Fernandes ve kız çocuğu

Beşiktaş'ın, Bursaspor'u 1-0 mağlup etmesinin ardından Milliyet gazetesi yazarı Uğur Meleke, önemli tespitlerde bulundu.

Beşiktaş'ın, Bursaspor'u 1-0 mağlup etmesinin ardından Milliyet gazetesi spor yazarı Uğur Meleke, önemli tespitlerde bulundu ve bir yazı kaleme aldı.

İşte Meleke'nin o yazısı;

Hopa-Yaounde Bogota Victoria Cachoeiro-Viyana Ontario-Köln Zaandam Düsseldorf-Figueira..

Beşiktaş 11’ini doğum yerlerine göre sıraladığınızda böyle enternasyonel bir tablo çıkıyor önünüze. Sadece biri (Tolga) Türkiye’de olmak üzere 10 farklı ülkede doğmuş 11 oyuncuyu, bir başka ülkede doğmuş Biliç yönetiminde izliyoruz bu sene...O yüzden bu grubun aynı dili konuşması zaman alır, alacaktır, çok doğal...Üstelik Önder Özen’in “uysal” sözcüğüyle özetlediği bu takıma basitçe “tecrübesiz” de diyebilirsiniz aslında: İdeal 11’inde iki 92’li (Gökhan, Oğuzhan), bir 91’li (Franco), iki 88’li (Veli,Motta), üç de 87’li (Olcay, Ersan, Serdar) olan çok genç bir takım bu seneki.O yüzden sezon içi iniş çıkışlar çok normal. O yüzden bir maç içinde bazen üç ayrı müsabaka oynuyor gibi farklı davranmaları da öyle. Duygusallık doğal... Geriye düşünce zorlanmaları da, öne geçince dağılmaları da yadırganmamalı. Genç bir takım bu. Ama seneye her birinin birer yıllık daha tecrübe kazanacağını düşününce, gelecek için umutlu oluyor insan.Bursa önünde de hem iştah, hem tecrübesizlik; hem hırs, hem acemilik çıktı zaman zaman ön plana. Ama günün sonunda kazanan iştah, kazanan “Biliç’in bebeleri” oldu. Bu tabiri benim ürettiğimi düşünmeyin; Euro 2008 elemelerinde Hırvatistan’ın tecrübelilerden vazgeçip takımı gençlerden kuran Biliç, İngiltere’yi saf dışı edip turnuvaya gidince o lakap verilmişti o genç takıma. Ve galiba ben de Biliç’i 2008’den beri ilk kez böyle istekli, böyle inançlı, böyle de hevesli görüyorum. Dün de teknik-taktik birçok şey söylenebilir maçla ilgili, ama sonunda kazanan heves, sonunda kazanan iştah oldu aslında.
ERSAN’IN KIRMIZI KARTI
Maçın kaderine doğrudan tesir edebilecek kırmızı kart pozisyonuna gelince...Önce şunu kabul edelim: Dünya futbolunda ilave yardımcı hakemler, daha emekleme aşamasındalar. Henüz FIFA dahil, kendileri dahil hiç kimse onların görevlerinin nerde başlayıp nerde bittiğini net olarak bilmiyor! İlave yardımcı hukukunun yaşayarak gelişmesini bekliyor FIFA şu anda.Olimpiyat Stadı’nda böyle bir görev karmaşası yaşandı zaten: İlave yardımcı, duran top sırasında Ersan-Civelli arasındaki güreş mücadelesinde orta hakemi uyarsa hiç kimse itiraz edemez. Ama oradaki hareketi kaçırıp, oyuncular kendisinden 20-25 metre uzaklaşmışken, üstelik arkaları dönükken yaşanan bir itmeyi çözmeye kalkınca işi de eline yüzüne bulaştırdı zaten!Oysa FIFA Kural Kitabı 59’uncu sayfada ilave yardımcı hakemlerin görevi şöyle tanımlanıyor: “İlave yardımcı, orta hakemden daha iyi bir görüş alanına sahip olduğu pozisyonlarda; özellikle de ceza alanı içinde karara müdahil olmalı...”Murat Özcan, o pozisyonda keşke sadece esas görev alanı olan ceza alanı içine odaklansaydı diye düşünmeden edemiyor insan...
FERNANDO-FERNANDAO
Bursaspor cephesinde tabii karmaşık duygular yaşanan bir dönem... Daum’la son 17 resmi maçta sadece 3 yenilgi olması istatistiki olarak bir düzelmeyi işaret etse de, tribünlerde oynanan oyunla ilgili bir huzursuzluk söz konusu. Geçen hafta yükselen istifa seslerinin kendisini motive ettiğini söylemişti Alman Hoca. Ama galiba Bursa tribünleri motivasyonun yanında biraz daha olumlu bir futbol hayal ediyor.Daum’unsa planı bence bu değil. Zira Fernandao’yu takımın ileri ucuna yerleştirdiğinizde Fernandao’ya göre oynamak durumunda kalıyorsunuz biraz. Brezilyalı santrfor, sadece 26 yaşında olmasına rağmen 12 takım dolaşmış bir futbol seyyahı. Adının anlamı Büyük Fernando. Planlarını da tamamen bu büyüklüğünden faydalanıp yüksek topları indirmek ve stoperleri rahatsız edip faul almak üstüne kurmuş. Geçen seneyi kiralık geçirdiği Bahia’da da maç başına 3,4 hava topu kazanıp, 3,2 faul alınca dikkat çekmiş. Daum da Bursaspor’u Bahia gibi yapmak istiyor: Uzun vurulacak, Fernandao indirecek, yanına giren hem küçük Fernando (Belluschi), hem de Kazım gibi, Sestak gibi, Sercan gibi santrfor orijinli adamlar gol bulacak.Bu plan başarılı olur mu bilinmez... Ama olmazsa hem Fernandao hem de Daum, kariyerlerindeki 13’üncü duraklarına gitmek zorunda kalabilirler.
MAÇIN ADAMI: Atiba Hutchinson
Transfer edildiğinde olağanüstü kuşkular duyuyordum ama oynadıkça bizim gibi kendisine güvenmeyenleri mahcup etmeyi sürdürüyor. Soğukkanlılığı, güvenilirliği, çokyönlülüğü bana Guinti’yi hatırlatıyor.
MAÇIN HAREKETİ: Manuel Fernandes
Maç öncesi seremonide 4-5 çocuğun formasını imzalamış gidiyordu ki, bir ufak kız çocuğu sesi duydu…Hemen arkasını döndü, el sallayan 6-7 yaşındaki ufak kızcağıza o da el salladı. Ama ufak kız, sadece el sallamıyor, formasına da imza istiyordu. Fernandes geri döndü, diğer çocuklardan kalem buldu, gitti ve o formayı da imzaladı hiç yüksünmeden, hiç erinmeden.Maçın son saniyesinde Fernandes’in kaçırdığı gole üzülmeyen tek bir çocuk gördüyseniz tribünde, şaşırmayın. İşte o kız çocuğuydu o…
Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları