İtiraf: "Carlos Bacca ve Lucas Leiva..."

Beşiktaş'ın Futbol A Takım Direktörü olan Ali Naibi, Fitbol Dergisi'nden Mehmet Ayan'a önemli açıklamalarda bulundu.

Beşiktaş'ın Futbol A Takım Direktörü olan Ali Naibi, Fitbol Dergisi'nden Mehmet Ayan'a röportaj verdi.

İşte Ali Naibi'nin açıklamaları;

Mehmet Ayan: Kiminle konuşuyoruz Ali… Hikayen?

Ali Naibi: Sporun birçok farklı dalıyla ilgilenmiş biri olsam da, örneğin 22 yaşıma kadar lisanslı tenis oyuncusu olduğum gibi, futbolun hayatımda bambaşka bir yer kapladığını söyleyebilirim. “Yaptığın işten aldığın zevk, o işten kazandığın parayı harcarken alacağın zevkten büyük ise iyi yaşamış sayılırsın…” Bizim gibi hobisi mesleği olan kişileri anlatıyor bence bu söz, bir yerde okumuştum ve çok sevmiştim. Yıllardır tribünde desteklediğim takımımı bir gün ulusal ve uluslararası alanda temsil edeceğim aklıma gelmiş miydi bilmiyorum ama neresinden bakarsan bak, benim için hayatımın hikayesi budur.

Mehmet Ayan: Beşiktaş?

Ali Naibi: Kulüp yapısı içinde farklı birimlerde çalıştım. Pazarlama Departmanı’nda göreve başladım. Daha sonra sponsorluklarla ilgilendim. BJK TV’de yorumculuk yapmışlığım da vardır. Futbol A Takım’a girişim ise Scouting Departmanı ile oldu. 16 Ekim 2015 yılında resmi siteden Futbol A Takım İdari Direktörlüğü görevim açıklandı. Unutamadığım bir gündür. Yaşadıklarımın görünen yüzü malumunuz, üst üste gelen şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi’ndeki sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, transferler… Benim ve meslektaşlarımın asıl hikayesi madalyonun diğer yüzüdür. Ben daha çok bunlardan bahsetmek isterim.

Mehmet Ayan: Transfer dönemlerinde baygınlık geçiriyor olabilirsin …

Ali Naibi: Adrenalin seviyesinin en tavan yaptığı anların başında tahmin ettiğiniz gibi transfer sezonları geliyor. “Transfer Deadline Day” yani transferin son gününden yola çıkarak bir kitap yazılabilir. Ya da son günlerin trendi “Netflix belgeseli” çekilebilir diyelim. Sunderland’i anlatan “Till I Die” belgeselini çok beğendim. Jeremain Lens transferinde müzakereleri belgeselin başrolündeki Sunderland CEO’su Martin Bain ile yapmıştık. Kendi yaşantımızı anlatıyor ve o kadar benzer şeyler var ki, futbolun ortak diline saygı duymamak mümkün değil. Belgeseli izledikten sonra her hafta Sunderland’in durumuna bakıyorum! Abartarak bir örnek vermem gerekirse, Real Madrid ile Paraguay 2. Lig Kulübünün işleyişi arasında rahatlıkla benzer özellikler görebilirsiniz. Juventus ve Manchester City belgeselleri de çok başarılıydı. Kapalı kapılar ardında yaşananları dünyaya açıyorsunuz ve doğal olarak da insanlar tarafından çok ilgi çekiyor. Ne olursa olsun kitapların yeri ayrıdır benim için, Johan Cruyff ve Alex Ferguson’un otobiyografilerini de tüm futbolseverlere tavsiye ederim.

Mehmet Ayan: Sahanın içi?

Ali Naibi: Başlı başına heyecan dolu bir 90 dakika. Öncesinde de hazırlık yapmanız gereken rutin konular var.Cezalı ve kart sınırındaki oyuncuların kontrolü, esame listesi, lisanslar, müsabaka sabahı yapılan eşgüdüm toplantısı ve bunun gibi irili ufaklı birçok detay barındırıyor. Stadyuma adım attığınız andan itibaren teknik ekip ve oyuncularınızın şikayet edeceği en ufak bir konu kalmaması Takım Menajeri ve idari ekibin işini düzgün yaptığını gösterir. 90 dakika boyunca yaşanan adrenalin ise sanıyorum oyuncu ve teknik adamlardan pek de farklı değil. Son düdük çaldığında maçı oynamış kadar oluyorsunuz ama sonunda mutluluk var ise keyfi de paha biçilmez. İşimizin günlük rutininde ise birçok bilinmeyen detay ile meşgul oluyorsunuz. Sezon boyunca her dönemin kendine has süreçleri var. Kadro kayıt kuralları, Transfer Matching System, dayanışma katkı payları, oyuncuların oturma izinleri, askerlik işleri ve bunun gibi birçok operasyonel detaya hakim olmak zorundasınız.

Mehmet Ayan: Başarılı olmayı nasıl tarif edersin işinde ?

Ali Naibi: Bir Futbol Direktörü’nün başarısı kesinlikle iyi bir ekip çalışması ve seçtiği ekip arkadaşlarının performansıyla doğru orantılıdır. Bir de oyuncularla ilişki kısmı var ki ve bence bu kısımda en önemli nokta, onlara karşı ne kadar dürüst olduğunuz ve sorunlarını konuşurken ne kadar empati yaparak onlara yaklaştığınızdır. Bütün hafta idmanlarda varını yoğunu veren bir oyuncunun kendini maç kadrosunda görmemesi gerçekten onlar adına yıkıcı bir durum keza oyundan çıkan oyuncunun göstereceği tavrı tahmin etmek de çok zor olmasa gerek. Hepimiz için geçerlidir; çocukken oynadığımız maçlarda bile oyundan 5-10 dakika çıkıp, yedek oyuncunun girmesini istemezdik (ya da ben böyle düşünüyorum tenisin bireyselliğinden dolayı!). Sporcunun birincil amacı oynamaktır ve oynarken de zevk almaktır. Siz onu bundan mahrum bırakırsanız sporcu ruhu bundan rahatsız olacaktır ve doğal olarak problem çıkaracaktır.

Zaten herhangi bir mutsuzluk veya memnuniyetsizlik tepkisi almıyorsanız yanlış sporcuyu seçmişsiniz demektir. Önemli olan mutsuzluklarını doğru bir yolla paylaşmalarıdır. Oyuncuların kulübe aidiyetlerini arttırabilmeniz, bir takımın başarısındaki en önemli etkenlerden biridir. Bunun yaratılabilmesi için de önce onlarla gece gündüz beraber olan teknik ve idari ekibin bu aidiyeti hissetmesi gerekir. Yaptığımız işin en çok ilgi duyulan veya merak edilen tarafı tabii ki transfer görüşmeleridir. UEFA ve ECA’de (Avrupa Kulüpler Birliği) katıldığınız seminerler, toplantılar ve birebir görüşmeler size dünya çapında bir network sağlıyor. Bu network sayesinde aradığınız oyuncuya veya menajerine ulaşmanız birkaç dakikanızı alıyor. Bir transfer sürecinde bizim gibi profesyoneller için en önemli nokta son ana kadar gizlilik ilkesine sadık kalabilmektir. Çünkü bir transferde o kadar çok öğeyi birlikte yönetmeniz gerekir ki; kulübünüz, diğer kulüp, oyuncu menajeri, sporcu, sporcunun ailesi ve sporcuyla ilgilenen diğer kulüpler. Bunlardan herhangi biri çok istediğiniz bir transfer operasyonunun gerçekleşmesini bir anda mahvedebilir. Zaman zaman sizin elinizde olmayan nedenler de bir transfer operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olabilir.

Mehmet Ayan: Var mı küçük bir anı, anektod?

Ali Naibi: Carlos Bacca’nın menajerinin İstanbul’a son detayları konuşmak için geleceği gün ülke olarak çok üzücü bir olay yaşamıştık. Atatürk Havalimanı’nda bir terör saldırısı gerçekleşmişti. Basına da yansımış olan bir diğer talihsiz olay ise Lucas Leiva ile ilgiliydi. Bavulu hazırdı. Liverpool’da hiç oynamıyordu ancak sakatlıklar ve cezalı oyuncular yüzünden Brendan Rodgers, oyuncunun Chelsea maçını oynayıp gitmesini istedi. Lucas maçın adamı oldu ve antrenörü onu bırakmayacağını söyledi bize o gece. Büyük bir hayal kırıklığıydı.

Mehmet Ayan: Kuzguna yavrusu şahin görünür! Her menajer, scout, kulüp, anne-baba oyuncusunu Maradona görüyor! Nasıl seçici olabiliyorsunuz?

Ali Naibi: Scoutların ya da teknik ekibin beğendiği veya menajerlerin size önerdiği isimlerin transferlerinin gerçekleşme olasılıklarını araştırıp boşuna
kürek çekmemeyi öngörmeniz zaman açısından çok değerli. Bu noktada her zaman alternatiflerinizi hazır tutmanız gerekiyor. Bazen işiniz gereği, transferin son gününde üzdüğünüz oyuncular ve menajerler olabiliyor. Aklıma gelen örneklerin başında Dame N’Doye gelir. Son gün transferden vazgeçmek zorunda kalmıştık ve bunu transferi için haftalarca ikna etmek istediğiniz oyuncuya ve temsilcisine anlatma kısmı gerçekten zor. Ancak bu transfer operasyonu götürülürken aynı zamanda Mario Gomez’i Türkiye’ye getirmek konusunda çalışıyorduk. Mario’dan haftalar sonra olumlu sinyali aldığımızda rotayı hızlıca değiştirmek zorunda kaldık. Ancak unutmamak gerekir ki oyuncu temsilcileri de işin diğer ucunda birkaç alternatif ile birlikte çalışıyor. Adriano transferi de çok takılı kaldığımız transferlerden birisiydi. Kendisinin transferi için Barcelona’da tam 10 gün geçirdik. Her gün otelden check out yapıp, akşamüstü tekrar check- in yapıyorduk!

Mehmet Ayan: Yeterince profesyonel olabiliyor muyuz futbol yönetimi konusunda?

Ali Naibi:Ülkemizde spor alanındaki sevindirici gelişmelerden birisinin de spor/futbol yönetiminin profesyonellere bırakılmaya başlaması olarak görüyorum. Aradaki farkı görebilmek mümkün. Futbol kulüpleri küçümsenmeyecek derecede hızlı bir şekilde ilerliyor bu anlamda. Eskiden kulüplerde başkanların değişmesi ile birlikte kulüpteki futbol direktörleri, takım menajerleri anında değişirdi. Bu durum kulüpler için dışarıdan hissedilmeyen bir sarsıntıdır. Toparlanması da çok uzun sürebilir. Yaptığımız meslekte kulüpleri kurumsal hafızası, bir anlamda kara kutusu oluyorsunuz. Kulüplerin işleyişlerinin duraksama yaşamaması ve bunun sürdürülebilir olmasını sağlamak için yine spor/futbol yönetimi kökenli ekip arkadaşları ile çalışmanız gerekiyor. Bu kapsamda ülkemizde üniversitelerde hızla büyümekte olan spor/futbol yönetimi bölümlerinin çok faydalı olacağını inanıyorum. Geçtiğimiz günlerde Başkanımız Sayın Fikret Orman’ın da bir röportajında söylediği gibi bu sektörde doğru profesyonelleri bulmak gerçekten kolay değil. İyi eğitimli ve bu iş üzerine ihtisasını yapmış kişide sporcu geçmişi aramamız gerekirken, sadece sporcu geçmişiyle gelen kişilerin de işin idari kısmında yetersiz kalabildiğini görüyoruz.

Mehmet Ayan: Tekrar transfere dönelim mi? Beklenti yönetimini nasıl yapıyorsunuz? Ya da yapabiliyor musunuz? Kolay değil, taraftar, sosyal medya vs?

Ali Naibi: Ülkemiz futbolunda scouting ekiplerinin bulunduğu konum gerçekten kolay değil. Kamuoyunun ve kulüp yöneticilerin beklentileri yüksek ve kısa vade başarıya endeksli. Yaptığınız her transfer hamlesinin olumlu sonuç vermesi gerçekten zor ve 1-2 tane üst üste yanlış yaptığınız takdirde yöneticilerin de haklı olarak scouting ve datalara güveni azalıyor. Ancak ülkemizin ve kulüplerimizin şu dönemde geçtiği ekonomik darboğaz nedeniyle bizim gibi profesyonellerin (futbol direktörleri, scoutlar, analizciler ve istatistikçiler) ön plana çıkacağına inanıyorum. Bu sezondan itibaren kulüplerin transfer pazarında daha farklı coğrafyalara yönelip, seyirciyi çok da tatmin etmeyecek oyuncular getireceğini, bunun sonucunda da çok olumlu sonuçlar alarak “bu iş böyle de yapılıyormuş!” denileceğini umuyorum. Görev tanımları ve alanları daha net bir şekilde belirlenirse ve yaptığınız iş ile performansınız değerlendirilirse ülke futbolu için bu zorlu sürecin daha profesyonelleşerek ve güçlenerek geçeceğine inanıyorum. Bu konuda hem Türkiye Futbol Federasyonu’na hem de Kulüpler Birliği’ne büyük iş düşüyor. ECA’in (Avrupa Kulüpler Birliği) bu konuda kulüpler için çok önemli bir örnek ve başarılı bir platform olduğunu düşünüyorum. Tüm üye kulüplerin organizasyon şemalarının ve çalışma sistemlerinin şeffaf bir şekilde paylaşıldığı, kulüpler arasında bilgi akışının çok sağlıklı ilerlediği bir organizasyon aynı zamanda.

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları