Sivok'un sözlerindeki şifre

Murat Çelik, Vatan gazetesindeki yazısında tribünlerde yaşanan gerginliklerin artık son bulması gerektiğini belirtti.

‘Sivi’ neden ‘35 yaşında hissediyorum’ dedi?

"Bugün benim doğum günümdü. 28 yaşına girdim ama kendimi 35 yaşında hissediyorum.”

Bu sözler Beşiktaş’ın Çek savunma oyuncusu Tomas Sivok’a ait.

Sivi’nin cümlelerinin satır arasında çok önemli bir mesaj yatıyor. Üstelik bu mesaj, sadece onun değil, bütün takımın gerçeğinin şifresi.

Üç gün önce Sivok’un doğum günüydü. 15 Eylül perşembe akşamı, Maccabi Tel-Aviv maçı sırasında BJK İnönü’nün tribünlerinden “Happy birthday Sivok” tezahüratı yükseldi.

Camia içinde bilenler bilir, Çek savunmacı, takımın neşe kaynağıdır.

Esprili, hatta komiktir ‘Sivi’. Çevresine nasıl bir pozitif enerji yaydığını bilmeyen yoktur Ümraniye’de.

İşte bu yüzden çok önemsedim, “28’ime girdim ama 35’imde hissediyorum” cümlesini.

“Tomas Sivok bile bunu söylüyorsa...” diye düşündüm, demek ki takımın üzerindek stres had safhaya ulaşmış.

Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve Ahmet Ateş’ten zorunlu olarak ayrı kalmanın yarattığı üzüntü...
Yeni teknik direktör ve yeni kadronun uyum süreci...

İstanbul’daki 3-0’ın rövanşında, Alania Vladikavkaz deplasmanında dökülen ecel terleri... Sezonun ilk haftasındaki kötü performans ve Eskişehir yenilgisi... İsrail ile yaşanan derin diplomatik kriz ortamına denk gelen Maccabi Tel-Aviv maçı...

Beşiktaş, perşembe akşamı sahaya işte bütün bu faktörlerin birikimi olan gerginliğin içinde çıktı aslında.

5-1’lik skor, sadece Avrupa Ligi’ne ‘sükseli’ bir başlangıç değildi siyah- beyazlılar için.

Bu farklı galibiyet, aynı zamanda Ümraniye’nin altındaki fay hattında biriken stresin de boşalıp, kaybolması anlamına geliyordu.

Beşiktaş’ın rahat bir nefes alması, huzur bulması ve yoluna istediği gibi devam edebilmesi için önce içeride A.Gücü, ardından da deplasmandaki Bursa maçlarını kazanması şart.

ÜÇ GÜN ARAYLA 06 VE 16

Pazartesi akşamı (19 Eylül) İnönü Stadı’nda Beşiktaş-A.Gücü mücadelesi var.

Aynı Beşiktaş, Perşembe akşamı da (22 Eylül) Bursaspor ile karşılaşacak Bursa Atatürk Stadı’nda.

Beşiktaş taraftarı yine ‘yasaklı’. Bursa’ya gidemeyecek.

Geçen seneyi hepimiz hatırlıyoruz.

İstanbul’daki ‘yanlışlar silsilesi’ni...

‘yanlışa yanlış ile cevap verilmesi’ni...

Daha önce bu köşeden bir mektup göndermiştim.

‘Yeşil’ zarfın üzerine ‘Beyaz’ kalemle yazmıştım adresi, “Bursa” diye...

‘Taahhüt’lüydü o mektup.

Özeti; “Bu yol, yol değil”di... “Gelin unutalım geçmişi”ydi... “Nereye kadar böyle devam edecek?”ti...

Tekrar ediyorum şimdi...

Ve sadece Bursaspor’a gönül vermiş olanlara değil sözüm.

Fikstür gereği üç gün arayla önce A.Gücü’nü ‘ağırlayıp’, hemen ardından Bursa’ya ‘konuk olacak’ Beşiktaş.

Fırsat bu fırsat hanımlar, beyler.

A.Güçlüler, Bursasporlular ve Beşiktaşlılar...

Gelin bu iş burada bitsin.

Bu sezon bitsin bu ‘kan davası’.

Beşiktaş tribününden ricam, pazartesi akşamı İnönü’de A.Gücü ve Bursaspor’a yönelik hiçbir tezahüratta bulunulmamasıdır.

Yalvarıyorum hatta... Tek bir slogan atılmasın, 06-16 kardeşlere Dolmabahçe’de.

Bir düşünün nasıl olur...

Bırakın küfürü, adı bile anılmasın bu iki rakibin o akşam.

Böylece ilk adımı Beşiktaşlı atmış olsun. Sonra da aynı anlayışla cevaplar A.Güçlü ve Bursalı’dan gelsin.

Şu düşmanlık bitsin be artık ! Bitsin !

Çok mu zor?..

Geçmişe bakınca, haydi diyelim ki “zor”.

Marifet ‘zor’u başarmak değil mi?

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları