Beşiktaş'ın 100. yılıydı. Ali Sami Yen'de Beşiktaş, şampiyonluk maçında G.Saray'ı konuk ediyordu. 25 Mayıs 2003'teki bu dev maçta dakikalar 90'ı gösteriyordu. G.Saray'ın kornerinden sonra topu alan Sergen inanılmaz bir depar attı, Tümer'le paslaşıp 100. yılda şampiyonluğu getiren golü attı. Beşiktaşlılar, Gordon Milne'nin 1990'da 17.5 yaşında iken Almanya kampına götürdüğü Sergenle 3. kez (Diğerleri 1992-1995) bu sevinci yaşıyordu. Ama en unutulmazı bu goldü.
Keşke dedirtiyor
Sergen'i anlatmak için aslında fazla söze gerek yok. O'nun 1999'da Münih Olimpiyat Stadı'nda Alman Milli Takımı'nı darmağın etmesini Mathaeus'a çimleri yoldurmasını hatırlatmaya da. Özel yaşamını bir bir sıralamaya, hatalarını satırlara dökmeye de. Sergen'i anlatmak için onu anlamak şart aslında. İstanbulspor, F.Bahçe, G.Saray, Siirt Jet-Pa ile kesişen futbol serüveninde Sergen'in son durağı yuvası Beşiktaş. Ve şimdilerde ise süper solağın veda öncesi resitali konuşuluyor. Dillerde de hep aynı şarkı: "Keşke Sergen 10 yaş genç olsaydı."
Olayların adamı
Sergen artık 34'ünde. Ama özellikle bu sezon kısa süreli de olsa aldığı zamanlarda bile mucizeler yaratıyor, jeneriklik goller atıyor. Attığı mükemmel golleri, atları, göbeği, kumarı, özel yaşamının önüne geçemedi belki ama Sergen gerçeği son Samsun maçından sonra Tigana'nın ağzından şöyle dökülüverdi: "Platini gibi bir deha" Bir zamanlar Lucescu da Zidane'a benzetmişti Sergen'i. Ne tesadüf ki, benzetildiği iki Dünya yıldızı da Fransız'dı.
15 maçı kaçırdı
Yani Sergen Yalçın adeta "Fransız Şarabı" gibiydi içimizdeki yabancılara göre. Platini benzetmesi için, "Tigana doğru demiş" diyecek kadar açıksözlü Sergen. Ama biz böyle bir Dünya yıldızını bu sezon 28 resmi maçın (Lig, Kupa, UEFA) 13'ünde, 2 bin 520 dakikanın da sadece 535 dakikasında izleyebildik. Yani toplasanız topu topu 6 maç bile yapmıyor.