Özgün Başpınar, Beşiktaşımız'ın 1-1 berabere kaldığı Gaziantepspor maçı üzerine bir yazı kaleme aldı.
Bağırsakları yumuşatır, kabızlığı giderir. Şimdi burada marka marka laksatif ürün yazarsam hem mide bulandırırım hem de reklama girer. Onu bana yaptırmadan tesislerdeki personele yetkili birinin direktif vermesi ve en etkili kabız ilacını alıp takım yemeklerinde bazı tabaklara bolca boca ettirmesi yerinde olacaktır.
Olcay Şahan isimli, Samet Aybaba’nın Messi’nin yerine tercih ettiği 10 numaramız en cömert kullanım adayı. Takım aşçısının elini korkak alıştırmayıp her tabağına ikişer şişe boşaltması, her maç karşı karşıya kaldığı beş pozisyondan birini gole çevirmesini sağlayarak uzun vadede bizi pek çok dertten kurtaracaktır.
Doğuştan kabız Velimiz aslında bizim canımız. Kendisini iyi bildiği için zaten genelde cezaalanına yanaşmıyor. Ama artık takım önde top tutabildiği için mecburen 3. bölgeye girmek zorunda kalıyor. Girdiği anda da bağırsak krampları başlıyor. Mutlaka hatalı son pas tercihi, onbeş metreden kaleyi tutturamama, altıpastan kaleci vurma gibi belirtilerle kendini gösteren kronik rahatsızlığını giderebilmesi için en az tabak başı birbuçuk şişe kullanım öneriyoruz.
Gol kaçırma yarışına Slovakya’dan bağırsak düğümlenmesi teşhisiyle katılan Holosko, üçüncü şanslı adayımız. Onun krizleri akut değil, dönemsel. Zaman zaman süper goller atmasına rağmen bazen de gol atmamak için her şeyi yapıyor. Demek ki tabak başına bir şişelik düzenli kullanım, boşaltım sistemini epey rahatlatarak Filip’in kabızlık sorununu çözecektir.
Esasında sağaçıkken Atatürk Oto Sanayi’de kaporta doğrultma operasyonuyla sağbeke monte edilen Hilbert, listemize dördüncü sıradan giriyor. Hilbert’in olduğu hemen tüm hava topu pozisyonlarında da rakip pozisyona giriyor. Sonra biz burada ‘Hilbert, defans oynamayı bilmiyor, o yüzden savunmada tırt kalıyor’ diyoruz. Sivrizekalı arkadaşlar çıkıp ‘Hilbert, ligin en iyi 3 sağbekinden biri de, hede de hödö’ diyor. Birader, pozisyon alamayan bekin içinde Maradona olsa n’olur, ne işime yarar, anlatamıyoruz. Sonra da takımın yarım pozisyonda bir gol yediği maçları seyredip duruyoruz. Neyse, Hilbert’e yarım şişelik kullanımın başlangıç dozu için uygun olduğunu düşünüyoruz.
Ayağının tozuyla takıma adapte olan ve kariyeri boyunca yaşamadığı kadar bağırsak problemini, doksan dakikada yaşayan Niang’ı unutmamak lazım. Virüs, Mamadou’da penaltı noktasından topu kaleciye nişanlama, altıpasta top ezip gol yapamama gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Aslında son vuruşu süper bir golcü olduğunu bildiğimiz için onunki erken teşhis sayılır. 2 haftalık düşük dozlu kullanım, oniki parmak bağırsağını rahatlatacak, eski vuruşlarını yeniden yapabilmesini sağlayacaktır.
Ve tabii, listenin finalini tahmin ettiğimiz isimle yapıyoruz. Takım, haftalardır eksik rakiplere, sahasından çıkmaya niyeti olmayan zayıf takımlara zorla goller attırarak yaklaşık 15 puanı uzaya yollarken bir tane doğru hamle yapıp da bir tane maçı kurtaramayan sevgili teknik direktörümüzü ihmal etmek büyük saygısızlık olur. Kenarda bizim gibi maçı izleyen, oyunu okumak yerine canımıza okuyan, maçı soğutacakken hücum adamı, gol arayacakken stoper sokan, Mehmet takıntısıyla önce Akyüz’den kahraman, sonra Akgün’den ön libero yaratmaya çalışan, hala inatla 90+2’de oyuna Sinan sokarak maç çevireceğini düşünen, kısacası bağırsaklarıyla birlikte zihni de düğümlenen, Beşiktaş’ın harika adamına özel menü yakışır diyorum. Bence her tabağına set menü hediye edilmeli, en az beş şişeye sakınmadan feda denmeli. Sezona da böyle başlamamış mıydı zaten hocamız?
Offf, of! Espri, hiciv, yorum hepsi bir yere kadar… Artık gerçekten ama gerçekten bu kabızlık sorunumuzun çözülmesi lazım. Takım kabız oldukça taraftar kanser oluyor çünkü! Her öne geçtiğimiz maçta panik atak yaşamak zorunda mıyız birader? Futbol ne zaman bu kadar zor bir oyun oldu? Öne geçtin madem, oyunu soğut, kontrol et. 36 pozisyona giriyorsan bir zahmet birini at! Atamıyorsan bari yeme, skorun üstüne yat! 30 senedir izlediğim hiçbir Beşiktaş onbirinde bu kadar beceriksiz adam yan yana gelmemişti. Hiçbir sezonda bu kadar beleş maç verilmemişti! Takım artık öyle bir hale geldi ki, nasıl maç kazanabileceğini bilmiyor! Öne geçtiğinde rahatlayacağına strese giriyor.
Siz ne dersiniz artık bilmiyorum ama, benim bildiğim böyle problemleri teknik direktörler çözüyor...