Emeğin Siyah-Beyaz rengi

Beşiktaşımızın emektar malzemecisi Süreyya Soner, Yeşilçam’dan yola çıktı, sayısız şampiyonluğa en yakından tanıklık etti…

13 lig şampiyonluğu yaşayan siyah beyazlılarımızın emektar ismi, 8 kez bu mutluluklarda yer aldı. Hep geri planda kaldı ama tribünlerin sevgilisi, oyuncuların sırdaşı oldu. Beşiktaş'ımız çatısı altında ondan çok şampiyonluk gören ne başkan, ne de sporcu çıktı.

Kulüplerin bayrak isimleri vardır, tribünlerin sevgilisi olan. Bazen oyuncular, kaptanlar olur bu unutulmaz efsaneler, bazen bir teknik adam bazen ise başkanlar.. Bazen de bir emekçi olur ‘Halkın Takımı Beşiktaşımız’da olduğu gibi…

Siyah beyazlılarımızın emektar malzemecisi Süreyya Soner, “33 yıldır Beşiktaş’tayım. Siyah beyaz kapıdan bir kez girdim ki giriş o giriş. Düşün Beşiktaş’ın 13 şampiyonluğu var 8’sinde ben vardım’ diyor.

Beşiktaşımızın bütün hayatı olduğunu söyleyen Soner şöyle ekliyor: “13’ümden beri işçiyim. Bana hanlar hamamlar verseler yapamam. Öyle bir yerden geldim ki… Ben yine kendi mütevazı yaşantımı yaşar, işe otobüsle gider gelirim. İnanır mısın hâlâ özel arabaya bindiğimde rahatsız oluyorum.”

’48 YILDIR HER GÜN EMEKÇİYİM’
1 Mayıs İşçi Bayramı’nın kendisi ve tüm emekçiler için önemli olduğunun altını çizen Süreyya Soner, “Çalışma hayatıma Yeşilçam’da başladım. İşçiliği film setlerinde öğrendim. Gece 11.00’de yatıp, sabah 05.00’te kalkardık. Orada alıştım bu düzene. 48 yıldan bu yana ben her gün emekçiyim” diyerek özetliyor çalışma yaşamını..

Siyah beyazlı taraftarlarımızın İnönü’deki son üçlüyü çekmesi için ortaya çağırdığı Beşiktaşımızın gerçek emekçisi ile ikinci emekliliğine gelen çalışma yaşamı ve siyah-beyaz anılarla dolu bir hayatı, mesaisinin neredeyse tamamını harcadığı Nevzat Demir Tesisleri’nde konuştuk.

SADECE 1 MAYIS DEĞİL HER GÜN TAKSİMDEYİM
"Beşiktaş halkın takımıdır. Biz zamanında Metin Ali Feyyaz döneminde kolej takımıyız derken de halkın takımıydık bugün de halkın takımıyız. Beşiktaş halktır ve bu özelliğiyle tüm rakiplerinden farklı bir yer alır Türk futbolunda. Biz de halkın takımında olduğumuz için 1 Mayıs işçi Bayramı’nın bizlerde ayrı bir yeri var. İşçi Bayramı tabii ki önemli bizler de işçiyiz. Sadece 1 Mayıs değil her gün Taksim’deyim. Beyoğlu’nda Ayhan Işık Sokağı’ndayım orada arkadaşımın çay ocağı var, hemen her gün Taksim’deyim yani. Bugüne kadar belki alanlarda yürümedim ama ben işçiyim her gün işçiyim... Beşiktaş’ta izin yapmayı pek sevmem. Şartlar ne olursa olsun sabah 5 buçukta evden çıkarım. İş, idman olsun olmasın, ben öyle alışmışım. Ekmeğine, işine saygılı olacaksın."

NE MUTLU Kİ İNÖNÜ'DE SON 'ÜÇLÜ'YÜ BEN ÇEKTİRDİM
"Dolmabahçe'deki’deki veda maçı G.Birliği karşılaşmasında taraftara son 'üçlü'yü ben çektirdim. 7 yaşında ilk maçıma dayım götürdü beni İnönü Stadı’na Altay karşılaşmasına. Sahaya çıktılar iki tane siyah beyaz takım var. Dayıma sordum, ‘Hangisi Beşiktaş’ diye. Formasının önünde kartal olan dedi. O dönem bizim beyaz formada koca bir kartal vardı… Ne mutlu bana ki İnönü Stadı’ndaki son 3’lüyü çektirdim. Ben de anlamadım ki. Baktım bağırıyorlar ‘Süreyya ortaya üçlü çektir Kartal’a’ diye. Ben içeride Cenk’in kramponlarıyla uğraşıyorum. Kulaklarıma inanamıyorum, beni mi çağırıyorlar diye düşünüyorum. Cenk, ‘Süreyya Ağabey seni çağırıyorlar galiba’ dedi. Ben de gittim İnönü’nün son 'üçlüsü'nü taraftara çektirdim."

DÜNYA BİR YANA ÇARŞI BİR YANA...
"Çarşı’nın dünyada örneği yok. Onlar Beşiktaş’ın yüz akıdır. Çok büyük ayrıcalığı var. Bana da çok ilgileri var teşekkür ediyorum onlara. Çarşı iki yıldır 1 Mayıslarda benim fotoğrafımı koyuyor sitelerine, bilmem bu sene de koyarlar mı? Allah razı olsun haberim bile olmuyor bu jestlerinden.Onlar babalarından Beşiktaşlı. Babalarının döneminde ben Beşiktaş’taydım. Şimdi oğulları geldi ben yine Beşiktaş’tayım. Beşiktaşlı olmak büyük ayrıcalık…

Bu arada eklemeden edemeyeceğim 61 yaşındayım ilk kez doğum günümü onlar kutladı. 100. yılda benim için doğum günümde ‘İyi varsın’ pankartı açtılar. Bu jestlerini unutamam, dünya bir yana Çarşı bir yana..."

YILMAZ GÜNEY'İN ÜZERİMDE HAKKI VAR
"Bir arkadaşım film setine gitmemişti, beni çağırdılar. Gebze’de çekilen ‘Kahreden Kurşun’ filminin setinde Yılmaz Güney’le çalıştım. Sette uyuyakalmıştı, biri paltoyu üzerine örtmüş. Silahı masada silahsız durmazdı. Neyse uyandı bu palto kimin, Soner’in orada bana soyadımla sesleniyorlardı. Beni yanına çağırdı sana ağır laflar ediyorum sen paltoyu üzerime örtüyorsun. Diyemedim ki abi ben örtmedim…

‘ZAMAN ONU HAKLI ÇIKARDI’
Bana sürekli çalışmayla ilgili öğütler verdi, o zamanlar biraz savruktum ama onu dinledim. İşçiliği ilk film setlerinde öğrendim. Orada alıştım ben bu düzene. Bugün bir emekçiysem Yılmaz Güney’in üzerimde emeği vardır. O çok ince düşünürdü boşa akan muslukları görünce, ‘Bir zaman gelecek bu suyu parayla satın alacağız’ derdi. Hatta bunun üzerine dönemin Başbakanı Demirel, gazetelere ‘Allah’ın suyu parayla satılır mı, o kafayı üşütmüş’ demişti. Ama zaman onu haklı çıkardı. Her köşe başına çeşme yaptıracağım derdi, sözünü tuttu ve oturduğu yer Zeytinburnu’nda bunu yaptı."

HALKÇI BİLİC
"Hocamız Slaven Bilic harika bir insan, halkçı Bilic ile ‘Halkın Takımı Beşiktaş’ın aşısı tuttu. Her sabah tesislerde tokalaşmadığı insan yoktur. Aramız çok iyi, hep halimi hatrımı sorar, gerçekten çok iyi bir insan."

BEŞİKTAŞ EMEKTEN YANADIR
"Mütevazidir Beşiktaş, Beşiktaşlı emekten yanadır. fedakardır. Kulübümüz de vefalıdır. Başkan ya da yönetim kim gelirse gelsin Beşiktaş değerlerini ve geleneklerini korur. Özel bir kulüptür Beşiktaş."

İLKOKULU 7 SENEDE BİTİRDİM
"Yabancılarla iletişimim şöyle, alışıyoruz birbirimize anlaşıyoruz. Onlar biraz Türkçe öğreniyor, bende yabancı dil yok, ilkokulu bile 7 sene de bitirdim ben… Ben şöyleyim böyleyim demeye gerek yok."

MALZEMECİLİK GERÇEKTEN ZOR
"Biz işçiyiz birileri bu işi yapacak. Ahmet, Mehmet ya da Süreyya olmasa takım maça çıkmayacak mı tabii ki çıkacak. Beni tanıyorlar ama bir çok malzemeci arkadaşım var. Malzemecilik gerçekten zor. Allah bu işi yapanların ailelerine sabır versin. Evden uzaksın, ağır bir iş. İki çocuğumun da doğumunda yurtdışındaydım, komşular kaldırdı hastaneye eşimi. Mesleğimizin sendikası yok. Sigortamız var ama şu an için sendikalaşma gibi bir eğilimiz yok. Yurt dışında bizim iş daha kolay. Oyuncular biraz daha sorumlu. Kendi kramponlarını kendi alıyor. Biz de ise maç bitiyor futbolcu motorsikletine atlayıp gidiyor. Biz de böyle maalesef."

SENİN DE BIYIKLI DİYEN BABANIN DA...
"Tigana dönemi Antalya kampındayız. G.Saray’la Efes Cup oynuyoruz. Bir ayağa tribünde bir ayağa kulübede bir taraftar var, herkese sallıyor. Tigana’ya’ Yaramaz adamsın, oyuncu değiştiremiyorsun’, Sergen’e ‘At yarışı oyna’, Tayfur’a ‘Yaşlandın’, Okan’a ‘G.Saraylısın’ diye bağırıyor.Murat Şahin bana ‘Sıra sana geliyor’ dedi. Ben kalktım ‘Polis getireceğim attıracağım seni, yeter lan’ dedim. Adımı da bilmiyor. ‘Ulan bıyıklı 15 senedir maçlara geliyorum hep yedeksin’ dedi. Senin de babanın da… Yıllar sonra biri twitter’da yazıyor, ‘Süreyya Ağabey sana bıyıklı diyen adam var ya ben onun oğluyum. O olaydan sonra arkadaşları babamı tribüne almadı.’ Ona ‘Senin de babanın da…’ diye yazdım."

O MANYAK BENİM
"Geçenlerde Mecidiyeköy’den metrobüse bindim. Birisi beni tanıdı, ‘Ağabey ‘Senin ne işin var burada’ diyor. ‘Senin ne işin var’ dedim. ‘Ben eve gidiyorum’ dedi ‘Ben de eve gidiyorum’ dedim. Bir başladı bu G.Saray’a şunu yapacağız bunu yapacağız. Şöyle böyle derken Darülaceze’den bir durak önce indim. ‘Ağabey bir fotoğraf çektirelim’ diye sorunca ‘Tamam’ dedim. Eve gittim twitter’ı açtım. Benim twitter’da ‘iyi akşamlar’dan başka bir şey yok. Kızım Yağmur, ‘Birisi takibe al bir şey söyleyeceğim diyor’ dedi. En sonunda takibe aldım, ‘Süreyya Ağabey metrobüste bir manyakla tanıştım aynı sana benziyor’ dedi. Devam etti: ‘Aynı sen, havaya giriyor, indirdim bir de resim çekindim manyakla. Bak yolluyorum sana benziyor mu’ diye gönderdi fotoyu. Yazdım, ‘Lan oğlum kapat. O manyak benim."

KIZI METİN İSTEDİ DÜĞÜNÜ RIZA YAPTI
"Hanımla konuşuyoruz evlenmeye karar verdik. Babasından istemeye annemle gidiyoruz vermiyorlar. Git gel git gel Kemal Sunal’a döndük. 4-5 sefer gittik vermiyorlar. Bizim hanımı kaçıracağımdan korkuyorlar, ben kendimi kaçıramıyorum. Gordon, Metin ile birlikte birkaç kişiyi Almanya kampına almadı, İstanbul’da hazırlık maçları yapıyoruz. Beykoz’da hazırlık maçı almışlar saat 4’e. Kayınpeder de kulübe haber göndermiş saat 3’te gelip istesinler kızı. Çocukları stada gönderdik. Metin’le annemi aldık, formaları attık arabanın arkasına gidiyoruz kızı istemeye.

MAÇA 15 DAKİKA GEÇ KALDIK
Maç başlayacak bir kutu şeker yaptırdık. Metin mahalleye bir girdi herkes ayaklandı. Babası da fanatik Beşiktaşlıymış, hanımın kardeşi de Sergenlerle birlikte altyapıda oynuyormuş. Aklım hala maçta Metin’e, ‘Bunlara dikkat et, camın kenarına otur, ters bir durumda atla formalarla maça git’ dedim. Kayınpeder bir başladı Beşiktaş’tan anlatıyor. Metin ‘Bir dakika, Allah’ın emriyle ver kızı’ dedi. En son zorla bir ‘Evet’ aldık ağzından, kahveleri bırakıp ‘Hadi eyvallah’ dedik maça gittik. Baktık kayınpeder de arkamızdan maça geliyor. Maça 15 dakika geç kaldık. Rıza sağ olsun salon tutmuş. Allah razı olsun o olmasa o düğün olmazdı. Babam gibi ilgilendi. Hakkı çok üzerimde."

SCHUMACHER'E HAREKET ÇEKEN ADAM
"Toni Schumacher, Alman Milli Takımı’nda oynarken F.Bahçe’ye geldi ve basına ‘Bana gol atana altın saat vereceğim’ dedi. Neyse golleri yedi ama bizim maçtan önce ‘Büyük maçta bana gol atana altın saat vereceğim’ dedi. Kadıköy’de oynuyoruz. Ferdinand beni seviyor. Ona ‘Paraya ihtiyacım var, gol atarsan altın saat Halil Ağabey’le benim’ dedim.’ Tamam’ dedi.

Futbolcular da bırakmıyor ‘Kendine al oğlum, pahalı saat’, Ferdi ‘Yok ben Süreyya Ağabey’e söz verdim’ diyor. Maç başladı soyunma odasında maçı dinlerken radyoyu elimden düşürdüm, bozuldu. Bir baktım 35. dakika kapı çaldı karşımda Ferdinand, ‘Oğlum ne yaptın zamanı mı şimdi’ dedim. Ayağında buz torbası var. Orta sahadan topu alıp Müjdatları peşine takıp Schumacher’in altından topu yuvarlamış. Boynuna sarılıyorum ‘Koçum benim’ diye. Bütün takım soyunma odasında tezahüratlarla beni saati almaya gönderiyorlar. Adamlar mağlup olmuş nasıl gideyim.

‘ARKAMDAN KRAMPON ATTI’
Neyse Şeref Ağabey vardı Fener’in malzemecisi ona diyorum. ‘Bak orada kutu gibi bir şey varsa bana getir.’ ‘Bir kutu var ama’ deyince girdim içeri. Müjdat’a (Yetkiner) Müjo şu saati istesene şundan dedim. ‘Zor adam o beni uğraştırma’ dedi. Toni Schumacher kramponuna bir şeyler yapıyordu, neyse gittim yanıma bileğimle hareket yaparken (saati işaret ediyorum), ‘Tony… Ferdinand’ diyorum. Bu bir kalktı ayağa beni kovalıyor. Kaçarken arkamdan kramponunu attı. Onu aldım. Girdim bizim soyunma odasına saat bekliyorlar, ‘Saat yok bunu aldım diğer tekini de Şeref Ağabey gönderecek. Satıp yevmiyeyi doğrultacağım’ dedim. Herkes gülüyor."

O HALA YAŞIYOR MU
"O zamanlar sabah kahvaltılarında futbolcular sırayla poğaça alıp geliyor, Rızalar falan büyük bir çaydanlığım vardı. Ben de ıhlamur koyuyorum. Bir yandan malzemeyi hazırlıyoruz. İki gün işe gelmedim Ferdinand beni merak etmiş. Halil Ağabey gazete kağıdına adresimi yazıyor. O da gideceğim diyor. Zeytinburnu’nda gecekondumuz var. Odun sobasında kıvrılıp kalmışım gripten çok kötüyüm. Doktora da gidemedim.

‘BİR ARAP SENİ SORUYOR’
Annem balkonda halı silkelerken içeri geldi, ‘Süreyya bir Arap seni soruyor’ dedi. Zar zor kalktım camı bir açtım baktım karşımda bu, ‘Neyin var’ dedi. ‘Kalkamıyorum anasını satayım’ dedim. Beni Merter’de özel bir hastaneye götürdü. İki gün kaldım orada iyileştikten sonra aldı beni hadi gel işe gidelim dedi. Yıllar sonra gazeteciler ödül için Türkiye’ye gelen Ferdinand’a o olayı soruyorlar, ‘O hâlâ yaşıyor mu’ diyor benim için…"

OĞLUMA GOL ATANIN İSMİNİ VERECEĞİM, GİTTİ WALSH ATTI
"Hanımın doğum zamanı geldi. O ara Kıbrıs kampındayım 21 gün kamp. Biz oradayken ikinci günü çocuk doğdu. Bizimkilere, ‘Bekleyin Metin-Ali- Feyyaz’dan hangisi gol atarsa onun ismini koyarız’ dedim. Zaten 3 hafta orada gitti. İsmini koymadık çocuğun. Geldik bir takımla berabere kaldık gol yok, Bursa’ya gittik yine gol yok. Milli maç arası girdi, bizimkiler isyan ediyor artık. Kocaelispor 1. Lig’e yeni çıkmış artık dedik bu maçta 3-4 olur. İki buçuk ay oldu bekliyoruz. Metin’e diyorum ‘Hadi gol at senin adını koyacağım. Madem kızı birlikte istedik’, Rıza’ya diyorum ‘Gel gol at senin adına koyacağım.’ Artık kimi görsem ona diyorum. Biri atsın da kurtulayım bak evden haber bekliyorlar. Daha 10. dakika mı ne, İngiliz Walsh var ya bir tane attı mı? Oğlum sen nereden çıktın! İkinci yarı tek kale oynuyoruz. Son dakikalar gol mol yok. Deniz tarafından rüzgarla beraber geliyoruz. Bu Walsh yine sol taraftan bir girdi Feyyaz falan bomboş ama çıkarmadı topu, kalecinin yanından golü attı mı? 2-0. Herkes seviniyor kulübeye koşuyor ben buna yumruk atıyorum Walsh'a. ‘Senin yapacağın işi’ diye. ‘Haftayı bekle’ dediler, aradım hanımı ‘Yeter artık babamın ismi Yasin’i koyuyorum’ dedim."

TARİHE ŞAHİTLİK ETTİ
TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU
8

TÜRKİYE KUPASI
8

CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI
5

SÜPER KUPA
1

BAŞBAKANLIK KUPASI
1

ATATÜRK KUPASI
1

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları