"Guti aynen devam Quaresma çark etti"

Sanlı kaptan son yazısında Quaresma ve Guti'yi değerlendirdi.

Guti'nin saha dışında ki, Quaresma'nın da saha içindeki sorumsuzluklarından söz etmiştim. Guti, maşallah(!) bildiği yolda ısrarla yürüyor. Geçtiğimiz hafta içinde yine mükemmel(!) bir fotoğrafla gözlerimizin pasını sildi. Bir elinde nargile, bir elinde viski bardağı ile doğrusu muhteşemdi! Demek ki Guti, eğlenmek için gelmiş ülkemize. Bu Guti nasıl yola getirilir bilemiyorum. Umarım Carvalhal'in bir formülü vardır.

Quaresma'nın Eskişehir maçındaki vurdum duymazlığı, top rakipteyken oyunla hiç ilgilenmemesi, rakibini kovalamaması, oyun disiplinine uymaması büyük sorumsuzluktu. Maccabi Tel Aviv ve özellikle de Ankaragücü maçlarında Quaresma tam yol tornistan yaptı. Top rakibe geçtiğinde geriye gelip arkadaşlarına yardımcı oldu. Takım savunmasına katkıda bulundu, adamını kovaladı. Quaresma böyle oynarsa başımızın üstünde yeri var.

Futbol iki yönlü bir oyun. Kendi kalesi ile ilgilenmeyen oyuncular artık Dünya futbolunda rağbet görmüyor. Carvalhal, Quaresma'yı Ankaragücü maçındaki çizgisinde tutmayı başarırsa, Beşiktaş büyük bir problemi çözmüş olur.

Güneş'in işi zor...

Trabzonspor'umuz İnter'i yendi, hepimiz havalara sıçradık. Ben evimde koltuğun üzerinde zıp zıp zıpladım. Koltuk haşat oldu, yayları çürüğe çıktı. Golümüzü attıktan sonraki dakikalar bir türlü geçmek bilmedi. Maç bitti, ben de bittim. Yorgunlukla karışık, tadına doyum olmayan bir mutluluk.

İnter maçının üzerinden 24 saat geçti, Trabzonspor'un İtalya'da sergilediği futbolu şöyle bir kafamda canlandırmaya çalıştım. Galibiyetimizi tarihi bir zafer olarak değerlendirdim. Ancak sıra Trabzonspor'un o günkü futboluna gelince ister istemez frene bastım. İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçındaki yenilgiyi de fazla şaşırtıcı bulmadım. Skor tabelasındaki rakamlara takıldığımız sürece bu tür hayal kırıklıkları yaşamaya mahkumuz. Sahadaki futbolun bizleri hangi belirleyici noktalara taşıdığının farkına varamıyoruz.

Trabzonspor büyük, çok büyük bir yenilenme içerisinde. Her maçta yepyeni oyuncular. Şu ana kadar ne yazık ki, ideale yakın bir kadro oluşturulamadı. Oluşturulması da hiç kolay değil. Şenol Hoca'nın işi zor. Zokora dışındaki yeni transferler, birbirlerinden fazla farklı değiller. Hangisi oynasa veya oynamasa fazla fark etmez. Bir teknik direktör için en büyük zorluk işte budur. Güneş bunun sancılarını yaşıyor. Oyuncu seçiminde inanıyorum ki çoğu kez kararsız kalıyordur. Ayrıca durmadan değişen oyuncuların birbirine uyumu da başlı başına problem. İşte o nedenle ben, sezon başından bu yana durmadan 'Trabzonspor'un zamana ihtiyacı var' diyorum. Sürpriz galibiyetleri ve sürpriz yenilgileri hiç kimse şu aşamada fazla şaşırtıcı bulmasın. Bir süre bu böyle gidecek.
Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları