"Bir defans adamının rakipten kaptığı topu niye ayağında tutup eveleyip gevelediğini hiçbir zaman anlayamıyorum zaten."
Bir dönemeci daha Demba Ba sayesinde geçtik. Pardon, Demba Ba’nın kabası sayesinde... Kaleciden dönen top şansımıza Demba’nın kıçına çarpmasa yine pisi pisine kaybedilen iki puanın helvasını yiyecektik.
İlk onbirde Demba, Sosa, Gökhan, Olcay, Oğuzhan gibi beş tane kreatif oyuncu varken, Veli de onlardan geri kalmayıp bol bol ara pasları, hücum denemeleri yapmaya çalışırken maçın son on dakikasına kadar goller dışında pozisyona giremeyişimizin tek bir nedeni var: Oyunu rakip yarı sahaya yığamayışımız.
Peki bunun nedeni ne? Nedeni şu; geri dörtlüde tam üç adet kaplumbağamızın olması ve bu kaplumbağalarımızın süratlerine güvenemedikleri için sürekli geriye yaslanarak kendilerini garantiye almaları.
Bu üç kaplumbağanın yanındaki tek süratli adam olan Motta ise, evet sürekli hücumda bindirme yapıyor ama işin defansif kısmında her hafta ayrı bir çığır açıyor. Buyrun, bugünde kaptığı topu ocakta unuttu, Serkan ayağından alıp fırına verdi.
Bir defans adamının rakipten kaptığı topu niye ayağında tutup eveleyip gevelediğini hiçbir zaman anlayamıyorum zaten. Ya vurup uzaklaştırırsın, ya da taca, kornere falan bırakırsın. Deli misin, neden cezaalanının önünde, kendi kalene doğru dripling yapıyorsun?
Dolayısıyla maalesef defans hattımız komple olarak dökülüyor. Öndeki altılı süper işler yapsa da, geri dörtlü bizi hep geri götürüyor.
Hal böyleyken, her hafta yürek ağızda maç izlememiz normal oluyor. Yine son dakikada gelecek pis bir top, bir saçma hakem kararı gibi ihtimallerle ömrümüzden ömür yiyoruz.
Saçma hakem kararı demişken maçın hakemi Mete Kalkavan’a da buradan selam edelim. Kendisinin hipermetrop olduğundan şüpheleniyorum zira maç boyunca iki adım önünde cereyan eden neredeyse bütün pozisyonlarda yanlış karar verdi.
Mesela cezaalanı içinde Franco’nun baldırına atılan tekme, kick boks müsabakalarında atılsa alkış alır fakat olayı bir at boyu mesafeden seyreden Kalkavan Bey’den en ufak bir tepki yok.
Gökhan’ın cezaalanının sağından yaptığı ortayı Miroğlu’nun zeybek oynaması gibi kollarını açarak karşılayan Mersinli futbolcuya ilgi alaka yok.
Demba Ba cezaalanına girerken Mitroviç’in yere düşmesi ve Ba’nın önündeki topu ellemesiyle ilgili zaten fikir yürütme bile yok.
Bence bu kadar pozisyonu görmezden gelen adamlara da hakem falan demeye gerek yok! İdareci diyelim onlara, beklentimizi düşük tutalım, onlar da rahat etsin biz de...
Neyse. Biraz da maçın güzel enstantanelerine bakalım. Keyfini çıkaralım.
Öndeki altılının yaptığı süper işlere bakalım. Mesela ilk gole... Demba’nın pası, Gökhan’ın harika topuk dokunuşu ve Olcay’ın Tanju Çolakvari ayak içi gol vuruşu. Tam bir organize iş. Şahane!
İkinci golde Olcay’ın nefis asisti...
Gol olmayan pozisyonlarda Gökhan Töre’nin ayağında top olduğu halde çizgi kahraman Flash’ın hızına ulaşması, 4 adamın arasından ayağında topla çıkabilmesi…
Demba Ba’nın İbrahimoviç orjinli ters topuk denemesi...
Güzeldi.
Ba’lına malına, bu kadar engelleme denemesine, bu kadar doğranmaya rağmen bu hafta da üç puan cepte.