Yazarlardan L.Moskova yorumu!

Beşiktaşımızın UEFA Avrupa Ligi'ndeki L.Moskova beraberliğini yazarlar köşelerinde değerlendirdi.

Beşiktaşımızın UEFA Avrupa Ligi'ndeki L.Moskova beraberliğini yazarlar köşelerinde değerlendirdi.

ALİ GÜLTİKEN


BU grubun içerisinde, getirdiğimiz final noktasını kendi hatalarımızla öteledik... Beklediğimiz gibi oyuna hükmettik. Topa sahip olduk. Rakibe baskı yaptık. İkinci topları da kazandık. Rakibi hırpaladık. Pozisyonlar ürettik. Golü de bulduk. 65. dakikaya kadar da rakibe oynayacak fırsat vermedik. Sonra, rakibe müsaade ettiğimiz bir 10 dakikalık bölüm var. İkinci topları aldılar. Çıkmakta zorlandık. Baskı yedik. Baskıyı, normal olarak skoru tutmak adına yiyebilirsiniz. Bu birçok maçta olabilir. Bunu oyun stratejisi olarak da yapabilirsiniz. Fakat bu tür durumlarda bireysel hatalara dikkat etmek gerekir. Pozisyon hatası yapmamak ve dikkatli olmak çok önemlidir. Maalesef bu kadar elimizde tuttuğumuz oyunu, bir pozisyon hatasıyla, İsmail’in ofsaytı bozduğu pozisyonda elimizden kaçırdık. Üzülmemek elde değil... Tabii ki bu maçta her şey bitmiş değil. Ancak Beşiktaş kazansaydı, lehine her şey bitmiş olacaktı.

SERDAR TATLI

Maçın ilk yarısında Lokomotiv Moskova ceza alanı içerisinde iki kritik pozisyon yaşandı. İlk pozisyonda mesafe toptan uzak. Oyuncu, topun üzerine geldiğini net biçimde görüyor. Omuz ve kol karışımıyla topu karşılıyor. Burada oyuncu topa yönelik vücudunu da kullanarak hamle yapıyor. Aslında çok kişi kolun vücuduna yapışık olduğunu düşünebilir. Ancak kol açık değilken bile oyuncu bunu topa doğru kullanıp oynuyorsa bu elle oynamış kabul edilir. Hakem oyunu devam ettirdi. Alman hakemin, bu pozisyonu çarpma olarak değerlendirdiğini gördük. Varsayalım ki, onun görüş açısından penaltı yok. Ancak ilk yarının sonlarına doğru Lokomotiv Moskova’lı oyuncu Niasse’nin eli havada ve direk topla oynuyor. O elin yukarıya doğru kalkıp, açıyı genişleterek topun geçmesine engel oluyor. Bu pozisyonu yüzde yüz penaltı olduğunu ve hakemin atlayarak Beşiktaş aleyhine büyük hata yaptığını söyleyelim.

FEYYAZ UÇAR

Maçın başı beklendiği gibi. Lokomotiv Moskova geri yaslanmış, Kartal’ın üstüne gelmesini bekliyor. Kontralarla neticeye gidecekler. Kazanmak zorunda olan Kartal’ın oyunu rakip sahada oynamak istemesi doğal. Ama bunun için daha fazla adamla öne çıkmak lazım. Atiba tamam da, Oğuzhan’ın geride kalıp oyun kurmakla uğraşması gereksiz. İleride çoğalamıyoruz. Oğuzhan ileriye çıktığında ise ataklar zenginleşiyor. Gökhan, Olcay ve Sosa’nın da geri gelip top almaları daha da gereksiz. Tam aksi, öne sürpriz adam çıkarmamız lazım...

Gökhan basit oynasa...

Gökhan’ın maç başındaki pas hatalarının sebebi çok şey yapma isteği. Basit oynayıp gereğinde çalım atsa mükemmel olacak. Hem diri kalacak hem de top kaybı azalacak. Çok eforla az iş çıkarıyor. Oysa performansını arttırmak onun için işten bile değil. Olcay’ın pozisyona girme becerisi yüksek. Yanlış tercihleri, neticeye gitmesini engelliyor.
Vur kardeşim, vur!

Bu maç daha ne kadar böyle oynanacak derken Quaresma ızdırabı bitirdi. Sağ ayak dışından kendi de sıkılmış olacak ki sol ayağından müthiş bir gol vuruşu gördük. Vur kardeşim solunla da vur. Ortanı da yap. Kafayla da vur. Çok yönlü ol, her yöne vur. Forvet oynamak işte budur. Altmış dakika zorlanarak atılan golün avantajı sadece on dakika sürdü. Bir bek oyuncusu diğer taraftan yapılan atakta ters kademeye girer. Pozisyona çok uzaksa da öne çıkar. İsmail ikisini de yapmayarak ofsaytı bozdu. Bütün çabalar heba oldu..

ATİLLA GÖKÇE

Şenol Güneş, gönlünde yatan aslanın UEFA Kupası olduğunu söylemiş. Hoca’nın ligdeki hedefi de elbette şampiyonluk... Ama şampiyonluğu kısık sesle dile getirip adeta kulağımıza söylerken uluslararası alanda daha açık ve net konuşuyor. Evet, UEFA Avrupa Ligi’nde en azından bir final oynamaya niyeti var ama...

Niyet başka, kısmet başka!

Öncelikle şunu söylemekte yarar var: Beşiktaş iyi bir takım... Futbolcular pasla yardımlaşarak topu sürekli karşı kaleye taşıyorlar... Zaman zaman tempolarına, teknik becerilerine güvenerek rakibi baskı altına alıyorlar. Ama yine de bu baskının garantisi yok, defosu çok.

Beşiktaş’ta dünkü en büyük defo Gökhan Töre markasını taşıyordu. Evet, Quaresma’nın attığı golde büyük payı var, ayağına sağlık. Fakat topla buluşmalarında sürekli “kayıp” veriyor Gökhan.. Arkadaşları tarafından ana istasyon olarak kabul ediliyor. Topu kazanan Gökhan’ı arıyor, ona veriyor. O da çalım, dripling, müthiş özgüven duygusuyla dalıyor ikili-üçlü makasların içine. Topu da kaybediyor.

 

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları