Truva atı

Özgün Başpınar Galatasaray - Beşiktaş derbisiyle ilgili bir yazı kaleme aldı.

Futbol herşeyden önce bir akıl ve beceri oyunudur. Kondisyon, fizik kuvvet, çeviklik, sürat vs. hepsi bunlardan sonra gelir. Ve efsanenin aksine, Almanların değil iki direğin arasına topu sokanın kazandığı bir oyundur.

Kritik maçlarda, stresi yüksek dakikalarda futbolun işte bu özellikleri ön plana çıkar ve kazananı belirler. Soğukkanlı olup golü bulan işi götürür, maçı bitirir.

Beşiktaş'ın kadro yapısındaki en büyük eksiklik maalesef bu. Takımın çok genç olmasının yanında ciddi bir beceri eksikliği söz konusu. Doksan dakika, varını yoğunu ortaya koyan bir takım var sahada ama pozisyona girdi mi affetmeyen gerçek bir golcümüz yok.

Sen bütün maç üstün oynasan da, sanki deplasmanda değil kendi sahanda gibi bastırsan da, rakibe pozisyon vermesen de kanun belli: Atamayana atarlar. Hem de pozisyon bile yokken!

Biz Almeida'yla, Olcay'la inanılmaz golleri kaçırırken Arena'da daha yeni bot bağlamış Veysel çıkıp maçı aldı işte! Gördüğü yardımı da unutmamak lazım tabii!

Buradan Önder Özen'e sormak istiyorum. Dany'yi kiralarken en büyük avantaj olarak 'kramponlarını alıp gelecek' diyordu. Acaba Dany onları da almadan mı geldi? Yoksa niye Veysel'in kramponlarına da göz koysun ki? Di mi?

Dany bey, Veysel'e öyle bir daldı ki, idda ediyorum, bakın durdurup durdurup izleyin isterseniz, penaltı yapmama ihtimali hiç yoktu! Sıfırdı! Sanki hayatı boyunca Veysel'e dalacağı o an için beklemişti! İçinden geçmediği sürece Veysel'in yüzölçümünün mutlaka bir parçasını tırpanlayıp alacaktı ve öyle de oldu.  27 yaşında bir defans oyuncusunun ceza alanı içinde böyle kontrolsüz kaymasını, bu kadar aptalca bir hamle yapmasını aklım almıyor! Abuk subuk şeyler geliyor aklıma…

Truva filmi geliyor. Kalenin içine sokulan at geliyor. O atla kalenin içeriden yıkılması geliyor. Kardeşim, proje mi bu adam yahu? Planlasan bu kadar olur. Devre arasında kirala… Adam çıksın karşına, rezalet oynadığın, yarım pozisyonunun olmadığı maçta, penaltıyı yaptırsın, sana üç puanı altın tepside sunsun. Şampiyonluk yolunda rakibini katletsin, seni zirveye yaklaştırsın. Başka türlü o Arena'dan üç puanı çıkarman mümkün değildi Galatasaray! Ben senin yerinde olsam bu adamı sezon sonu geri alır, seneye de Fener'e kiralarım.

Maçtan geriye Semih Kaya'yı centilmen hareketinden dolayı tebrik etmek ve Cenk Gönen'e resmen tekmeye kafa atarak aldığı darbeden dolayı geçmiş olsun demek kalıyor. Sahalarda görmek istediğimiz delikanlı hareketler bunlar… Helal olsun ikisine de.

Başka da bir şey diyemiyorum. Puan alamasa da Arena'da çıkıp korkmadan, takır takır topunu oynayan, Galatasaray'a sahayı dar eden takımımı kutluyorum.

Olmayınca olmuyor işte...




Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları

Şu an okunanlar