Beşiktaş'ın Bucaspor mağlubiyetinin ardından son durumu masaya yatırıldı.
Beşiktaş'ın Bucaspor mağlubiyetinin ardından son durumu masaya yatırıldı.
Beşiktaş’ta fark yaratabilecek oyuncular sınırlı. Oğuzhan gibi, maça direkt etki edebilecek isimler transfer edilmeli. Ancak transfer yapacak bütçe var mı?
Siyah-Beyazlılar, taraftarıyla bütünleşmiş bir takım. Tribünler takımı ileri itecek güçte. Onların dönüşü Beşiktaş algısını da tazeleyecek.
1- Beşiktaş lige fırtına gibi girdi ve şampiyonluğun 1 numaralı favorisi olarak gösterildi. Ancak sonrasında yaşanan düşüş ortada. Siyah-Beyazlılar nasıl bu duruma geldi?
Aslına bakılırsa Beşiktaş ilk dört maçından sadece birinde, Bursa karşısında oyununu tam anlamıyla rakibine dikte edebilmişti. Diğer üç maçta ise kazanılmış olmasına rağmen öyle ahım şahım bir oyundan söz edilemez. Orada sonucu daha çok ‘dağınık oynayan rakiplerinin zaafları’ belirledi. Elbette ki, rakibin zaaflarından yararlanmak oyunun gereği, ancak bu hayli yanıltıcı oldu. Beşiktaş oyunu olgunlaştıramadan favori görülmeye/gösterilmeye başlandı. Bu da pahalıya patladı. Galatasaray maçında hayal edilen performansın altına düşen oynama düzeni, taraftarı hayalkırıklığına uğrattı. Travmatize olan bir grup taraftar da sahaya inince zaten henüz oturmamış olan işleyişte sert bir kırılma yaşandı. Öte yandan bilinir, Türkiye’de zaten “oynamaya değil oynatmamaya kurgulu” bir futbol düzeni hakim. Özellikle İstanbul takımlarına karşı rakiplerinin kontratağa dönük defansif karakterli oyun planları ilerleyen haftalarda iyiden iyiye öne çıkmaya başladı. Bu durumda da zaten yedek kulübesi zengin olmayan Beşiktaş ister istemez bocalamaya başladı ve bugüne gelindi.
2- Devre arası yaklaşıyor ve transfer dönemi açılacak. Siyah-Beyazlı takımın hangi bölgelerde sıkıntıları var? Beşiktaş’ın ne gibi takviyelere ihtiyacı bulunuyor?
Beşiktaş iki sezondur defans hattını oturtamadı. Hilbert sonrası Serdar sağ bekte sıkıntı yaşıyor, yaşatıyor. Motta fark yaratabilecek bir oyuncu değil. Handikaplarına rağmen güvenilebilecek tek isim Sivok. Franco’yu kim hangi gerekçeyle transfer etti anlamak güç. Keza Eneramo da öyle. Kerim Frei gelecekte yararlanılabilecek bir ‘potansiyel oyuncu.’ Ancak Oğuzhan gibi oyuna direkt etki edebilecek isimlere ihtiyaç var. Kiralık döneminde en azından bu sezonu ilk iki içinde bitirmeye katkı verecek sağ/sol bek ile Fernandes’e alternatif bir orta saha, işlerin yoluna girmesine yardım eder. Ancak tabii transfer için yeterli bütçe var mı ona bakmak gerek.
3- Galatasaray derbisinde alınan 4 maçlık ceza, Sivasspor karşılaşmasıyla tamamlanıyor. Bundan sonra oynanacak olan karşılaşmalarda taraftarın tribünde olması, Beşiktaş’ı nasıl etkiler?
Kuşkusuz ki, taraftarsız Beşiktaş sahada yavan kalıyor. Kimileri taraftarın ‘olumsuz etkisi’nden söz eder. Kesinlikle yanılıyorlar. Konu Beşiktaş olunca taraftar kavramı, zaman zaman takımın bile önüne geçebilir. Hele ki Gezi direnişinde oluşan atmosfer Beşiktaş’ı neredeyse Çarşı ile özdeş hale getirmişken... Bu nedenle tribünün dönüşü hiç kuşku yok ki hem Beşiktaş algısını tazeleyecek hem de takımı daha arzuyla öne itecek, gerisi de Slaven Bilic ve ekibinin saha içi planlamasına kalacaktır...
4- Türkiye Kupası maçlarına PTT 1. Lig takımları damgasını vurdu, Süper Lig ekipleri ise tel tel döküldü. Ortaya çıkan sonuçlar sizi ne kadar şaşırttı?
Çoğu insan gibi beni de şaşırtan üç gün yaşadık. Galatasaray’ın kıl payı tutunduğu kupada Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş ile birlikte 8 Süper Lig takımının kupa dışı kalmasını şaşırtıcı bulmamak mümkün değil. Ancak olan biteni anlamaya çalışmak ‘şaşırmaktan’ daha önemli. “Futbol iyi oyuncuyla oynanır” biçiminde hayli kabul gören bir önerme vardır. Kısmen doğrudur. Ancak bu üç gün gösterdi ki, futbol koşmadan, mücadele etmeden, topa sahip olmadan, topa sahip olduktan sonra onu takım arkadaşlarıyla paylaşmadan oynanmıyor. Yaşananlar şunu anlatıyor; iyi oynamak için takım olmak gerekiyor. Oyuncu profili ne kadar gelişmiş, rakip takım oyuncularına göre ne kadar ‘şöhretli’ olurlarsa olsun, bir arada sadece idman yapmış, sahada sınırlı maçta yer almış oyunculardan kurulu takımlar düzenli takımlara karşı sıkıntı yaşar. Yani, ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ filminde kaleci Torba Suat’ın miniklere öğütlediği gibi; “İstediğin kadar yetenekli ol. İyi bir takımın yoksa mantarlarsın...”