yönetimi de çok gaza
gelmeyecek... Elbette ki şampiyonluğu doyasıya kutlayacak ama asla taşkınlık yapmayacak ve başkalarının düştüğü hataya düşmeyecek...
Süleyman Seba’nın yolu bu, 2003’te şampiyon yaparken beraber oldukları Serdar Bilgili’nın tarzı bu... Fikret Orman da aynı yoldan başarıyla gidiyor...
2011’de başlayan ve federasyonumuzun çözemeyip yüzüne gözüne bulaştırdığı ve bu uğurda da sporumuzun huzurunun bozulduğu, ahlaki değerlerin yerle
bir olduğu şike sürecinden sonra liglerimizin tadı tuzu heyecanı büyük ölçüde kaybolmuştu...
Tribünler boşalmış, adalete güven kalmadığı
için şiddet artmış, bütün yanlışlıkların devlete mal edildiği, kulüplerin aşırı borçlandırıldığı ve kalitenin düştüğü bu dönemde, milletimiz, belki
kendi renklerini terk etmedi ama maçlarını da izlemedi...
Çünkü keyif almadı... Yeni muhteşem statlarda doluluk oranı artması gerekirken, amatör küme ayarına inmişse bunu iyi okumak ve ders almak gerekiyordu...
Çünkü futbolseverler arayışa girdiler ve artık keyif alacakları
maçları izlediler... Ya Real Madrid’li, ya da Barcelona’lı oldular... Chelsea’yi, Arsenal’i tutmaya başladılar...
Biz de bazı Süper Lig,
PTT 1. Lig maçıyla teselli bulduk... Basketbol ve voleybol salonlarına koştuk, kendi renklerimizden zevk alamaz duruma geldik...
Türkiye, adeta Dört Büyükler yerine Dört Avrupa takımına bölündü... Bizim büyüklerimiz küçüldü, Avrupa ekiplerini evimize, büromuza, işyerimize konuk ettik... Geçtiğimiz yıl Bursaspor, muhteşem futboluyla, herkesin susuzluğunu giderdi...
Şenol Güneş yönetiminde hem çok iyi futbol oynadı, en
çok gol atan takım oldu ama en çok puanı toplayamadı... Fernandao ile gol kralı da çıkardı ama şampiyon olamadı...
Hatta Milli Takım’a en çok
oyuncuyu da verdi, ama zirveye çıkamadı, çıkarttırılmadı... Birinin bunu bize izah etmesi lazımdı ama edemedi... Sesi de çok çıkmadığı için
Bursaspor’un başarısı güme gitti...
Ve bu sezon... Göçebe gibi dolaştığı halde, sahasında deplasman gibi oynayan, ama yenildiği maçlarda bile
keyif veren, futbola doyuran, golü en çok tattıran, gol kralı çıkarıp, sahneye yeni yıldızlar çıkaran, sönmüş yıldızları parlatıp yeniden kazandıran
bir takım oldu...
İşin en güzel tarafı da Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası’na gitmesinde de büyük rol oynayan bir takım... Bu başarıda
“Bilge Hoca’’lığa yükselmiş, Şenol Güneş’in payı elbette çok büyük...
Türkiye gazetesinde Sadık Söztutan’ın yazdığı ve bizim de benimsediğimiz bir sıfatla “Futbolun Başöğretmeni’’ Şenol Güneş... Sorumsuz futbolcuları bile sorunsuz yapacak, sadece kendi doğrularını sahneleyecek, hiçbir rakibi rencide etmeyecek bir hocalık portresi...
Ya Fikret Orman ve yönetimi... Bütçesi çökmüş, camiası yıpranmış, taraftarı bölünmüş bir kulübü, mali
açıdan yapılandıran, bir taraftan da geleceğin kadrosunu kuran, stadı, hele o kongre arazisinde, turistik bölgede, bu kadar hzlı tamamlamak büyük
başarıydı...
Eski Genel Müdür İhsan Coşkun’u, işin takibinde tutarak da ayrı bir hüner sergilendi ve dünyanın en güzel köşesinde, dünyanın
en güzel stadını devreye sokarak şampiyonluğu taçlandırdılar... Beşiktaş Başkan ve yönetimini kavganın içinde görmedik, çok nadir maksadı aşan birkaç
uygunsuz ifade oldu ama genellikle konuşmalar, kendi kulüplerini savunmaya yönelikti...
Sempatik bir kulüpçülük, efendi bir başkanlık, seviyeli
yönetici tarzı, örnek bir hocalık, pırıl pırıl bir futbolcu kadrosu, Türkiye’nin her renginin desteğinin Beşiktaş’a akmasına sebep oldu... Bu da
sadece sahaların değil, “gönüllerin şampiyonu’’ müktesebatını getirdi...
Beşiktaş Kulübü’ne, başkanı, yöneticisi, futbolcusu, basını ve
taraftarına uyarıda bulunmak istiyoruz... Asla gaza gelmeyin, nasıl şampiyon olduysanız, öylece yaşayın... Tevazuyu elden bırakmayın, güç zehirlenmesi
yapmayın, gurur ve kibirden uzak durun, “ben’’ değil, “biz’’ deyin..
Sıkıntıları paylaşırken gösterdiğiniz başarıyı, şampiyonluğu yaşarken de
gösterin... Ne kadar kavga çıkmışsa, en yıkıcı olanları, başarıyı paylaşamamaktan çıkmıştır...
Beşiktaş’ın bu ülkede yapacağı çok iş
var... Neden Şampiyonlar Ligi’nde final yaşamayasınız, şampiyon olmayasınız... Hemen kolları sıvayıp, Türkiye’ye tarihinin en büyük kulüp
başarısını yaşatabilirsiniz...
Türkiye’ye dünya üçüncülüğü yaşatan, Konfederasyon Kupası üçüncülüğü kazandıran hoca sizde, örnek başkan ve yönetim sizde, her geçen gün büyüyecek gençler sizde ve dünyayı kıskandıracak o muhteşem taraftar sizde... Zaman, mekan, her şey sizden yanadır... Hadi kolları sıvayın ve başarın... Tabii ki zordur ama unutulmasın imkansız değildir..."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın