Sabah gazetesi köşe yazarı Ömer Üründül, Beşiktaş - Galatasaray derbisini köşesinde değerlendirdi.
İşte o yazı;
Beşıktaş, ilk 30 dakika müthiş bir presle
Galatasaray'ı sahasına hapsetti.
Bu yoğun baskıda penaltı golü dışında sadece Güven'in kafa vuruşunun Muslera'nın üstüne gitmesiyle tek
net pozisyon vardı. Bunun da en önemli nedeni, değişik kadro yapısının kollektif yetersizliği ve Quaresma'nın Nagatomo ile Ahmet karşısında çok
etkisiz kalışıydı.
Devrenin son 15 dakikasında G.Saray oyuna hakim olmaya başlayınca Beşiktaş maçtan koptu. Hiç topa sahip olamayıp ciddi kale
önü tehlikeleri yaşamaya başladı. Bu tehlikeler bilhassa duran ve yüksek toplardan kaynaklandı.
Zaten Beşiktaş'ın en büyük zaafı da burada
yatıyordu. Çünkü Vida hariç rakiple eşleşmelerde hep kısa boylu oyuncular vardı. Bu 15 dakikalık süreçte, Beşiktaş'ın top kullanamadığını gören Şenol
Güneş, doğru bir değişiklik yapıp Atiba'yı oyuna alarak Güven'i çıkardı. Yalnız tartışılacak konu Güven mi çıkmalıydı, yoksa Mustafa mı? Bana göre
Mustafa olmalıydı. İkinci yarı bütün oyunu Galatasaray domine etti. Beşiktaş ileride top tutamıyor, oyunu kontrol altına alamıyordu. Ama geri dörtlü
önlerinde Atiba ve Dorukhan'la büyük konsantrasyon ve gayretle kalelerini savunmaya çalışıyorlardı. Gecenin başarılı ismi Caner'in, son dakikadaki
kontratakta bomboş Vagner Love'ı görmeyişi, maçın o dakikada bitmesini engellemiş oldu. Sonuçta Beşiktaş çok kritik derbide 60 dakika büyük sıkıntılar
yaşasa da 3 puanı kazanmayı bildi. Üstelik de hiçbir şey yapamayan Quaresma'yla birlikte, maçı 10 kişi oynamasına rağmen!
G.Saray eksik
kadrosuna rağmen elinden gelen mücadeleyi yaptı.
Ama beraberlik için yeterli olmadı. Ben dün en çok sınırlı kapasitesine rağmen gönülden
oynayan Necip'i beğendim.
Hakem Cüneyt Çakır, görmediği penaltıyı VAR'la verdi. Verdiği yanlış penaltıyı da VAR'la düzeltti.
Hüseyin
Göçek'in günahı ne?