Yazarlarımızdan Özgür Başpınar, 2-0 kazandığımız Trabzonspor maçının ardından değerlendirmelerde bulundu.
Biliç'in çıkardığı ilk 11'e anlam vermek mümkün değildi. Yabancı kontenjanı yüzünden Demba Ba'yı kesmek anlaşılabilirdi ama yerine Pektemek'i tercih etmek nasıl bir fantaziydi? Geçen haftanın yıldızı, antrenmanlarda performansının zirvesine çıkan Cenk Tosun, kenarda beklerken neden Pektemek'in berbat oyununa katlanıyorduk? Demba Ba da yokken Cenk'in ilk 11'e girmek için kendini siyaha boyaması mı lazımdı?
Bu düşünceler aklımdan geçerken esasında Pektemek'i bu şekilde eleştirmenin benim için ne kadar zor olduğunu fark ettim. Çünkü Pektemek demek gerçekten yürek demek! 5 kere kafa travması geçirmesine rağmen hala her kafa topuna gözü kapalı dalması, gözünü budaktan sakınmaması çok acaip işler. Tam bir Kartal ruhuna sahip. Adam yüz üzerinden yüzonla oynuyor ama maalesef Beşiktaş'ın santrforu olacak kapasitede değil. Bu da işin gerçeği. Hele ki tek forvet oynayacak potansiyelde hiç değil. Yapabileceği en iyi iş pivot santrforun yanında yardımcı forvetlik.
Mesela bu tercih gayet iyi çalışabilirdi bugün. Demba Ba'nın yokluğunda haftalardır formsuz olan Olcay'ı kesip Cenk ve Pektemek'i çift forvet başlatabilirdik. Opare ve Motta gibi iki ofansif bekin keseceği ortalar, zaten Beşiktaş'tan çok iyi bildiğimiz Hakan Arıkan'ın yan toplarda elinin ayağına dolaşma sorunsalıyla birleştiğinde bol bol gol pozisyonu doğurabilirdi. Fakat bunun yerine koca bir 45 dakikayı tek pozisyon bulamadan tamamladık. Pardon, tek pozisyon bulduk. O da maçtaki ilk yan topumuzda, ilk kornerimizde Sivok'la girdiğimiz yüzdeyüz gollük kafa vuruşu. Sivok Usta ilk kez topu ağlara değil de, kalecinin üstüne yollamasaydı teorimiz tek pozisyonla tutacaktı.
İkinci yarı, Opare, Demba Ba değişikliği maçın düğümünü İskender'in Kılıcı gibi çözen hamle oldu. Sağbeke geçen Olcay'ın zaten etkisiz Erkan Zengin'i büyük bir başarıyla savunması ve takımın diğer taşlarının tamamen yerine oturmasıyla nefis bir yarım saat çıkardık. İlk yarı berbat oynayan Gökhan Töre şahane bir asistle Demba'yı ilk kez topla buluşturduğunda Baba en iyi yaptığı işi bir kez daha mükemmel yaptı. Net bir tek vuruş! Hakan Arıkan 1.94 boyuyla direğin dibine kadar uzandıysa da Demba'nın vuruşu onun uzanamadığı yerdeydi, direğin iç kenarında...
Sonrasında eski günlerin 7-1'lik tarihi farkını egale edecek bir oyun çıktı ortaya... Defalarca kez 2'ye 1, 3'e 2 yakaladığımız Trabzon kalesi önünde biraz becerikli ve akıllı olsaydık, korkarak geldiğimiz deplasmanı averaj maçına çevirecektik. Fakat bol keseden pozisyon harcayarak skoru artıramadık ve son dakikaya her zamanki yürek ağızda, tansiyon tavanda, taraftar azapta gerek dizeleriyle ulaştık. Bir kaza golü endişesiyle yine hayatımızdan kimbilir kaç sene gitti, kimbilir yine saçlara kaç düzine ak düştü!
Son dakikada Oğuzhan'ın akıllı ortasına maçın anti-kahramanı Pektemek'in uçan kafası ortalığı bayram yerine çevirdi ve çok çok önemli bir üç puan aldık.
Maçın en büyük kaybıysa aylar sonra kavuştuğumuz, savunmanın belkemiği Sivok'un yaşadığı sakatlık oldu. İnşallah burnu kırılmamıştır. Son haftalarda kaptanın tecrübesine çok ihtiyacımız olacak.
Cüneyt Çakır ve hakem ekibinin bu pozisyonu ve Atınç'ı ''oturmaya mı geldik'' nidalarıyla ceza alanı içinde kolundan tutup çevirerek zorla halaya kaldıran Medjani'nin pozisyonunu görmezden gelmesi de, gerçekten ilginçti. Ben artık çizgi hakemlerinin görev tanımlarının sadece çizgilere basmamaya çalışmak olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir pozisyonda uyarıda bulunmayıp, maçı korner bayrağından hallice seyretmenin başka açıklaması olabilir mi! Bu iki cinayet penaltı değilse neye penaltı verilir çok merak ediyorum!
Velhasıl kelam, önemli olan bu haftayı da böyle bir galibiyetle kapatmak diye düşünüyorum. Kaldı beeş, diyerek geriye saymaya devam ediyorum.