"Hem parası olmayan hem de ağır hareket eden bir transfer komitesi nasıl başarıya ulaşabilir ki?"
Tecrübe her iş kolu için önemli bir faktördür. Profesyonel insanların kariyerleri, tecrübelerini olumlu değerlendirebilme kapasitelerine göre şekillenir.
Yöneticilikte de aynı prensip geçerlidir. Kimse doğuştan yönetici olarak doğmadığına göre, başarılı yöneticiyle başarısızını ayıracak olan şey, kendini geliştirebilme yeteneğidir. Hatalarından ders alan, aynı yanlışlara tekrar tekrar düşmeyen, gözlemleriyle eylemlerini doğru noktada buluşturan yöneticiler zaman içinde üst düzey olarak anılmaya başlarlar.
Şimdi bu bağlamda Beşiktaş yönetimini değerlendirelim. Özellikle de aynı yanlışa düşme konusuna şöyle bir yakın plan yapalım:
Geçen senenin yaz sezonu… Bütün gazetelerde sayfa sayfa Ronaldinho Beşiktaş’a geliyor manşetleri… Aylarca süren bir yılan hikayesi… Bu peri masalının doğrulanması için haftalarca gazetecilerin, yöneticilerin ağzının içine bakan Beşiktaş taraftarları… Ve sonunda büyük fiyasko! Bütün Türkiye’ye ve futbolcunun marka bilinirliği sebebiyle tüm Avrupa’ya rezil olunarak bitirilen bir süreç! Rakip takım taraftarları tarafından maytap malzemesi haline getirilen Beşiktaş camiası!
Şimdi aklı başında, mantık kavramından haberdar olan her insan bu hezimetin ardından ne yapar? Bir sonraki hamlesinde çok dikkatli olur değil mi? Yine rezil olmamak, milletin diline düşmemek için azami özen gösterir, son derece tedbirli davranır değil mi?
Ama işte bu basit mantık prensipleri Beşiktaş yönetiminde işlemiyor maalesef. Yeni transfer sezonu başlıyor… Sazan gibi, transfer piyasasının göbeğine Samuel Eto’o gibi iddialı bir isimle balıklama dalıyor, sonra da dipte kaybolup Demba Ba, Torres derken avcunu yalayarak su yüzüne çıkıveriyor yöneticilerimiz!
Ya kardeşim, madem adamı bağlamadın, sözleşme imzalatmadın, niye adını duyuruyorsun? Zaten bir önceki sezon beceriksiz yaftası transfer komitesinin alnına yapışmış kalmış, niye yeniden altını çiziyorsun? Anlamak mümkün değil.
Güya geçen sezondan bu yana Scout ekiplerimiz sürekli futbolcu kovalıyordu, dünyanın dört bir yanında yetenekli gençler saptanıyordu, ihtiyacımız olan nokta transferlerle aylar öncesinden anlaşmalar yapılmıştı vs.vs. Hani nerde? Temmuz geldi, takım toplandı, iki gün sonra hayati önemde Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları başlayacak, dördüncü santrfor olarak alınan Cenk Tosun’dan başka transfer yok kadroda!
Anlaşılan o ki, Scout ekibi out olmuş, bütün sezon turistik yolculuklarla geçmiş, şimdi de zaten elde para da olmadığından, hababam bonservissiz futbolcu aranıp duruyor. Resmen Outlet’ten futbolcu bulmaya çalışıyoruz.
10 numara alacağız… Zaten dünyada 10 tane 10 numara kalmış, günümüz futbolunda! İnce eleyip sık dokumak lazım. Biz Lanzini peşinde koşuyoruz!
Lanzini kim, ne yapmış, bu saate kadar? Hiçbir şeyden anlamıyorsanız temel matematiğe yaslanın. Adam Arjantin ligi gibi bir ligde bütün sezon oynamış, 4 gol 7 asistle bitirmiş. Yapın bir kıyaslama; sürekli eleştirdiğimiz, maç içinde UFO gibi bir görünüp bir kaybolan Oğuzhan 6 gol 3 asist, formdan düştü dediğimiz Olcay 8 gol 8 asistle sezonu kapatmış. Eee, niye alıyorum o zaman ben bu adamı? Zaten yatak yorgan 55 kilo herif, fizik gücü sıfır. Mentalite açısından bakınca; youtube’da showreel diye koydukları görüntülerinde adaşı Fernandes gibi geberse topu ayağından çıkarmayan, habire 5 adamın arasına topla dalıp çıkmaya çalışan, takım oyununu ceket giyip top sektirmek sanan bir figür… Hangi özelliğiyle bizim Scoutlet ekibini tavlamış, ben kestiremiyorum.
İnşallah bak inşallah diyorum, yanılırım. Lanzini süper bir futbolcudur umarım, Beşiktaş’a maç üstüne maç kazandırır, ben de bu satırları yerim. Ama benim gördüğüm Delgado’dan teknik olarak yarım numara yüksek, akıl olarak yarım numara düşük bir futbolcu!
10 numarayı geçtik. Sağbek lazım, solbek lazım, en az bir kanat lazım, argo tabirle kodumu oturtan bitirici bir santrfor lazım… Biz hala Motta’nın bonservisini alsak da mı saklasak, almasak da mı saklasak, Gökhan Töre’yi kiralık mı elden kaçırsak, bonservisiyle mi kaptırsak, Olcan Trabzon’da mı kalcan, İstanbul’da mı olcan, nidalarıyla sallanıp duruyoruz. Hem parası olmayan hem de ağır hareket eden bir transfer komitesi nasıl başarıya ulaşabilir ki?
Merakla izliyorum. Umutla bekliyorum. Beşiktaş Yönetim Kurulu farkında mı bilmiyorum? Bu sene şöyle bir gerçek var; artık bu taraftarı fedaydı, stattı diyerek oyalayamazsınız. Yeteri kadar bekledik, şampiyonluktan başka bir sonuçla o koltukta kalamazsınız.