Yazmayalım, çizmeyelim dedik ama dün oynanan Beşiktaş-Ankaragücü maçının ardından artık sabrımız taştı.
Beşiktaş, camia olarak hep mütevazi olmanın, hep halktan yana olmanın ve sürekli olarak bir duruşun tarafıdır.
Beşiktaş emeğe saygının, sahadaki futbolcuya, tribündeki başkana ve yöneticiye duyulan sevginin değil formaya duyulan aşkın takımıdır.
Biz sadece bir konuda mütevazi olmayı bilmeyiz;
Sayın Carvalhal'ın da dediği gibi "Dünyanın en iyi taraftarına sahibiz"
Eğer İskoçya'ya giden bir muhabir Celtic-Rangers maçına giden bir taraftara Fenerbahçe-Galatasaray derbisini soruyor ve karşılığında "Beni ilgilendirmiyor ben Beşiktaş taraftarıyım" cevabını alıyorsa...
Eğer "Kop" tribünü gibi dünyaca ünlü bir tribüne sahip Liverpool taraftarları forumlarında "Biz böyle bir taraftar görmedik" diyorsa.
Bu konuda mütevazi olamayız.
Peki ne oldu dünyanın en büyük taraftarına sahip olan takım, oldukça iyi havalarda boş stada maç oynamaya başladı?
Ne oldu da, kendi evimiz, mabedimizde ligdeki ilk iç saha maçında boş tribünlere oynamaya başladık.
Daha bunun soğuğu, karı, yağmuru var, 3000 kişiye mi oynayacağız içeride?
Koskoca Beşiktaş kulübü 4000'e yakın kombine satıyorsa bu ayıptır başka izahı da yoktur.